- 291 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yeni Normal( ‘’küresel norm’’)
Dün gece sosyal medya kanallarından birinde Abdurrahman Dilipak ile yapılan bir röportajı dinliyordum.
Yeni Normal’i anlatıyordu, geneli bildiğim konular olsa da röportajın ilerleyen bölümlerinde epeyce şaşırdım.
İçinde bulunduğu siyasi hareketi yerden yere vururken de özellikle belirtiyordu ki covid 19 sürecinde de bir çok konuda olduğu gibi sınfta kaldık. Allahtan aynı siyasi görüşte değiliz de keyifle izledim.
Duayen gazetecinin anlattıkları aslında epeyce önemli konulardı, ’’5g, hümanoid, corono ile yapılmak istenenler, dünya sağlık örgütü ne yapmak istiyor, melinde vakfı gibi önemli konuları anlattı.’’
Bende daha önce ki yazılarımda bu konuları epeyce anlattığım için yeniden bu konulara girmeyeceğim, lakin insanımızın acilen uyanması ve tedbir alması gerektiğini üstüne basa basa söyleyen dilipak’ın bu röportajını dinlemenizi ısrarla tavsiye edeceğim.
Hamza Yardımcıoğlu ile yaptığı Röportaj yazın bir kenara yazıdan sonra açın dinleyin.
Şimdi yeni terimler olan ’’Yeni Normal ile Hümanoid’’ konularına biraz gireyim, nedir bu yeni normal,
Wuhan’daki ilk vakadan bu yana yaklaşık 5 ay geçti. Artık “korona dünyası” diyebilmemiz için yeterli bir süre. Sayılarda dalgalanmalar olsa da salgın(lar)ın bir bitiş zamanı olmayacak gibi.
Belki adı SARS- Cov-19 olmayacak, başka adlar, türler ya da görünümler altında ortaya çıkacaklar ama artık hep olacaklar.
Tarihin “ölümcül salgın hastalıklar” dönemine girildiğini söylemek için çok veri var. Salgına yol açan, insan ve doğa düşmanı üretim ve yönetim sisteminde radikal bir değişim olmadığı sürece, bu gerçekle yaşamak zorundayız.
Demem o ki, aniden şok edici bir şekilde ortaya çıkıp, dehşete düşüren bir yıkıma neden olup, sonra “geçip giden” bir felaket değil yaşadığımız. Başlangıcı ve sonu olan felaketlerin bireylerin ve toplumların ruhunda açtığı hasarlardan farklı sorunlarla yüzleşeceğiz.
Önümüzdeki günleri belki de uzun süren, iç savaşlar, geniş ölçekli dünya savaşları zamanlarının gözüyle görmeye başlamamız gerekli.
Açılır açılmaz alışveriş merkezlerine doluşan, caddeleri hınca hınç dolduran ve tatil yerlerine akın edenler örnek olabilir. Bu insanların büyük çoğunluğu aptal, alışveriş tüketim düşkünü, bencil ya da cahil cesaretiyle hareket etmiyorlar. Belirsiz bir gelecek ve her an kapıyı çalabilecek ölüm tehlikesi altında “eski bildikleri hayatı” yaşar gibi yaparak “korkularından sıyrılmaya” çabalıyorlar. Hayat bir şekilde sürüyor, sürecek. Korona dünyasının iki temel sembolü ‘’belirsiz bir gelecek’’ ve ‘’ her an ölebilir,her an ölebilirim’’ ruh hali olabilir.
Artık sonucu uzun yıllar sonra alınabilecek eylemlerden, girişimlerden, kararlardan kaçınmak. Uzun vadeli plan yapmamak. 20 yıl vadeli konut kredisi çekmenin ne anlamı var ki ile aman boş ver nasıl olsa o kadar süre ödemek zorunda kalmayabiliriz, boş ver her tür borca girelim arasında salınan bir hayat stili.
Çocuk sahibi olmaktan vazgeçmek ile evrimsel baskıyla eskiden aklında yokken düşünmediği kadar çok çocuk sahibi olma uğraşı sarkacı. Somut örnek ise eğitim. Yapılamayan dersler ve gidilemeyen okullardan alınıp alınamayacağı belli olmayan, alınsa da bir donanım göstergesi olup olmayacağı şüpheli diplomalar. Önümüzdeki üniversite sınavı ve diğer sınavların tümü tam da böyle.
Beklemenin ve planlamanın yerine, hemen eyleme geçme; yarın yokmuş gibi yaşama; olası gelecek için sabırlı olmak yerine, hemen ve şimdi arzusunu gerçekleştirme eğilimi.
Bu hal, başka türden bir “özgürleşme”, kuralları önemsememe, geleneklerden kopma tutumlarını artırabilir. Yetmişlerin “hippi hareketinde” Soğuk Savaş döneminin her an karşılık düğmelere basılabilir ve bir nükleer savaş çıkabilir, yarın olmayabilir, hissinin de etkisi vardı.
Bu dalgalanmalar özellikle genç ve orta yaşlarının başlarındakilerin “geleneksel politikaya” olan ilgilerinin kaybolmasına, büyük ideallerin, büyük fikirlerin ya da liderlerin peşine takılmaktan uzaklaşmalarına da yol açabilir. Açabilir derken aslında açtı ama etkisini yavaş yavaş gösterdiği ve bu fark edilmediği için böyle söylüyorum ya değilse yazdıklarım gerçekleşiyor, en yakınlarımdan gözlemleyip görüyorum.
Yönetici egemenlerin toplumsal meşruiyet arayışından vazgeçmeleriyle, yönetilenlerin egemenlerin yönetme kurallarını hiçe sayma tutumları arasında karşılıklı birbirinden kopma eğilimi gelişebilir.
Ölümcül salgınlara eşlik edecek, birbirlerini karşılıklı çığırından çıkaracak iklim, çevre, enerji ve gıda krizleriyle birlikte hem hayatta kalmanın çok zorlaştığı ve aynı zamanda hayatın bizatihi kendisinin değersizleştiği bir “karanlık dönem” Yeni normal, yeni norm.
Kongo’ da uzun yıllar süren kanlı iç savaş döneminde, herhangi bir bireysel ya da politik amaç gütmeden sadece şiddet olsun diye ölümcül saldırılar düzenleyen gruplar ortaya çıkmıştı.
İnsanlara ve insanlığa “birlikte bir gelecekte ölüm korkusu olmadan yaşamak mümkün” hissini, umudunu vermeyi amaç edinen bir siyasal örgütlenme, hareket ve eylem biçimi için düşünmeye başlamak zorundayız, Ya değilse bize zorla empoze edilen yeni norm’lar ile bizi de yeni dünya normali ile bir çok ulusal ve kişisel özgürlüklerimizi kayıp etmemiz içten bile değil, ortak bir insanlık kavramını silerek, “yeni normal” adı altında insanlar ve insan altılar diye adlandırılabilecek bir türsel ayrılmanın politik ve ahlaki temellendirmelerine maruz kalabileceğimizi bilmeliyiz.
Korona’dan korunma önlemleri, insan altılardan korunma önlemlerine hızla dönüşebilir.
Bu bağlamda hümanoidlere de girelim, insansı robotlar, peki ne işimize yarayacak bu insansılar.
Bu süreci planlayan önce ki yazdığım yazılarda küresel akıl diye betimlediğim ekip, dünya nufusunu sekiz milyardan, beş milyona kadar indirme derdinde, işte bu geriye kalan beş yüz milyona bu insansılar hizmet edecek ve onların planına göre dünya yeniden soğutulup, şekillendirilecek.Yani adamlar artık, ’’mesih isa ve mehdi beklemiyor’’, direk Tanrı’lığı oynuyorlar ve maalesef bizim yöneticilerimiz ve diğer ülkelerin yöneticileri bu konularda ama bilinçli ama bilinçsiz bu ‘’küresel akıla’’ hizmet ediyorlar.
Kesinlikle 5g’ye karşıyım ve diyorum ki, hepimiz karşı duralım, adamlar uzayı işgal ederken 5g ile ürettikleri insansıları dünyanın her yerinden yönetebilecekler.
Sonrası müthiş bir yıkım, bilim kurgu filmi gibi geldi değilmi, ama önümüz de ki beş sene bu öngürülerim gerçekleşecek hiç şüphem yok.
Gazeteci yazar
Tankutalp ALTUNSOY
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.