- 498 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DUALARIN GÜCÜ
- "Oğlum şu yemeği yandaki yaşlı teyzeye götür , öp elini hayır duasını al."
- " Evladım bayram sabahı erkenden dedenin , ninenin elini öpmeye git , sana hayır dua etsinler...
Yıllar önce küçük bir çocukken büyüklerim sürekli bana böyle telkinlerde bulunurlardı ve ben de hep merak ederdim." Nedir bu ? hayır duası diye. " Bir gün dayanamayıp anneme sordum; " anne hayır duası ne demek?", «annem; oğlum iyilik yaptığında her hayır duası ilerde başına gelebilecek kötülüklerden seni koruyup kalkan olacak allah’a yakarış bir duadır." dedi...
Ben gene pek fazla bir şey anlamadım ama büyükler böyle söylediyse iyi bir şeydir diye düşünüp fazla kafa da yormadım . Derken okul yılları başladı . Orta okuldayken bir Türkçe öğretmenimiz vardı oda sohbetlerinde ; " Çocuklar sakın İnsanlara kötülük yapmayın , İnsanların hakkını yemeyin , yoksa yaptığınız tüm kötülükler bir gün gelir size geri döner," diye tekrarlar dururdu . Daha sonra Liseye başladım , Orada da bir Muhasebe hocamız vardı . "Bahsettiği hoca ben oluyorum" onun da bize en büyük öğüdü," İnsanlara karşılık beklemeden iyilik yapın ve onların hayır duasını alın , kimsenin bedduasını almayın ,unutmayın ki ne verirseniz , o size gün gelir geri dönecektir " olurdu . Biz gene kuzu-kuzu dinler ve bu öğütlere uymaya , gerçekten herkese yardım eli uzatmaya çalışırdık...
Aradan uzun yıllar geçti üniversite bitti , askerlik bitti derken çalışma hayatı başladı . Bir gün Kadıköy’de nedendir bilinmez dalgın bir şekilde karşıdan karşıya geçmeye hazırlanırken birden; " Ne yapıyorsun oğlum ? " diye bir ses duydum ve koskoca bir belediye otobüsünün acı fren sesiyle irkildim , aynı anda bir el beni hızla kaldırıma çekti." Aklım başıma gelip yaşadığım korkunç şoku üzerimden attıktan sonra , karşımda bir Otobüs bana söylenen bir şoför ve hala eli enseme yapışmış iyi yüzlü yaşlı bir beyefendi vardı . Ben O beyefendiye nasıl teşekkür edeceğimi bilemezken .O bana döndü ve;" oğlum bana değil , sen asıl sana hayır duası edenlere teşekkür et ve sakın onları unutma" dedi...
O günden sonra elimden geldiği kadar , İnsanların yardımına daha fazla koşmak için yemin ettim . işte belki de bu nedenlerle 1999 senesindeki depremlerde ,her şeyi geride bırakarak deprem bölgesine gittim. Orada O İnsanlara yardım için çalışırken , gene O çaresiz İnsanların dudaklarında aynı sözler ; "Tutuğunuz altın olsun , Allah sizi korusun. " Aylarca bu dualardan güç alarak oralarda ruhumu temizlemeye çalıştım.
Ben çalıştığım şirkette satın alma sorumlusuyum , İşyerim Kartal’da ve alış veriş yaptığımız işletmeler pek çoğu aynı çevrede . O gün gene alış veriş yaptığım rutin günlerden biriydi . Her zaman ki gibi Elektrik malzemeleri aldığım şirkete geldim . Verdiğim siparişlerin hazırlanmış olduğunu gördüm şoförle birlikte bunları hemen arabamıza yükleyip diğer işlerim için bir an önce oradan çıkmamız gerekiyordu. Ama bu sefer ısrarcı bir ses , " Ağabey kahve söyledim içmeden çıkarsan gücenirim," diyordu.
-Kusura bakma kardeşim inşallah başka bir zaman gelir içerim işlerim çok acil bu siparişleri hemen yetiştirmem lazım , kahveyi başka zaman içeriz dedim.
-Olmaz ağabey söyledim bile , bu sefer hatırım için içeceksiniz dedi.
" Kıramadık ve tamam diyerek kahvelerimizi henüz daha yudumlamaya başlamadan , Aman Allah’ım O da ne ? Önümüzden bir anda yıldırım gibi geçen ,önüne kattığı her şeyi sürükleyen bir metal canavar kapısından döndüğümüz şirkete ait olan arabayı yamyassı edip her yere ölüm saçmayı sürdürüyordu . Otomobiller , Otobüsler, Minibüsler bir anda tost makinasından çıkmış gibi yamyassı olmuş ve yanmaya başlayan bir hurda yığınını almışlardı. Ben şoktaydım ve gözlerime inanamıyordum . Feryat eden İnsan sesleri , siren sesleri , kalabalığın uğultusu , yaralıların haykırışları bir birine karışıyordu . Kendimizi hemen toplayıp ,içerisinde çocukların ve velilerin bulunduğu servis Otobüslerine yardıma koşup onları birer ikişer çıkarmaya başladık . Her çıkardığımız İnsan gene aynı şeyi söylüyordu; Allah razı olsun ! ... Görünmeyen bir el beni kahve içmek için alı koymuştu . Yıllardır alış veriş yaptığım şirkette ilk defa kahve içmiş ve bu gün o ısrarla içmem için söylenen o bir fincan kahvenin sayesinde hayattayım . Kartal’da yakıt dolu tankerin freni patlamış bir faciaya sebep olmuştu . Pek çok masum İnsan kaza neticesinde feci şekilde ölmüştü.
Her kim ki bu zamanda hayır duası mı olurmuş ? bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olur muymuş ? diyorsa otursun da bir daha düşünsün...
ÖLÜM TANKERİ
Freni patlayan akaryakıt yüklü tanker, Kartal’ı cehenneme çevirdi. Tankerin 26 aracı hurdaya çevirdiği kazanın bilançosu 9 ÖLÜ, 21 YARALI
Zihni TUNCER’den alıntıdır...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.