Teşekkürler Deniz hanım.
17  hece kuralı var haiku'da. Orhan Veli belki de haiku'lardan etkilendi tarzını oluştururken. Çok yazmaza da onunla başlamış bizde diye biliyorum. Çeviriler yapmış usta Başo'dan. Bizde yeni sayılır. Haiku ' nun babası Başo. Müthiş yazmış. Ben onun haiku' larını okuyarak ilk ilgiduymuştum. Dağcılık yapan biri için bence çok uzakta da durmuyor bu zaten. Bir kardeşim ve bir şairimiz vardı onların uğraşlarına şahit olmuştum15- 16 sene önce. Birkaç karalamalarım olmuştu. Bir haiku dergisinde beş adet haikum yayımlanmıştı. Son zaman yine bir kıvılcımla alevlendi. Bilmiyorum bu da başka bir edebiyat türü. Doğayla ve mevsimlerle iç içe olmak sanki. Kirlenen bu dünyayı 17 heceyle konuşur gibi biç germeden öyle bi güzellik diyorum ben.

Yazdıklarımı son haftalarda çeviri de yapıyor bir ilgili hocamız İngilizce olarak da yayımlıyorum. Çok benimsenmiyor bizde bence. Ama ilgili olan da bir kesim var.

Size az bi anlatayım dedim.

Niye benimsenmiyor? Serbest şiire bile şiir gözüyle bakmaz divan şairleri. Divan yazanlar. Ki bu haiku da ne derler. Japon kültüründen bize ne gibi de bakarlar.

Hem bizim ayaklı uyaklı divan şiirimiz varken haiku da ne. Diye de düşünülüyor belki de. Ama bu da bir aşk sanki. Bakalım nereye kadar gidicek. Biraz öğrenmeye de çalışıyorum. Zaten illa da şart değil bunun iyisi kötüsü olmaz bence. Bir haiku'yu 12 çeşit yazdık diyordu bir İngiliz geçen gün grupta. Şekilden şekile giriyor kelimeler. Sonunda bu oldu dediğimiz zaman bitiyor.

Bir tane koyayım buraya.

Haiku

Mânâyı içtim
Rüzgârın soluğundan
Hiçlik zirvede

I drank the meaning
from the wind's breath thirstily
nothingness at peak

Çeviri: Remzi Gülsün

Fikret Şimşek


Haiku tarihi çok eski... Dağlar da zaten değil mi?

Dediniz. Bak ne kadar uzadı cevap. 😀😀
Dünyada 300 küsür yıldır var. Dağlar. Offf onlar zaten bi efsane. Çok güzel değil mi?

İşte benim için içimde iki aşk bu. Haiku ve dağlar.

Bir dokundum bin ah işittim dediniz. 😀😀
Silinmeden bitireyim cevabımı.

Sevgilerimle.

Haiku, tarihi çok eski... Dağlar da öyle zaten değil mi?


Sevgilerimle...

Doğaya yazılan her şiir ve her paylaşım güzeldir ve güzeldir insan olmanın bilinci ve yazmak hele bir de zirveleri yazmak bir o kadar etkileyici...


Dağ yürekli abim ne yazsa güzeldir çünkü doğal bir yüreği ve insanlığı var.


En içten selamlarımla, selamlıyorum hocam.



Zorgun Devrim/ Deman

Merhabalar, gördüğüm bir kaç şey var yazınız içerisinde öncelikle onu belirtmek isterim .

1- Yazı içerisinde rakkam kullanılacaksa ki genelde tercih edilmez kullanımı, rakkam şeklinde değil düzyazı olarak belirtilir.

2-“Orda” kelimesi çok fazla tekrar edilmiş bana göre; farklı bir yöntem uygulanabilirdi diye düşünüyorum .“Orda “ yazımı yüzde yüz hatalıdır diyemem vurguyu farklı yöne kanalize etmek ve güçlendirmek adına ancak ‘Orada’ da kullanılabilirdi yazıda diye düşünmekteyim.

3-...”öyle bir uçuşuyordu ki. Yanaklarıma iğne...”
bu cümle sonu ki ayrı yazılacaksa y büyük harf ile başlamamalı bana göre ve arasında noktalama işareti olmamalı.

4- “ davdağın zirvesinde” yazılmış buradaki anlamı kavrayamadım...

5-“ Bu dinyada “ Bu dünyada olacak sanırım

6-“Dostluktan... Kardeşlikten... Sevgiden. “ yazılmış . Ya hepsinin sonuna üç nokta konuşmalı yani sevgiden sonra da üç nokta olmalı ya da Dostluktan, kardeşlikten, sevgiden... de denilse daha uygun olmaz mı....

7-Kin ve nefret aynı tip duygulardır, ben aynı yazının içinde kullanılacaksa bir kaç negatif duygu daha eklenmesini ya da bir tanesinin tercih edilip onun üzerinden gidilmiş olan yazıları okumayı daha çok seviyorum. Tekrar gibi geliyor kin ve nefret yanyana açıkçası.

8-“ yaşadığım Almanya’da, ne de Memleketimde “
Ne yaşadığım Almanya’da ne de Türkiye’de olması benim okuyucu olarak tercihim olur.

Bunlar dışında ifade ettiğiniz güzel duyguları okuyarak hissetmek keyifli idi.

Saygılar

YediYıldız tarafından 6/16/2020 4:41:33 PM zamanında düzenlenmiştir.