Yönetim Sistemleri
Şimdi akademik bir yazı da yazılmaz ki, zaten akademisyen değilim. Çorba yapalım mı, tuzu mu fazla olsun, şekeri mi?
Bir manşette şunu gördüm: "Faşizim de komünizim de insanı sömürüyor." Sanki Sosyalizm sömürmüyor, İslamlık, Hristiyanlık, Yahudilik, Hindulik, Konfüçyonizm, teoloji, historoloj,, meteoroloji, yazıloji vb sömürmüyor mu peki??
Peki, Tanrı veya Allah veya bunlar adına konuşmuşlar, konuşanlar sömürmüyor mu insanlığı??
Çağ dönüşümü diyorum ya haneydir. Hokuspokus da işe yaramıyor, çağ dönüşüvermiyor hemen, kadimden bu yana dile gelen cennet anlatılarını ölünce mi yaşayacağız ya hu?? Ben burda istiyom, burda alanlar versin bana, orada beklesin olmaz mı?? Ben de orada beklemeyeyim, yaksın beni ya hu.
Zaten ben yanmış mıyım, nereden anladın, yazılarından falan fişman yanık kokusu geliyor... Ha onlar mı, yok ya, altını fazla açmışım ocağın da düşünürken unutmuşum daha doğrusu yazarken unutmuşum fikirleri ocakta, eee o zaman sen ne yazıyorsun, ne bilem klavye yazıyor ben mi yazıyorum acaba??
Ben diyorum ya sana, sen zaten yanmışsın veya yakmışsın, sen basmasan klavyeye, harfleri bulup okuyanların anladığı hecelerden kelimeler oluşturup, cümle kurabilir misin? Diyorsun ki, klavye yazamaz kendi kendine sen yazıyorsun.. Eee fikir nereden geliyor usta?? Kafamın içinden mi?? İlim insanları kafa içini açmışlar bakmışlar şöyle biraz sulu et parçası var , onda fikir mi var diyorsun yani??
Ne içtin sen dünyevi? Ne içeyim ustam su içiyorum. Bildiğin H2O işte.. Nerden belli H2O olduğu.. Vallah bilmeyam, öyle dedilerdi amma o da mı yalan çıkacak yoksam. Her şey yalan çıktı diyosun yani..
Niye gülüyorsun??
Geçiremedin mi daha deveyi ince iğne deliğinden? Geçmiyor usta.. Kaktırıyom, ittiriyom, bir incecik kılını geçirdim devenin delikten, çekiyom çekiyom ardı gelmiyor işte..Kıl elimde kalacak deve davacı olacak bana bu gidişe. Sende var mı bir fikir, nasıl geçer bu deve ince iğne deliğinden?
Deveyi ince iğne deliğinden geçirince çözülecek mi peki kadimden bu yana dikiş tutmayan bu dünya?? Çözülür mü sence, ne bileyim ben, her şeyi de bana soruyorsun, sen cevap versene. Benim için hava hoş, senin kadar düşünmüyorum olup bitiyor, geçip gidiyor işte zaman?? Yani oluruna mı bırak diyorsun bana da, su akar yüksekten alçağa diyorsun yani.
Fizikten anlar mısın?? Bilmem ki biraz... Şimdi bir hamur yoğurdun, ekmek açtın, mayalandı, sonra tavaya attın hamuru ekmeği, ocak da yanıyor... Tavanın camlı kapağında su damlaları oluşuyor, neden ki?? Ateşin mi suyu çıkıyor... İlk başta mı oluyor, sonra mı ... Biraz ısındıktan sonra... Lakin hiç durmuyor.. Hamurun nemi yükselip su buharı olarak atmosfere benzeyen cam kapağında yoğunlaşıp ısı farkından dolayı mı su damlası oluşuyor. İkisi de sıcak amma.. Lakin hamur önce soğuk sayılır, ısınıyor, ısındıkça buharı çıkıyor desem, kapak da ısınmış oluyor.. Kesin ısı farkındandır değil mi? Galiba...
Ne oldu? Fizikçilere mi yönettireceksin dünyayı? Niye anlattın şimdi bunu. Yok ya biyogenetikçelere yönettireceğim.. Yapısal sorunlar Dna dan mı kaynaklanıyor diyorsun yani.. Bilmem ki, sen ne düşünüyorsun.. Yoksa tarihçilere ve dincilere mi yönettirelim dünyayı... Coğrafyacılar olsa olmaz mı?? Yabancı dil mezunları iş yapar mı, yok ya mühendislere yönettirelim..
Aman be sıkıldım seni okumaktan, niye ki, hep aynı yerde dönüp duruyorsun.. Bilimkurguya sararsın şimdi de...
Her şeyin cevabı var bizde? Hadi ya.. (Lakin ben böyle bir yazı yazdığımı daha önce görmüştüm sanki rüyamda)
Ne? Görmüş müydün?? Geleceği mi görüyorsun, medyum musun,kehanetçi mi, büyücü müsün, kara küren de var mı yoksa??
Yok ya hu, lakin görmüştüm bu yazıyı yazarken kendimi bir yerde ihtimal rüyadadır..
Diyorsun ki, zaten rüya alemdeyiz, gerçekle alakamız yok.
Deprem olmuş ev çökmüş, trafik kazası olmuş bir kaç insan ölmüş, bir kaç avcı bir çiftçinin evcil hayvanını kurşunlamış
ikisi ölmüş bir tanesi de yaralı kalmış onu kesmişler, ölenler mundar gitmiş eti yenilmez diyorlar.. Doğru mu?? Onlar açlık görmemiş de ondan? Bir aç kalsalar öyle bir yerler ki, neden yiyorlar madem mundar olmuş hayvan, zaruret halinden mi?
Çok kusurluyuz ustam biliyor musun, biliyordum tabi.. Haa işte şimdi kaybettin, asıl bilenler biliyorum demezmiş, özlü sözler söyleyen o kadar çokmuş ki her yerimiz özlü söz yani.. Bilmediklerimi ayağımın altına koysam faturasını görünce isyan edersin sanırım. Faturayı kim kesiyor lokanta sahibi mi, ilim sahibi mi, yoksa yine Tanrı mı diyeceksin??
Baydın amma, tamam okumayacağım artık seni diyorum her seferinde de okuyorum.. Büyü mü yaptın bana nedir? Ben ne anlayayım büyüden, sihirden ustam.. Sular hala yukarıdan aşağı akıyor baksana.. Sen hiç toprağın yağmur yağdırdığını gördün mü yukarıdan düşüyor sular.. Yani H2O dedikleri..
Tanrının enerjisiz iş yapabileceğini düşünüyor musun ustam..
Ya çekirge, hala 10 yıl önce gevelediklerini geveliyorsun sıçan gibi fare gibi.. Hep aynı yerde zıplamaz ki pireler.. Git biraz öte oyna..
Kafamı karıştırdın yine.. Okumayacağım seni, bu son olsun. Nedir bu ya, bir adım öteye geçemiyorsun, bir çıta atlayamıyorsun? Hadi ben gidiyorum, sana iyi su içmeler.. Nescayfe yaptıydım, çay da istersen, meyve suyu.. Git işine be dünyevi. İşim gücüm yok senle mi uğraşacağım..
Bir başlığa bak, bir de yazıya.. Ne alaka, ne ayaksın sen ya. Daha gitmedin mi? Hala okuyorsun ama...:)
YORUMLAR
Sen gitme ama ben okudum gideceğim. Fakat birkaç kelime yazayım.
Bir kere en çok din ile ilgili kişiler yönetim için hevesli oluyor.
Ortaçağ papazlar, peygamberler, hocalar. Sahi hoca cemaate vaaz vererek yönetmiş, yönlendirmiş olmuyor mu.
Belki bazı insanların DNA sının kimyası farklı.
Kim yönetirse yönetsin. 5 yıldan fazla yönetmesin. Sonra kandini her şeye muktedir görüyor.
Ama insan dayak yiye yiye dayağa da alışıyor alışkanlık yapıyor.
Bu işler karışık. Hadi kaçtım.
Saygılarımla
Nüfus az iken din ile sömürü kolay ve kaliteli (nitelikli) idi. Sonra nüfus ve paylaşım üzerine doğunun düşünsel hareketi batıyı etkilemeye başlayınca, Rönesans' ı başlattılar. Buna; ilerleme ve aydınlanma dönemi dediler. Batıda din kabuk değiştirdi. Ruhanilik egemenlikten yeni tabana kaydırıldı. Modernizm, egemen güçlerin yeni yönetim aracı okdu. Yani maddi otorite ve ruhani güç kendilerine sunulan pay ile zenginler ve asillerin egemenliğine hizmet etmeye devam etti.
Che''nin bir yazısını okudum, halkı öldürürken sorgulama gereği bile duymuyorduk. Yanımızda mı karşımızda mı ona bakıyorduk.
Oysa kendileri de bir Rönesans üretimi idi. Farkında bile değildiler.
Sonuç ya Tanrı egemenliği ya da insan mezalimi, yaşayıp göreceğiz...pardon ölüp göreceğiz.
Tanrı sizinle olsun, ışığı ruhunuzu aydınlatsın...
Tengri biz menem.
Yinsani
katkılarınız için teşekkür ederim..
saygı sağlık ve huzurla..
Erlik Aldacı
Huzur er geç iyileri bulur, umarım daha erken olur.