Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
şairşizofren
şairşizofren

''düşün (me) me Sorunu ''

Yorum

''düşün (me) me Sorunu ''

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

462

Okunma

''düşün (me) me Sorunu ''

Son zamanlar da fark ettim. Düşünme yetisini kayıp etmiş insanlardan doğru düşünmesini bekliyoruz.
Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi olan mesele zihniyet sorunudur. 
Kendi geleceğini belirleme yönünde inisiyatif sahibi olmayan bireylerin oluşturduğu toplumların kaderini ya dış güçler ya da geçmişin belirlediği kabullenmemiz gereken bir gerçektir.

“Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.’’

Başbuğ Atatürk bu sözlerini söylerken kastı bu idi. Ama ondan sonraki yöneticilerin hemen hemen tamamı gençlerin eğitimi konusu dış güçlere emanet etmekten çekinmedi. Onun çizdiği çizgide kalınsa idi bugünkü refah seviyemizin çok üzerinde bir Türkiye ile bizler karşılaşabilirdik.
Yetiştirilmemiş, geleceğe hazırlanmamış bireylerin bir konu üzerindeki fikirleri olsa ne olur olmasa ne olur.
Bir konuyu iyi anlayabilmek için öncelikle zihnin o konuyu doğru kavrayacak şekilde donatılması ya da doğru anlamaya hazır hale gelmesi gerekir.
Bunun adı doğru düşünmeyi bilmektir. İnsanların yanıldığı noktalardan biri doğru düşünmeyi bilip bilmemeleridir. Doğru düşündüğünü zanneden bunca zavallının( sosyal medya kanallarında ki videolardan bahis ediyorum) başımıza bela olmasının en büyük etmeni budur.

“Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur.’’

Bu zamanın ötesinde dedikleri yeniden alınıp okunup yeni bir devrimle uygulanması gereken Başbuğ Atatürk nasıl da bir cümleyle özetlemiş.
Okudukça hayran kalmamak mümkün değil.
İnsanoğlunun ön yargıları vardır. Zaman zaman bazı olay ve olguları, işine geldiği şekilde anlama ve değerlendirme gibi kötü bir alışkanlığa sürüklenebilir. Bazen çıkarlar insanın doğru düşünmesini engeller, bazen de toplumsal baskı insanı miyoplaştırabilir, hatta kör eder. Yıllarca aman durumumuz rahatımız bozulmasın aman ekonomi bozulmasın diye kimlere nasıl oy verip ne hallere geldiğimiz ortadadır.
Demek ki neymiş üretime yönlendirilmeyen gençlerle bir gelecek inşa edilemezmiş.
Keşke Atatürk’ e duyduğunuz nefret bari gerçek olsaydı.
Hiç değilse sırf nefretinizden araştırır okur dediklerinin doğruluğunu anlar, sizin değişik türevleriniz tarafından

Atatürk isminin Atatürkçülük veya Kemalizm diye kullanıldığını anlardınız. Yaptıklarınızın boş olduğunu bugün nasıl anlayıp geri adım atıyorsanız belki daha önceden de anlayabilirdiniz.

Bu gün FETÖ eliyle getirildiğiniz milliyetçi çizgiye siz isteyerek değil cebren getirildiniz.

Her şeye rağmen yine de iyi adımların atılacağı umudumu saklı tutarak devam edelim.

Doğru düşünmekten kasıt, insanı, olay ve olguları oldukları gibi görmek, fikirler ve olaylar arasındaki bağlantıları doğru tespit ve ifade etmek, doğru anlamak ve doğru yorumlamaktır.

Normal sınırların ötesine kayan, korku, sevgi, bağımlılık, duyarsızlık gibi ruh halleri insanın doğru düşünmesini engelleyen unsurların başında gelmektedir.
Eğitmek yerine korkuyla öcülerle büyüttüğümüz yavrularımızdan büyüdüklerinde alim olmalarını beklemek poliyanacılık olmaz mı.
Ve ya bu çocuklar doktor, hakim, mühendis olsa ne olur.
Geldiğimiz zaman diliminde işten atılan ve diplomaları iptal edilen ‘FETÖ’ üyelerini aklınızda bir canlandırın isterseniz. Ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Doğru düşünebilmek için insan aklının çelişkileri kolayca fark edebilme yetisinin körelmemiş olması lazımdır.
Bugün fark edilen bütün farklılıklar dışlanmak suretiyle tecrit edilmektedir.
Oysa tarihe yön verenler hep aykırı zihinlerdi. Bu zihinler kendi zamanlarının üstünde bir dehaya sahiplerdi ki çağ açıp çağ kapatabildiler.
Zamanımızda sırf öğretiyor görünümünde öğretmenler eliyle çocuklar okullardan hiçbir bilgi edinmeden mezun olmaktadırlar.
Buradaki kasıt diploma değil ahlaktır.“Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.
Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.

Bozkurt Atatürk gayet net açıklamış. Ben biraz uzattım affınıza sığınıyorum.Bir çelişkiyle karşılaştığı zaman pasif durumda kalmamak insan aklının özel niteliklerinden birisidir. Çelişmeyi çözebilmek için harekete geçecektir. İnsanlık tarihinde her türlü ilerleme buradan kaynaklanır. İnsan, çelişmeleri bilinçli bir şekilde fark edip de buna karşı eylemle tepkide bulunmaktan alıkonulacak olursa bu çelişmelerin varlığı ister istemez inkâr edilecektir.

İşte günümüzde toplum olarak geldiğimiz nokta budur ve bu yazının yazılma sebebidir.

Sorulması gereken soru: Neyi nereye kadar inkar edeceğiz?
Ben sordum siz vicdanınızda cevaplayın.

Saygılarımla 
Düşün(me)me Sorunu
Gazeteci yazar
Tankutalp Altunsoy

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
''düşün (me) me sorunu '' Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz ''düşün (me) me sorunu '' yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
''düşün (me) me Sorunu '' yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Râzı.
Râzı., @rzi-
15.6.2020 13:35:14
Bozkurt Atatürk Başbuğ Atatürk.... şu Atatürk'ü kendi ideolojiniz icin basina koydugunuz sıfatlarla kullanıp durmaktan vazgecin Dahileri ve millete ait degerleri herhangi bir ideolojiye yaslayamazsınız bu yaptıgınız çok çirkin (burada yine bana Atatürk düşmani iftirası atabilirsiniz-
Ayrica hala ögrenemediniz egitim okuldan önce ailenin isidir çocuk karakter gelisiminin yüzde yetmisini okuldan önce tamamlar ki eğitim o karakter ile yan yana yürür hala okul ve öğretmenlere -bi de hadsizce genelleme yaparak - çamur atmaya devam ediyorsunuz
Ayrıca AHLAK BİLGİNİN DEĞİL EĞİTİMİN İŞİDİR yazınızdaki o kısmı duzeltirsiniz belki diye söylüyorum -ama hiç sanmıyorum-
Ayrıca öğretmenlere eğitimcilere genellemeci ve aşağılayan ifadelerle yaklaşımınızı kınıyorum
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL