İlaç Gibi 24 Saat
Merhaba ustam, hangi masaya geçelim, sanırım şurası daha müsait, hocam orası rezerve, rezerve eden kim, belki bizim içindir, şurada çalışan filan fişman… Tamam bize rezerve edilmemiş, o zaman şöyle geçelim,
Merhaba, Selamün aleyküm, aleyküm selam, merhaba hoşgeldiniz, nerden gelir nere gidersiniz, İstanbul, Kırıkkale Bolu Bartın derken Kastamonu’da İnebolu. O zaman hoş geldiniz erenler, hoş bulduk usta, abi biz ermişiz anlaşılan dışarıdan görülen, ben de Başeren o zaman... ben topladım milleti. 😊
Ustam sen bizi bir çayla da sonra bakarız siparişlere. Kahvaltıyı da yaptık zaten. Afet Abla’da gelir birazdan.
*
Dünyevi Cumartesi kahvaltısını yapmış, çekilmiş bir odaya, çay sigara internet, çizgiler, haberler, filmler, şiirler vb takılırken. (Sigara bırakma etkinliği nakavt oldu tabii, boşver )
Arayan Ahmet Çıtak Ustam.
Alo Dünyevi, efendim abi, ne yapıyorsun, nerelerdesin, Dün Boludan çıktım bugün Bartındayım işte abi, ne yapalım. Çok güzel gez işte böyle. İyi, bak ne dicem. Buyur abi. Afet Abla’nın bir siparişi var bende, kargoları dolaştım sabahtan almadılar, ona git buna git. Biriyle de tartıştım zaten, … Neyse, şimdi ben İstanbuldan atlasam gelsem, seni de alsam, izin alabilir misin, yani gelir misin?
İç Ses: Zihin hemen çalışıyor benim, kullandığı fiiller; (istanbuldan İneboluya gideceğim) yolda seni alsam, izin alabilir misin, gelir misin… Dediği şu özetle: Ben geliyorum, seni alacağım, gelmemezlik edersen adını kılıbığa çıkarırım, geleceksin.
Abi güzel olur. Adaşımı Ahmet Örnek onu da aradım o da Kırıkkaleden gelecek. Süpermiş abi. Tamam, Nasıl olacak, nasıl gidecek, senin araba kaç model abi, 2001, senin ki kaç 2004 … Bizimki gariban arabası o zaman. Seninkinin marka. vb vb bakarız abi kimin arabanın gideri varsa ona atlar gideriz.
Güne güneşim, geceme dolunayım… İki Ahmetler geliyor, Biri İstanbul’dan Biri Kırıkkaleden, Afet Ablaya bir sağlık aparatı teslim edecekmişiz Kastamonu şurası zaten 2 saat. Senin için de iyi olur Dünyevi, hem hava almış olursun. (Ne 2 saati, 3,5 -4 saat çekti…)
Örnek-
Alo abi, Hayırdır, Adaşım aradı, ben de uydum işte. Çıktım yola. Çok iyi ettin abi uymakla. Nerdesin abim, Ankara’da… Ankara girişte mi, yoksa çıkışta mı, galiba bir kaza olmuş trafik çok yavaş. Ankara çıkışa yakınım…Tamam Abi hayırlı yolculuk…kazasız belasız.
Çıtak-
Alo abi, nereye geldin, tünelden çıktım, ileride bir mola veririm, Adaşımla Yeniçağda denk geliriz, iki araba geliriz… Buradan Kastamonu 2 saat miş abi, Afet ablaya vardığımızda siparişi teslim ederiz, çay içer muhabbetimizi eder, olmadı bir otele geçeriz. Otel iyi aklını geldi… Yeniçağı geçince beni arayın ama, Bartına geçmeden …Tamam ben oraları biliyorum zaten avucumun içi gibi, Abi Perşembe’den döneceksin Çaycuma ya girmeden sapakta. Tamam. Olmadı ben sizi karşılamaya gelirim oraya…
**
İç Ses:
Yazın konusunun ehli olsa, ortalama 24 saatlik bir gezi yazısını 1 sayfada yazar geçer abi… Eehh güççük olarak bana düştüyse bu görev, çalakalem devam.
Lakin an vardur andan içerüü.. Hayatımızı anlamlaştıran zaten an’ın kendisinin içinde barındırdığı uçsuz dipsiz zaman değil midir? Bir göz teması, bir ifadenin ahengi, uzaklık veya yakınlık hissi. Kan kaynaması.
Bak aklıma ne geldi, antik uzaylı konusunu işlerken, orada kayalara, mağaralara dünyanın yazısı, yazılmış, resimler çizilmiş, çizgiler çekilmiş ya,betimlemesi, anlatımı yapılmış ya, bizimkiler de o hesaba döner mi döner. Yani Antik İnternet araştırmaları içindir herkesin internette bıraktığı iz. Kim bilir?
Bir alnın kırışıklığı, bir saçın beyazı, bir gözün deruni içselliği.
Son diyeceklerimi aralara serpiştireyim.
Ahmet Çıtak ustam: Gökyüzü. Ahmet Örnek Ustam: Toprak… Afet Ablam: Derya…
Varın gayrı teferruatını düşünün.
**
Bartın- Karabük Safranbolu yolu, tek geliş tek gidiş… Film repliklerine kullanılacak kadar güzel bir yol, Yolun sağında solunda 8 metreden tutun da 15 metreye kadar ağaç, ağaçların dalları yolun üstünü kapatıyor yer yer… Cennet yolu sanki. Safrabolu ya varmadan Ahmet Usta Geçidi, rakım 1030… Bartından giderken tabelaya varmadan İlyas Abinin çay mekânı, giderken hava parçalı bulutlu olsa da gelirken yer yer sağanak yağışlı... Müdürüm hoşgeldin diyor, Çıtak ustamla eski ahbap tanıdıklar İlyas abi. Karı koca ikisi işletiyor yol kenarı çay, kiraz, çilek, mısır Mevsimine göre ikramda bulunuyorlar. Hem giderken hem gelirken çayımızı orada içtik. Ahmet Usta Tabelasının orada iki Ahmet ustanın fotoğrafını çektim, tam denk geldi. Düşünüp ayarlasan plan yapsan denk gelmez yani. Spontane gelişen bir olayda güzel bir gün geçirdik. Hani derler ya, sel gider izi kalır… Geçer gider gördüğünüz bu foto kalır. Bahsettiğimiz yolda 1 ve 3 dakikalık iki video çektik. Keşke bu yazıya ekleyebilsem, resmin üstüne.
**
Hanım eksik bir şey var mı, hava güzel zaten, evin önünde masaya çay, yoksa içeri masaya. Yola gideceğiz fazla da eğlenmek olmaz. Ne yapalım yanına. 1,5-2 saate gelirler, sen de karşılamaya git Bartın gidip oradan dönmesinler zaten, o aklımda 20 dakika kala karşılamaya giderim, ara yollar sonuçta çok karışır. Ne yapalım. Hadi Pizza yapalım, yanına gözleme, çevizli çörek … Yiğenler kalabalık zaten, onlar da yer… Eksik bir şey var mı malzemelerden. Tamam ben iki dakika merkeze inip geleyim o zaman.
**
Alo Hanım… Efendim. Ya bir de ayran yapsanıza unuttuk, köy yoğurdu yok ama… zaten köylerde köylülük mü kaldı. Sen yap ayranı… Şimdi uzun yoldan geliyorlar. Tamam.
Düt düt… Bakın gelmişler. Yolda yiğenlere bol nasihat, biri 17 yaşında diğeri 9 … Enişte gelenler kim, soran 9 yaşında bir yiğen, corona getirmiyorlar değil mi, yok yav nereden çıkardın,
Perşembe yol ayrımı…
Ahmet abi hoş geldiniz, hoşbulduk, aman dikkat ben İstanbul’dan geliyorum sosyal mesafeye dikkat edelim ne olur ne olmaz. Ahmet baba sen de hoş geldin, ne iyi ettiniz be…
Hiç düşündüğüm gibi değilsin Dünyevi, diyen Çıtak ustam. Ne düşündüydün abi, biraz daha zayıf falan… Bulduğumuzla yetineceğiz abi.
Abi senin araba da harikaymış kaç motor bu, 1,8… Abim senin ki, dizel… Tamam, İstanbul arabasıyla. Hem geniş bu. (Aradaki muhabbetlerin sırası karışabilirse de aynı saat dilimlerindedir)
Köy evinin önünde hoş bir muhabbet, yarım saat düşünmüştüm ama 1 saati buldu, hoş İnebolu’ya da 2 saat süre biçmiştim amma 3,5-4 saati buldu, bir de Çıtak Ustamın şoförlüğünde, bana veya Örnek ustama kalsaydı gece 12 ye anca inerdik.
Ahmet Örnek ustamın arabasını evin önüne çektik, benimki de kenarda, Ahmet Çıtak abimin araba en ideali. Yola revan olduk…
**
Yolda biraz defter muhabbeti… Ne uzun yazıyor adaş, çekirge mekirge, hiç mü üşenmiyorsun, niye üşeneyim abi, geldiği gibi, yok ben buldum başından ortasından sonundan. Baktım sararsa hepsini okuyorum diyen Ahmet Örnek Abim.
Arada başka bir arkadaşımdan aldığım bilgiyle, bir otelde rezervasyona benzer bir yer ayırttım. Coronadan dolayı müsait yani, zaten tam mevsiminde değil oteller, bu sene corana iyice bükecek gibi milletin belini.
Yok bir de garip garip kafiye anlayışı, neymiş kafiye illahi sonda mı olacakmış, bak döveriz ha, tepeye çıkmadan kenara çekeriz arabayı… gülüşmeler, takılmalar, dokundurmalar, anılar, hatıralar, hikayeler, en çok konuşanımız Ahmet Çıtak Ustam. Baş üste gönül içre dedikleri cinsten.
Abi arasan bir Afet Ablayı… Abla bak kimlerle geliyoruz, tahmin et… Sanırım Afet Abla beni Tanrı Manrı deyince 2. Veya 3. tahminde tutturdu telefonda. Kırıkkale’den Ahmet Örnek. Tamam sabaha şu park kafede buluşuruz.
**
Otele vardık reklam olmasın. Odalara ayrı ayrı yerleştik. Ne yapalım çorba morba muhabbet öncesi… Lakin çorba yok, şu var mı yok, bu var mı yok… Ustalara rakı balık, bana şalgamsuyu bir parça et. İçeceksen iç bak, söylemeyiz …Yok abi, o kültür bende yok… 2002- 2004 lerden beri de içmem.
Üçümüzde de gördüğüm en büyük handikap sevgili dostlar. Sigara. Başa bela bu.
Biraz özel konular, biraz genel konular… Geçmiş hikayeler…İş hayatları, aşklar, sevgiler, siyaset, ülke gündemi…. Hem Örnek Ustam hem de ben yaşadığımız sıkıntılardan sonra böyle bir gezinin denk gelmesine çok sevindik, hadi ben yol üstündeydim de, ikisinin yaptığı biraz delilik, hoş muhabbet, bir taşla 2-3 kuş vur desen böyle denk gelmezdi.
Çok keyifli oldu.
Sonra bir odanın balkonunda, devam ettik muhabbete, malum coranadan dolayı erken kapattıklarını söylediler restoranı. İnebolu denizi, denize girmelik değilmiş pek, dip akıntı mı diyorlar, aniden derinleşme vb… Ben sabah bir girer çıkarım demiştim denize ama sarmadı, canım istemedi. Bom boş sahiller. Yine coronadan dolayı maskeler bir bakıma hem dikkatli olmamızı sağlıyor hem sosyal mesafeyi dikte ediyor zihinlerimize.
**
Ahmet abim başa otur, ben şöyle, Ahmet abim sen de yanıma. Afet ablayı bekliyoruz, erenler meclisinde… Ben sanıyorum ki, Afet Ablam ile Çıtak abim daha önceden tanışıyorlar, onlar da ilk defa karşılaşmışlar… Ara sıra birbirlerinin şiirlerini de eleştirmişler.
Afet Abla, yorum, yazı ve şiirlerine bakarsanız dersiniz ki, eli sopalı, eli maşalı. Yok öyle değil. Ki zaten kendisine Anayarım demiştim yorumlaşmalarımızda.. Lakin sanırım nazarı değdi, bir 7-8 dakika bir ağırlık çöktü üstüme. Benim nazarım değer dedi. Tebessümleştik.. Yoktu ki çevremizde hacı hoca okuyup üflettirseydim… Benim bir yorumuma içerleşmiş ve ondan sonra beni daha yakından takip etmeye başlamış. Lakin ben öyle bir yorum yapacak biri değilim, fıtratım gereği de yapmam, lakin orada bir anlaşamadık. Afet Ablamla Çıtak abim biraz geçmiş, lise dönemlerinden, Amasya çevresinden hoş beş ettiler. Afet Ablam yurdumuzun 3’te 2’sini gezmiş… Zaten Afet abla’ya ne diyorlarmış dostlar yani çocukları …. Dilimin uçunda ama gelmedi…
Oğluna ben abi dedim, Çıtak abim yine dokundurdu, Dünyevi’ye herkes abi abla. Aydın tertibimle aynı sene doğumluyuz. Ülkemizdeki görüş ayrılıkları, corananın da getirdiği ekonomik durgunluk…
Başımızdaki bazı dava konularından konuştuk, halleştik. Çektirmedikleri çile kalmadı insanımıza… Gerçeklerin er ya da geç çıkma gibi bir huyu vardır… Ne diyelim: yüzde 90 herkes katılır sanırım. Tanrı veya Allah, milletimize devlet ve hukuk bozgunluğu vermesin.
Bir kaç rumuzun kulağını çınlattılar, çınlattık… Kimi hece yarışmaları, jüriliklerde olanlar, olmaması gerekenler, yorumlardaki üsluplar… Ara ara konumuz oldu. Biz bunları yaparken de Afet Ablamın şeytan çekici dediği torunu etrafta dolanıyor, oynuyor, Afet ablamın ara ara gözü hep onda. Coranadan dolayı sevemedik amma. Yakışıklı kereta.. Tanrım uzun sağlıklı, bahtı açık bir ömür versin yiğenimize..
Bir ara Çıtak abim yine kafiyeden dokundurdu. Yan yana fısıldaşıyoruz, o ara Ahmet Örnek abimle Afet Ablam konuşuyor… Kulak biraz orada biraz burada. Ya abi dedim, senden başkasıyla bu konuya girdiğimi gördün mü, Çok fazla büyüttün gibisinden. O da anladı sanırım. Seven sevdiğini yerden yere vururmuş hesabı güzel güzel laflar.
**
Dönüşte Ahmet abim biraz da sen kullan Dünyevi dedi, 2 saate yakın kullandım, O biraz kestirdi, Örnek abim uyuyamıyor arabada. Safranboluda yine Ahmet abim şoför… Güzel araba, uzun yol arabası tam. Kulağını çınlattığımız bir sitedaşımız gibi de at sahibine göre kişner. Bartın merkezde bir şeyler atıştırdık. Lakin her iki ustam da gayet hızlı araba kullanmada… Köyden çıktık, ara yollara geçip ana yola çıkınca, yakalaya bilene aşk olsun. Lakin kurallara riayet içinde zaten.
**
Sonuç mu? Ben bunları yazarken Ahmet ustamın biri evine giriyordu, biri trafiğe takılmıştı, malum İstanbul trafiği…
Ahmet Çıtak abim, Gökyüzü demiştim. Neden? Muhabbeti çok hoş, anlatacağı çok konu var, her konuda tedbirli olduğu izlenimine kapıldım. Lakin gökyüzünün koşulları hava raporlarını bilirsiniz, yağmurlu, karlı, bulutsuz masmavi, sımsıcak, ılıman, rüzgârlı, kasırgalı. Lakin içten, yiğit, boy post desen 2 metre. Verimli, kucaklayıcı bir enaniyet.
Ahmet Örnek Abim, Toprak demiştim… Sabırlı, çileli, yeşil mavi, deryaları dağ tepesinden izleyen Dedem Korkut kokuşlu, birden uçuruma çıkabilen yol, büyük dünya ovaları gibi bir gönül, dipsiz toprak çukurları gibi çökebilir bir dağ, aşılmaz bir sarp, yalçın kayalık, sarıp sarmalayan, verimli bir alçak gönüllülük.
Afet ablam, Derya demiştim. 2,5 saati aşkın bir süre karşılıklı oturabildik. Nazarı değdiğine eminim. Nazara da inanırım zaten. Nehirler tersine aksa keşke dedim içimden. Yıllar çok çabuk geçiyor dünya döngüsü işte. Deryalar hem göğün yükünü sırtlanıyor sanki hem de toprağı serinletiyor bir bakıma da… Anadolu kadını deriz ya… AnadoluAnası…
***
2. sonuç ta; İnternet Edebiyatının güzelliği… Her türlü çekişme, eleştirme, yorumlaşma vb bir yere kadar… Şiirle yazıyla ne ülkede ne de dünyada pek bir şey düzelmeyecek, çağ bizi gerçekten de aşıp gitmeye aday.. Dijital imparatorluklar çağı yakamıza yapışacak. Bunun şiire, edebiyata, sosyal ilişkilere vb etkileri nasıl olur, nasıl olacak tam benlik konu olsa da…
Sanal ve gerçeklik ayrımı nerede başlar, nerede biter. Bu ayrım apayrı bir inceleme konusu.
Defterimizin diyorum ama Sayın Ansızın’a da iyi kötü bu ortamı sağladığı için teşekkürler; keşke yazı bölümüne müzik de eklenebilseydi, 3 dakikalık bir araba içi muhabbetimizi de eklerdim.
Velhasılı. Çok laf, az iş bir yazı oldu sanki, ne dersin çekirge?
Unuttuklarımız vakit darlığından; tavla, satranç ve okey. Planlasak, programlasak bu muhabbet olmazdı, resmiyet, eften püften prosedürler, ekstra gezi planları zaten soğuk olur, pek bir içtenlik olmaz, hele hele ödül mödül, plaket olayları..
Tek bir kelime hem de bu dönemde; ilaç gibi bir 24 saatti.
Güzel haberler ile yeniden buluşmak dileğiyle…
*
Fotolar çeşitlendirilebilir ama en yakışıklı halimiz bunlar..:) Afet ablayla 4’ümüz ayrıca foto çektirmeyi unuttuk. Diğer fotoğraflar da bizlere kalsın.
YORUMLAR
Niyet güzelmiş yolculuk da öyle olmuş.
Yolları yolculuğu sevmesem de harika bir 24 saat okudum.
Selamlarimla.
Yinsani
Katkılarınız için teşekkür ederim.
Eksik olmayın.Saygı ve huzurla..
Yazıyı keyifle okudum...
Doğaçlama gelişenler, planlananlardan çok daha keyf verici olur bazen, yaşayanlar için de unutulmaz anılara zemin hazırlar...
Sanaldan da olsa gelişen dosluk adına yapılanlar gerçekten takdire şayan. Üstüne bir de eşlik edilen arkadaşlarla paylaşılanlar... 'değmeyin keyfimize!...' gibi olmuş... :)))
İnebolu denince Kastamonu anılarım depreşti. Dolu dolu geçen iki yılımda Abana'dan İnebolu'ya, Taşköprü'ye yaptığımız geziler ve hâlâ benimle bağlarını koparmayan öğrencilerim geldi aklıma...
İlk önce Afet Hanım'a acil şifalar diliyorum, çok geçmiş olsun... Daha sonra da böyle hoş bir geziyle dostluklarını pekiştiren arkadaşlara daha uzun süreli ve kalıcı paylaşımlar diliyorum.
Her şey hepinizin gönlünce olsun.
Daha nicelerine... :))
Saygılarımla...
Serap IRKÖRÜCÜ
Yinsani
Bu tarafa gelisen haber edisen ha..:)
Saygı ve huzur ile hocam.
Eksik olmayın..
Çok keyifli bir yazı olmuş...nesildaşım eline sağlık okurken ben de çok keyif aldım..
Değerli büyüklerime de saygılarımı sunarım bu vesileyle... Bu gibi anların artması dileğiyle..
Sağlıcakla kalın.
Yinsani
Saygı ve huzurla..
Eksik olmayın.
Adaşı aradım teflonda bir konu vardı onu konuştuk. Kısaca anlattı Afet ablaya bir emanet götüreceğini ve Bartın da Ekrem’le buluşacağını söyleyince daldım balıklama! Bunalmışım, neredeyse dört duvar arkadaşım aylardır. Fırsat bu fırsat ben de gelirim sizce bir mahsuru yoksa ben de gelirim dedi.. Memnuniyetle kabul gördü teklifim…
Yağmurla beraber düştüm yola, hem de Kırıkkale Gerede arası hiç durmadan, bazen sağanak, bazen çisenti
Mengen de adaşla buluştuk ver elini Bartın. Dünyevi yolda karşıladı bizi. Peş peşe köye ulaştık. Bizim insanımız bu işte dedirten bir karşılama… Güler yüzleri sımsıcak davranışlarıyla bizi misafir eden Ekremin eşi Kayınbabası ve tüm hane halkına sonsuz teşekkür ediyorum. Öyle huzurlu, öyle ortam yaratmışlardı ki ne desem bir eksik kalır… sonsuz minnet ve saygılar o güzel insanlara..
Yolculuk boyunca yaşanalar anlatılmış Ekrem ve adaşım tarafından, bir cümleyle de ben katılayım onlara.
Çok keyif aldım, en kısa sürede tekrarlayalım bu tür buluşmaları demekten kendimi Almayacağım…
Bartın İnegöl arası gidiş olsun, dönüş olsun çok keyifli bir yolculuk ve çok keyifli sohbetler. Adaşla daha önceden tanışıklığımız olduğu için Dünyevi bazen mevzu dışı kalsa da çok keyifli bir yolculuktu..
Güzel bir gece yaşadık İnegöl de ve sabah bu güzellikler yaşamamıza vesile olan Afet abla ile buluşma vakti…
Şiirlerinden tanıdığım bir insanla yüz yüze tanışmanın heyecanı ile beklemeye başladık gittiğimiz mekanda. Derken Afet abla ve ailesi geldiler. İlk görüşte insanın edindiği izlenim çok önemlidir diye düşünmüşüdür hep..
Afet abla ve çocukları, bir de torun öyle sıcakkanlı öylesine içtendiler ki kısacık bir sürede ortam tam bir aile havasına büründü. Çok güzel sohbetler eşliğinde en’lerime ekleyeceğim bir gün yaşadım o ortamda.
Afet abla sitedeki görüntüsünün aksine Çok naif, hayatı her yönüyle idrak etmiş müstesna kişilik…
Çok memnun oldum Kendisini tanımaktan. Çocuklarına da ilgi ve alakaları, hürmet ve saygıları için çok çok
teşekkür ediyorum..
böyle bir günün yaşanmasına vesile olan herkese sonsuz saygı sevgi ve minnetlerimle teşekkür ediyorum…
en kısa sürede bu tür etkinliklerin tekrarı için gün saymaya başladığımı belirtmek istiyorum..
fark ettim de dünyeviden hiç bahsetmemişim.
Ekrem işte bizce bir insan
Bizim Ekrem anlatmak yetmez yaşamak lazım
Yinsani
Kırıkkale de gerçekleşir mi, umarım:)) Büyük şehirler fazla kalabalık, tersine göç başlar peyder pey. Anadolu şehirlerimizin tek eksiği sağlık kurumu kuruluşu bakımından.. Yoksa kalabalık şehirlere ne hacet.. Dilerim ki uzun ve sağlıklı bir yaşamımız olsun da daha nice güzel anılarımız gerçekleşsin.
Benim kazancım değerli ağabeylerle, ablam ve ailesiyle tanışmak oldu..
Hem o yolda ikinci veya üçüncü yolculuğum oldu, Çıtak abimin yanında ekstra şoförlük deneyimi de oldu benim için.. önümüzdeki dönemler için yol bilgisi, navigasyon babında da güzel bir tecrübeydi..
Her şey güzeldi..Lakin şunu farkettim içsel dertler hemen herkeste ülkemiz kadar büyük ve işte bu dertler böyle böyle küçülür..
Dörtduvar arasından çıkıp güzel bir geziydi, anıydı, doğaydı.. Sesler kahkalar ara ara suskunluklar ...Ne diyebilirim..Ben aranızda küççük kalsam da :))
Güzel haberler gelirse daha nice güzelliklere kapı açacaktır bu küçük günlük anımız..
Saygı ve huzurla.
Eksik olmayın penceremizden.
Ekrem kardeşim
okuduğum en güzel yazın bu
bundan sonra bu yazıya gösterdiğin ihtişamı
her yazında görmektir arzum
değerli şair yoldaşlarımı ayrıca bana sanki kırk yıldır tanıyormuşum gibi
bir sunum ve analizine bayıldığımı itiraf edeyim.
yoldaşlık bu olsa gerek
dostluğun yüceliğinin en güzel örneklerini
sergileyen sizlere...
nice sevgiler saygılarımı sunuyorum
Yinsani
İkinci en güzel yazım olmalı ama:) Ayrtıntılara girsem daha da uzayacaktı..
"değerli şair yoldaşlarımı ayrıca bana sanki kırk yıldır tanıyormuşum gibi
bir sunum ve analizine bayıldığımı itiraf edeyim."
Bu izlenimi verdiyse yazım hedef yerini bulmuştur.
Eksik olmayın penceremizden.
Saygı ve huzurla..
MÜSLÜM BAYRAM
acil şifalar diliyorum
sağlıklı günleriniz olsun inşallah
saygımla
Gün olarak iki gün ama saate vurduğumuzda aslında 24 saatten ibaret zaman dilimine sığan güzellikleri yaşamamız konusunda katkısı, etkisi olan herkese çok teşekkür ederim. Tamamen spontane gelişen ve kısa zamanda şekillenen bir girişimin bu kadar güzel gelişip sonuçlanması sanırım daha bir keyif kattı.
Afet ablanın siparişinin önemi ve aciliyeti gezmek için bahane arayan mirim'e gerekli zemini sağladı. Cumartesi günü bütün kargo şirketlerini dolaşmama rağmen emaneti teslim etmem mümkün olmadı. Yaklaşık 1 saat kargo kabulü yapıp, kuyruk yarıya gelmeden limitimiz doldu diye kargoyu kabul etmeyen, etse de çok gecikmeli yerine ulaştıran kargo şirketlerinin payını da inkar etmemek gerek.
Aslında niyetim hem seni ziyaret etmek, hem de belki emaneti verebileceğimiz bir otobüs bulabilmek amacıyla Bolu'ya gelmekti. Ama sen Bartın'dayım deyince plan değişti. Bartın benim uzun süre görev yaptığım bir yer olması nedeniyle bu vesileyle bir kaç eski dostu görme umudu da eklenince Bartın'a gelme fikri daha cazip hale geldi. Belki Bartın'dan bir otobüse verebilirim diye düşündüm ama internetten yaptığım kontrollerde Bartın İnebolu arası otobüs seferlerinin iptal edildiğini gördüm. Yanlış hatırlamıyorsam adaşım beni bir şey söylemek için aradığında Bartın'a senin yanına gideceğimi söyledim. Ve o da ben de gelirim deyince işin rengi iyice değişti. O zaman bunu gezi ve Afet ablayı ziyaret olarak şekillendirebiliriz diye düşündüm ve İnebolu gezisi böylece kafamda son şeklini aldı.
Dediğim gibi spontane gelişen bu geziden inanılmaz keyif aldım. Hem seni, eşini, hem de kayınpederini tanıma şansına erdik.
Adaşımın hoş sohbeti, ortak yanlarımızın çokluğu, senin yüreğinin güzelliği, esprilerle güzel bir yolculuğa dönüşen seyahatimiz beni çok ama çok mutlu etti.
Ardından çıktığımız yolculuk boyunca, İnebolu'ya varışımız, yemek esnasındaki sohbetler, devamında balkon muhabbeti her şeye değerdi. Ve bir sonraki gün Afet ablayla ilk defa yüz yüze tanışmanın yanında ailesiyle, yani çocukları ve dünya güzeli torunuyla tanışmak da aldığım hazzı katladı.
Aslında minik bir defter toplantısı da diyebiliriz.
Bu vesileyle herkese çok çok teşekkür eder, daha organize geziler ve tanışmaların ilk adımı olmasını dilerim.
Not: bu arada beni geveze gibi tanıtmanı da bir kenara yazdım. Görüşürüz Dünyevi efendi ! :))
mirim tarafından 6/15/2020 10:20:08 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yinsani
Sonuçta bu 3'te 2'si yolda geçen anımızın özü, dostluk-güven ve iyilik aslında.. Kiminaklına gelir, bir sağlık aparatı için tüm yollar denecek olmayacak, İstanbul da birine, gerçekte tanımadığımız birine müracat edilecek, o yapacak, yaptıracak, arayıp bulacak,... Kargolarla gönderemeyecek, sonra nasıl ulaştırabilirim derdine düşecek, zihnini meşgul edecek...
Sanki kader planında afet ablam oradan düğmeye basmış, mirim fitili hazırlamış, örnek de fitili yakmış, bana da bu aydınlık yolda sizlere eşlik etmek düşmüş..
Yine uzuna döndü yazı.. Yorumlarım bile uzun ..:)
Dilerim ki bu güzel anının devamı da dünya hayatımız boyunca hep iyiye güzele güvene dostluğa tebdil edip dursun..
3 Dakikalık araba içi kaydımızı mp3 çeviremedim dün gece garip uzantısı var telefon kaydının.. 4 kıt'a yazıp onunla ekleyecektim şiiri bölümüne ama olmadı..
Saygı ve huzurla abim..
Eksik olmayın penceremizden.
mirim
Ama sen gerçekten yüreğiyle, yaşantısıyla, içinin yüzüne yansımasıyla güzel bir insansın...
Adaşımı zaten tanıyordum.
Ona halen bir özür borcum var !
Gerçekten iyi bir şair ve iyi bir insan.
İnşallah daha organize ve kapsamlı birlikteliklerde buluşuruz...
Sevgiler kardeşim...