- 373 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
BİR SİLGİ 10 KURUŞ ,10 YUMURTA 10 KURUŞ
Karadişgilin Celal amca anlatıyor:
1950 yılı Kızılelma İlköğretim okuluna gidiyorum .
köyümüze Sarıcadan gelerek tezgah açan sarraftan 10 kuruş karşılığında veresiye bir tane silgi aldık.
Fakat; bir türlü 10 kuruş para elimize geçip te Sarrafa olan borcumuzu ödeyemedik .
Sarraf haftada bir gün gelerek seyyar tezgahını, tam benim okul yolumun üzeri olan Dibek Dibeğinin
üzerine açtığından, Sarrafın gözüne gözükmemek için yolumu bir hayli uzatarak tarlaların içinden
yaklaşık beş altı ay okula bu şekilde gidip geldim .
Aylar ardı sıra geçerken; Sarrafın tezgahını açtığı günlerde rahmetli anneme ,
"anne ben bu gün okula gitmeyeceğim." diyerek serzenişte bulunarak ayak diretmeye çalışıyorum."
rahmetli annem oğlum olmaz öyle şey ALLAH büyüktür kul sıkışmadıkça Hızır yetişmezmiş diyerek,
beni teselli ederek okula gönderiyordu.
Aylar bu şekilde geçti .Sonbahar , Kış derken İlkbahara ulaştık.
Baharla birlikte tavuklarımızı içeriden çıkarıp bahçelere saldık ,
bu şekilde evimize giren gıda ürünleri de çeşitlenerek çoğaldı.
Rahmetli annem boğazımızdan keserek 10 tane yumurtayı zorlukla biriktirebildi.
Aradan geçen aylardan sonra , silginin bedeli olan 10 kuruşluk borcumuzu ancak denkleştirip ödeyebildik.
Celal dayı bunları anlatırken o günleri tekrar yaşıyormuş gibi gözleri nemlendi ağlamamak için kendini zor tuttu.
Şimdiki zamanımızla kıyaslamaya çalıştığım zaman, günümüzde okula giden çocuklarımızın, okul araç gereçleri olsun, giyim kuşamları olsun, o zamanlarda yaşayan defter silgi bulamayan, ayağında yok, üstünde yok ,yollar çamur ,
servis yok , annen baban elinden tutarak seni okula götürme imkanı yok. Yaşanan bu zor koşulları şimdiki zaman çocuklarımıza naklederek bulundukları ortamın ve nimetlerin kıymetini anlamaya çalışmalarına ön ayak olmalıyız...
YORUMLAR
O yıllarda yokluk olsa da insanlarımız sabırlı ve daha sevecendi daha bir birliktelik vardı şimdiye nazaran.... Geçmişten gelen güzel bir anlatım...