BU GÜN BU SABAH YENİ YILIN İLK GÜNÜ:
BU GÜN BU SABAH YENİ YILIN İLK GÜNÜ:
Yılın bu ilk günün de ben ve vinap yine baş başayız her sabah olduğu gibi. Hiçbir şey değişmedi hayatım da; hayatımda hiçbir şeyin değişmeyeceğini bildiğim halde yine de bir kıpırdanma, tanımlayamadığım bir şeyler oluşmuştu içimde daha öncekilerden farklı.
Her şeyi yeni baştan yaşayacakmışım gibi içimde bir coşku yüzüm de gülümsemeler havalanıyordu kelebekler gibi. Kapıyı açsam hepsi de içeriye dolacakmış gibi, sadece kapının koluna dokunmak yeterli olacaktı o kadar yakın, bu kadar yakınımdaydı hislerim.
Yerimde duramıyordum, sanki derin bir uykudan uyanmıştım da bu yıl benim yaşayacağım ilk yılım olacaktı, bu yıl, öteki yılları atlamış sadece benim için çabuk gelmişti günleri, haftaları, ayları, kovalayarak, ne garip değil mi?
Bedenim bütün bunları yaşarken beynime yenik düşeceğim hiç aklıma gelmemişti
Yine aynı şeyi yapmış hayâlımı ve de isteklerimi ertelemiş, yine o cesaretimi ortaya koyup kendimi bir yere atamadım. Oysaki gitmeyi nasıl da istiyordum. Ben ne zaman bu huyumdan vaz geçecek, ben ne zaman kendime evet, sen bunu yap, yapmalısın diyecektim? Sanırım hiçbir zaman.
2010. Yılını çok hoş karşılamış içim kıpır kıpırdı ama ben yine yalnızdım ve bu yalnızlık beni çok sevdi, ben de bu yazılımı çok sevdim.( 2010-01-01. )
Anlaşılacağı gibi sadece uzaktan sevdim ve her yıl olduğu gibi bu yıla da yalnız, buruk, olabildiğince duygusal girdim..
Yeni yıla iki gün kala duyduğum o coşku o heyecan yerini kocaman bir boşluğa bırakmıştı. Kısacası yeni yıla ağlayarak girmiştim ve umarım ağlayaraktan çıkmam.
İki oğlum da yanımda yoktu Büyük Zonguldak taydı, sınavları vardı çünkü. Küçükte iş yerinde, ben de evde tek başınaydım. Ne güzel değil mi?
O duygusallıkla oğlumu aradım ve ona ulaşamadım,o esna da belki arkadaşlarıyla eğleniyordu bilmiyorum ama o an oğlumla konuşamayınca çok üzüldüm.Canım öyle bi acıdı ki o can havliyle küçüğü aradım.. Küçük:’’anne birkaç müşteri var gitmek üzereler, gitsinler geleceğim, 11 de evde olurum her halde’’ deyince sevindim, en azından yeni yıla birlikte girecektik; zaman geçti ama oğlum gelmedi. Yılbaşı gecesi içer miyim düşüncesiyle aldığım biraları, bir şişe, bir şişe daha derken arka arkaya hepsini götürdüm yanında hiç yemediğim kadar kuru yemişle birlikte… Kuru yemişlere öyle bir saldırıyorum ki, hiç doymayacakmışım, ya da birileri gelip önümden alacakmış gibi yutuyordum kuru yemiş taneleri.
Beklentilerimin aksine bu yıla da hiç olmadığım kadar duygusal, hiç olmadığım kadar yalnız girdim. Benim gibi onlarca insan vardır mutlaka, onları unutmuş değilim aksine, çok daha yoğun bir şekilde hatırladım onları, ama insan ne olursa olsun önce kendisini düşünüyor yine de. Ben yalnız değildim ama yalnızdım işte.
İçim kıpır kıpırdı yeni yıla hazırlanırken, umutlarım kapımın önündelerdi üstelik ve kendi düşüncelerimle kendimi kandırarak yığınla hazırlık yapmıştım… Toz almış, çamaşırları yıkayıp asmış, bulaşıkları yıkayıp dolaba kaldırmıştım. Birçok kişinin yiyebileceği kadar kuru yemişin yanında pasta da almıştım ve çeşit olsun diye farklı yemekler de pişirmiştim.
Koca bir yıl geçip gitmişti önümüzden, bizler sadece seyrettik; tüm insanlar seyretti. Kimine olabildiğince mutluluk, kimine harcayamayacağı kadar para, kimine kucak kucak sefillik, kimine acı, kimine de keder bırakarak. Eski yılı, kimisi sığıntı, kimisi korkak, kimisinin göbeği şişmiş, kimisinin midesi sırtına yapışık olarak yaşamış olsalar da, dönüp, ardına neleri bıraktığına bakmadan koca bir yıl daha gelip geçmişti işte birçok şeyi yeni yıla devrederek, eski hükümetin yeni hükümete devrettikleri gibi.
Bizler, yeni yıla biraz daha yoksul, biraz daha aç ve art arda yapılan zamlarla girmiş bulunmaktayız. Hadi herkese hayırlı uğurlu olsun demekten başka bir şey kalmadı ki elimizde.
Artık hiçbir şey hissetmiyorum. Ne yeni yılı nede eski yılı düşünüyordum. Sıfırlamış, silmiş süpürmüş her şeyi atmıştım kafamdan Uzandım çekyatta televizyon seyrediyordum, tabi ki reklamların izin verdiği ölçüde, programdan çok reklam seyretmek zorunda kalmakta başlı başına bi işkenceydi aslında, derken uyumuşum, telefonun sesine uyandım, arayan Arzuydu her zaman ki gibi, gene unutmamıştı beni.
Arzu, Yeni doğum yaptığından dolayı çok konuşamadık, bundan sonra da çok konuşabileceğimizi de sanmıyorum çünkü buna bebeği izin vermeyecektir, vermedi de zaten hemen cıyaklamaya başladı. O boş konuşmalar, o lak laklar bitti artık, Arzunun adına çok sevindim, en az onun kadar çok sevindim, güle güle büyüt bebeğini Arzu:
Doğum için kızının yanına giden ablamla da birkaç kelime konuştuk, ablam sıkılmış gibiydi, sanırım günleri dolar dolmaz geri gelecektir. Ne gece balosunu, ne de arkadaşların nasıl eğlendiğini düşünüyordum artık. Ama içimden bir şeyler yuvarlanıp gitmiş, geriye kocaman bir boşluk bırakmıştı gidenler.
Elbette bu günler de geri de kalacaktır, benim de üç beş kuruş için eğlencemi erteleyemeyecek günlerim olacaktır mutlaka. Elbet bir gün beni de ödüllendirir bu hayat derken, kendimi kandırdığımı bilmeme rağmen kendimi kandırmaya devam ettim çünkü içimde ki o kocaman boşluğu bu şekilde doldurmaya çalışıyordum…
Oğlum geldi, usul- usul açtı kapıyı. Oğluma, ne o yetişemedin, hani 11 de gelirim demiştin.
Oğlum, ‘’he ya, gene yolda yakalandım yetişemedim’’ dedi. ‘’Tam çıkacaktım iki kişi geldi onları bekledim mecburen, onlar gidince ben hemen çıktım dükkândan ama ancak gelebildim’’ dedi ve hemen cebinde ki milli piyango biletine sarıldı. ‘’Bak anne bundan sonra param yok da şuraya gidemiyorum, param olsaydı şunu alır, bunu yapardım diyemeyeceksin, çünkü burada paralar yatıyor’’ deyip PC başına geçti. PC açtıktan sonra yanıma gelerek, ‘’PC de kıskanıp inadına açmıyor kendini’’ dedi, her zamanki sempati gülüşü, her zamanki gibi alaycı bir tavırla konuşuyordu. Bu huyunu kimden almıştı bilemiyorum ama en sıkışık anlar da bile mutlaka olumlu, moral verici bir şeyler söylüyordu. Bu Ona özgü bir şeydir.
Ya oğlum dedim, bırak yarın bakarsın, yarına kadar bekle ki daha heyecanlı olsun deyince.
‘’Anne, neden şimdi fırsat varken bakmayayım?, Neden birkaç dakika daha fakir yaşayayım?’’ dedi ve yine PC başına gitti, bende arkasından gittim elimde kendime aldığım çeyrek biletimle. Ama PC bir türlü açılmıyordu.
Oğlum,’’Anne haklısın, tamam yarını bekleyelim, şimdi çok yoğunluk var çünkü herkes siteye yığıldı, biz de yarın kutlarız zenginliğimizi’’ deyip kapattı PC.
Birlikte mutfağa geçtik, ona yaptıklarımı tek-tek gösterdim. Oğlum baktı-baktı sonra da,anne, sıkma canını biz yeriz’’ dedi ve oturma odasına geçti,ben de hazırladıklarımı bir tepsiye koyarak yanına gittim…. Oğluma…Afiyet olsun, bu yeni yılda umarım her şey iyi olur. Ne demişler,’’mutlaka her şeyin bir karşılığı vardır’’ dedim ve kendi odama gittim, oğlum da arkamdan gelerek,’’ alla halla gitseydin, ben sana git dedim’’ dedi ve hemen telefonuma baktı, ‘’hani kimse aramadı mı seni?’’ ve telefonumu incelemeye başladı.. Bir mesaj vardı o da komşumdan gelmişti.
‘’Anne, onca arkadaşın, onca akrabandan hiç kimse mi aramadı seni?,nasıl olur da seni unuturlar’’ dedi ve dudağında o kendini beğenmiş tebessümüyle mesajı okudu ve de odadan çıkıp gitti. Şaka da olsa gururum incinmişti aslında. Oğlumun arkasından, benim kimse de telefon numaram yok, olsa herkes arardı beni diye bağırdım, sonra da yatıp uyumak istedim ama ne mümkün…
Sabaha kadar yatakta döndüm durdum ve yine kendime kızdım…,gecenin o vaktinde onca kuru yemişi yersen işte böyle olursu. Telefonumun zili çalmıyor diyordum çocuklara. Gece sabaha kadar yatağın içerisinde dönüp durduğum için telefonun alarmı çalmaya başlayınca güldüm, meğerse sorun telefon da değildi benim derin olan uykumdaydı; kalktım…
Kalkmıştım ama bir sağa bir sola dönüp duruyordum,yüzüm, gözkapaklarım, el ve ayaklarım şişmiş,kendimi o an su dolu bir bidona benzettim..İş yerine gelmek için hızlıca hazırlandım, yine aynı kıyafetlerimi giydim, niye değiştirecektim ki kıyafetlerimi? Ben de yeni yıla tepkimi bu şekilde koymuş oluyordum..,
Ne değişmişti hayatım da kocaman bir hayal kırıklığını yaşamaktan başka?
Sekiz de çıktım evden ve işte gene kafem deyim. Güzel bir hava da, vinaptan hareketli şarkılar dinleyerek kendime bir tost yaptım, bir de çay demledim ve bir bardak demli çay eşliğinde tostumu afiyetle yiyorum. Sabah erken olduğu için henüz kimseyle konuşmadım, kimseye de günaydın diyemedim. Derim inşallah. Herkese iyi yıllar, herkesin yeni yılı kutlu ve de mutlu geçsin:::
Gündüz YAVUZ
2010-01-01
CUMA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.