- 11411 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
RÜYALARIMI İSTİYORUM
Rüyalarım vardı benim gece aralarında zamana sağılan.Gençlik yıllarının derin coşkusuydu damarlarda hızla dolaşan.Yorgunluk değildi belki ama ben uyurdum.Uyumanın ayrı bir zevki vardı o yaşlarda..Sözde gün batımı çoktan olur ,gece rüyalarımda hayat biteviye akar dururdu. Bazen Ötüken’de Tanrı Dağları eteklerinde bir büyük kurultaya katılır , çıkılacak seferlerin,sefer planlarının heyecanlarıyla uyanırdım.Pembe renkleri hayallerin pırıl pırıl ışıtırdı odayı da, rüyaları da. Dudaklarımda soğuk dağ sularının hafif içi ürperten serinliği,ellerimde bazlamadan geriye kalan un artıkları olurdu.
Rüyalarım vardı benim şimdiye aldırmayan, umuda toz kondurmayan…Ben uyurdum,kuşlar,kurtlar,ağaçlar uyurdu.onlar rüyasız tamamlardı zamanı da ben rüyalarıma dalardım.Domaniç yaylasında atlarım olurdu doludizgin. Söğüt’ten Bilecikten gelen binlerce at, koyun,kuzu,kervanlar düzülürdü Bursa’ya doğru.Ben beşikte annesinin gözlerine bakan yavru…Ansızın avuçlarımda bir ferman İnegöl tekfuruna gönderilen.Veya Osman Gazi’nin okuduğu Kuran-Kerim...Rahlesinde abdest tazelenmiş gün ışığını beklemede yüzüm.Alnımda ter uyanırken küçük zaman diliminde dualar hala dilimde.Fermanın son satırları ezberimde olurdu.
Rüyalarım vardı gece aralarında geleceğe meydan okuyan.Boşa geçirilen bütün asırlara taş çıkarmak vardı ilerde…Ben uyurdum yorgun bedenimin iflas anlarında. Göz kapaklarım tartamaz değirmen taşlarını.Gece hayat devam ederdi rüyalarda.Anadolu kıtası büyüklüğünde düğünler yapılırdı kardeşler sarılırdı boydan boya Asyada.Toylar kurulur ,methiyeler düzülürdü adalete,barışa,kardeşliğe.Toprak insanlığa armağan,ruh bedene emanet…Kardeş kardeşinden sorumludur,boynuzlu koç boynuzsuz koçtan hakkını alacak denir.Ahidler yenilenirdi şölenlerde.Korkusuz yaşardı insanlık. . Sevgiydi yeni dünya düzeninin adı.Asyalılar bu adı getirdiği yerlerin renginde boyamışlardı bütün dünyada.Ve dünya beğenmişti bu tadı.çünü bu sevgi yaratandan ötürü hoşgörmeydi her varlığı. Ve her varlığı baş tacı etmeydi değerdir diye insanlığın burcuna.Göğüs boşluğumda tuhaf çarpıntılar uyanırken karanlık geceye, fecrin her zamankinden yakın olduğunu görür,tok yatan insanların sayısının her gün arttığına inançla kirpiklerim kapanmış olurdu.
Rüyalarım vardı binlerce yıl ötelerden gelen binlerce yıl sonarasına miras kalan.Ürettiği ne varsa insanoğlunun hayrına dokunacaktı yaratılanın…Toprak her uyanışında bedenine bırakılan binlerce pislikle boğuşmayacktı.İklimlere yön değiştiren ,mevsimleri şaşırtan etkileri olmayacktı gazların.,sanayi tesislerinden boşaltılan artıklar binlerce akarsu ve deniz canlısının yok edemeyecekti… Su ihtiyacını karşılamak üzere açtığım lambanın ışıkları gazetenin sayfalarını gözler önüne seriyor.”İntihar saldırısı…Irak’ta 100 aşkın ölü … “
Rüyalarım vardı ya …Geri istiyorum hepsini..Bunlar sadece benim değil insanlığın rüyası değil mi? Kabuslarımız olmalı artık günün her saatinde,her saniyesinde , geleceğimizden yana.Felaketlerini bizim ürettiğimiz,ya da hemcinslerimizin ürettiği erken kıyamet seneryolarını tekrar gözden geçirmeli insanlık.
Artık uyumak istemiyorum.Çünkü rüya göremiyorum.Artık gece olmasın istiyorum çünkü uykuya karşı durulmuyor.Geldi mi ağır bir yük gibi çöküyor omuzlarınızın üstüne.Kirpikleriniz tartılamaz ağırlık karşısında direnemiyor.Fiziksel gücünüz eriyor gönlünüz söz geçiremiyor bedeninize.Ama biliyorsunuz ki rüyalarınız olamayacak eskisi gibi.Birileri acaba size rüyalarınızı geri verir mi dersiniz?Ya da siz rüyalarınız almak için ne kadar yeterlisiniz?
Cevabınız sizi ürkütmeye yetmiyorsa bol bol uyuyun..
Sinan Yılmaz