- 675 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İSTİKAMET:İSTANBUL
Lüks bir evde oturan Ragıp Bey orta halli bir aileden gelme, çalışmayı seven, çalışarak para kazanan bir iş insanıdır. Kendisini zenginliğe ulaştıran şey de çalışmaktı. Q Yatırım adlı bir şirkettin hissesinin % 50 kısmını kendisi satın almıştı. Yani artık tamamıyla zengin olacaktı. Hissesini aldığı şirketin aynı zamanda yöneticisi ve çalışanı olmuştu. İş yerine staja gelen öğrencileri kendisiyle çok samimiydi. Özellikle de her şeyini bilen Serhat. Serhat 23 yaşlarında, uzun saçlı, yakışıklı bir insandı. Kendisinden 12 yaş büyük patronu Ragıp Bey ile evleri yakın olduğu için işe birlikte gider birlikte gelirdi. Ragıp Beyi abisi gibi severdi. Q Yatırım adlı şirkete bir gün Kıymet Hanım adında, orta boylu, hafif şişman birisi geldi. Kıymet Hanım uzun süre iş bulamamış olmasından dolayı paraya çok ihtiyacı olan bir insandı. İş görüşmesine geldiğine Finansal departmanda açık olduğu ve kadını beğendiğinden dolayı Kıymet Hanımı hemen işe almıştı. Ragıp Bey çok kız düşkünü bir insandı. Belki de Kıymet Hanımı o yüzden işe almıştı. Bir süre sonra Kıymet Hanım ile Ragıp Bey stajyer öğrencilerin gözünde samimi birer arkadaş oldular. Kıymet Hanım asgari ücret ile işe girmişti. Oysa onun hayal ettiği öyle bir şey değildi. O tamamen üniversiteyi birincilikle bitirmenin sefasını çekmeye niyetliydi. Ancak öyle olmamıştı. Kıymet Hanım üniversiteyi birincilikle bitirse de bildiklerini öğrencilerine tam ifade edemeyen, öğrencilere yararlı olamayan bir insandı. Q Yatırım Onursal Genel Patronu Kubilay Bey, Kıymet Hanımın bu yönünü seminerlerine, derslerine girerek anlamıştı. Şirketin tüm kararlarını Ragıp Bey’e bırakan Kubilay Bey, Kıymet Hanım ile ilgili düşündüklerini Ragıp Beye aktarmıştı. Oğlu yaşında olan Ragıp Bey, onun bu düşüncelerine katılıyordu. Ancak Kıymet Hanımın, öğrencilerle çok samimi olduğundan ve bunun öğrencilere pozitif bir araç olduğunu düşündüğünden dolayı Kıymet Hanımı işten çıkarmak gibi bir niyeti yoktu. Çünkü Kıymet Hanım bu şirketten çıkarsa öğrencilerin gelecek sene bu şirkette staj yapamayabileceğini biliyordu. Ve Q Yatırım büyük oranda Stajyer kaybedecekti. Çünkü Serhat hariç tüm stajyerler Kıymet Hanımı çok severdi. Her bir öğrenci kendisi için yatırım demekti. Bu şirketin öğrencilerini kaybederse, büyük bir meblağ da kaybedecekti. Kendisi için para ve kadın her şeyinden önemliydi. Kıymet Hanımı şirketten çıkarmanın kendisinin aleyhine bir karar olduğunu düşündüğünden dolayı Kıymet Hanımı işten çıkarmaya artık niyeti yoktu. Ancak Kubilay Bey böyle düşünmüyordu. Kıymet Hanıma tazminatını verip işten çıkarmasıyla son noktayı koydu. Bu çaresiz durumun içinde boğulup kalan Kıymet Hanım, otobüse binip evin yolunu tutarken birden aklına Ragıp Bey geldi. Ragıp Beyin evini, adresini biliyordu. Hemen niyet ettiği yolu değiştirerek Ragıp Beye gitmeye karar verdi. Otobüsten indiği an Ragıp Beyin komşusu Serhat onu tesadüfen görmüştü. Yüzü hüzünlü bir haldeydi. Serhat hemen arabanın arkasından adımlarını yavaşlatıp Kıymet Hanımın nereye gittiğine bakıyordu. Serhat çok uyanık bir çocuk olduğundan kafasında bir kaç şey oluşmuştu. Bu Kıymet Hanımın ne yapıp yapacağı belli olmazdı. Bunu çok iyi biliyordu. Kıymet Hanımı , Ragıp Beyin evine girerken görünce hemen aklına birisi gelmişti. Ragıp Beyin sevgilisi Süheyla Hanım. Bunu ona söylemeliydi. Ancak nasıl inandıracağını bilmiyordu. Serhat, Süheyla Hanımın üniversitede öğrencisi olduğundan onu herkesten çok, abisi saydığı Ragıp Beyden bile çok severdi. Bunu ona söylemeliydi. Ancak çok sevdiği Süheyla Hanımın duyduğu şeylere kolay kolay inanmayacağını biliyordu. Bu sefer çaresiz durum gencecik Serhat’ı hedef almıştı. Kıymet Hanım, Patron yarısı olan Ragıp Beyin kapısını çaldı. Ragıp Bey kapıyı açtı. Gözlerini büyülterek şaşkın bir edayla baktı. Kıymet Hanım da kendisine bakarak aklından bir şeyler geçirdi. Tek çıkar yolunun bu olacağını düşünerek Ragıp Beyin dudaklarına sert bir hareketle yapıştı. Ragıp beyin bu hareket hoşuna gitmişti. Ve Kıymet Hanım o geceyi Ragıp Beyin evinde geçirdi. Para için bedenini hiç aşık olmadığı adama teslim etmişti. Yaptığı İyi bir davranış değildi. Bu işin içinde bütün bunları sanki kendi gözleriyle görmüş gibi doğru düşündüğüne emin bir Serhat vardı. Ve bir de hiçbir suçu olmayan Süheyla Hanım... Serhat ne olduğundan çok kesin yargIlar barındıran bir duyguyla konuşuyordu kendi kendine. O gece hiç uyuyamamıştı. Çünkü çalıştığı şirketin Patronu, kendisiyle gelecek hayali kuran Süheyla Hanımı, işe tekrar alınmak isteyen Kıymet Hanım ile aldatmıştı. Serhat bunu içinde saklayamazdı. O gerçekleri içine atmayı seven bir insan değildi. Çok sevdiği hocası Süheyla Hanım’ın bu haberi başkasının ağzından duymasını onun adına istemiyordu. Böyle de olmalıydı zaten. Serhat asla bu duruma sessiz kalamazdı. Hemen üniversiteye giderek hocasına bu durumu anlattı. Yüzünde alışılmış, tecrübe edinmiş bir hayal kırıklığı vardı sanki. Serhat bu masum gözyaşlarıyla ağlayan kadını hiç unutamazdı. Süheyla Hanım güzel, orta boylu, merhametli, çok iyi bir insandı. Bunları hak etmeye hiçbir şekilde hakkı yoktu. Sevdiği adam hakkında şüpheleri ve endişeleri vardı. Bu endişeler öğrencisi Serhat’ın gerçekleri söylemesiyle yerine oturmuş gibiydi sanki. Ancak duyduğu her şeyi de kabul edemezdi. O merhametli olduğu kadar akıllı bir insandı... Gel gelelim kıymet Hanıma. Ragıp Beyin, Kamil Beyi kandırıp ikna etmesiyle Kıymet Hanım tekrar işe alındı. Artık kendisini bir sorumluluk daha bekliyordu, o da tabii ki de Ragıp Bey idi. Ragıp Beyin istediği günler artık onun evine gidecekti. Bir kadın için ne kadar da zor bir duygudur. İnsanın para için kendisini istemediği bir erkeğe bırakması. Ancak bu Kıymet Hanımın umrunda bile değildi. Çünkü hiç samimi bir duygusu yok gibiydi. Ragıp Bey ise düştüğü kuyuyu çok iyi biliyor ama bu durum kendisinin işine geldiği için en az Kıymet Hanım kadar umursamıyordu. Kendisi için gelecek hayali kuran masum Süheyla Hanımı aldattığını da çok iyi fark ediyordu. Doğru düzgün bir hayatı yoktu. Her zaman, her işini menfaatle yapıyordu. Kötü insanlar sadece yaptıklarının farkında olup kötülüğü savunanlar mıdır ? Yaptığını kötülük saymayıp çeşitli bahanelerle bu dünyanın içine sıçıp iyiliği savunan insanları da kötü olarak sınıflandıramaz mıyız ? İşte Ragıp Beyin ne bunları düşünecek aklı ne de Süheyla Hanıma kendi yaptıklarını düşünecek kadar aşkı vardı. O Süheyla Hanıma aşık olmamıştı. O tamamen o masum kadından faydalanmak istiyordu. Ancak Süheyla Hanım hiçbir zaman böyle düşünmemişti. Düşünemezdi. Çünkü o asla böyle bir insan olamazdı... Süheyla Hanım öğrencisi Serhattan o geceki olayı duyduktan sonra ağır bir travma geçirmiş gibiydi. Ragıp Beye, Süheyla Hanım tarafından böyle bir iddia geldiğinde Ragıp Bey tabii her zaman ki olduğu gibi yalan söylemişti. Süheyla Hanım da affetmişti. Oysa tek bir gerçekleri söyleyecek vardı ki O da Serhattı. Gerçeklerin ortaya atılmamasından aşırı derecede rahatsız oluyordu. Konunun içinde kendisini yetiştiren hocasının olup, ayakta aldatılması kendisinin zoruna gidiyordu. Çok kızıyordu Ragıp Beye... Ragıp Bey de Serhat ile olan bütün sohbetini kesmişti. Gerçeklerin söylenmesi onun ağrına gidiyordu. Ancak belli bir süre için Ragıp Beyin her zaman ki olduğu gibi bu durumda da menfaatçi davranması lazımdı. Çünkü Q Yatırımın bir stajyer öğrencisini daha kaybedemezdi. Onun bazen masum bazen ise suçlu menfaatçilik oyunlarını bilenler bilirdi. Bunu en iyi bilen Serhattı. O, onu çok iyi tanıyordu. Ragıp Beyin, Serhat’a bu çıkar doğrultusunda hareket etmesi Serhat’ın arada kalmasına yol açmıştı. Çünkü o adam, onun çok sevdiği hocasını aldatmıştı. Ragıp Beyin böyle davranmasına karşılık, Serhatta ondan daha iyi davranarak karşılık vermişti. Serhat’ın bu çelişkili davranıştaki planı ortalığın toplanmasından sonra hiçbir şey bilmiyormuş ayağına yatıp Kıymet Hanımın bir sonraki gelişinde çekeceği fotoğraflarla Süheyla Hocasına belge sunmak olacaktı. Bunun için biraz zamanını beklemişti. Çünkü Ragıp Bey ile Kıymet Hanımın kendisinin oturduğu mahalledeki o evde kalmamalarına yönelik bir plan yaptığını hissediyordu. Bu öyle bir histi ki sanki bu olaydan sonra o konuşanları duymuştu. Serhat bunu eninde sonunda kanıtlayacaktı. O çok kafaya takan, uyanık bir insandı. Kendisi için gerçeklik her zaman önde gelirdi. Kendisini yetiştiren öğretmeni Süheyla Hanımın bu adamın verdiği sebepten istinaden ileride hayal kırıklığına uğraması hayatta en son isteyeceği şey idi. İyinin kaybedişi kötünün aşırı menfaatinden midir, yoksa onlar menfaat oyunlarına merhamet ile karşı vermekten mi kaybeder ? O hocasından en başta dürüst olmayı öğrenmişti. İyi ki de bu hayatta onunla tanışmıştı...
Bir süre geçmesinden sonra Serhat, Kıymet Hanımı tekrar o eve girerken görmüştü. Yanında bu kez Patronu Ragıp Bey de var idi. Serhat onları görmüştü. Tam da tahmin ettiği şey olmuştu. Kıymet Hanım ve Patronu Ragıp Bey, Serhat’ın bir süre geçtikten sonra o evin önünden geçmeyeceğini, gözetlemeyeceğini bundan dolayı bir zaman süresi geçmesi gerektiğini düşünüp o Serhattaki o düşüncelerinin kaybolması planındaydı. Serhat’ın kendilerinin o eve girerken görmesini istemiyorlardı. Ancak filden büyük, fil avcısı vardı. Serhat hiçbir şekilde Kıymet Hanım ve Ragıp Beyin kafasında ne dolaplar çevirdiğini unutamazdı. Kıymet Hanımı tesadüf eseri gördüğü o gece, ikisinin sarmaş dolaş olan iki kare fotoğrafını aldı. Ve bunu kendisini Süheyla Hocasına belgeler ile kanıtlamak onun için çok iyi olacaktı. Bunları düşünürken Süheyla Hanımın fotoğrafları gördükten sonraki duygusunu tahmin edebiliyordu. Ancak bu gerçeklerin söylenmesinden doğan hayal kırıklığı, ileride kendisinin gördüğü veya hissettiği hayal kırıklığından az olacaktı. Serhat buna istinaden, bu realiteler doğrultusunda hareket etmişti. Süheyla Hocasının her iki durumda da üzgün olacağının farkındaydı. Ancak bu çıkmaz yolda onun kendisine öğrettiği şeyler doğrultusunda hareket etmeliydi. Tek çıkar yol ise Süheyla Hanımı daha az hayal kırıklığına uğratmaktı. O gün 2 kare fotoğrafını çektikten sonra ilk fırsatta Süheyla Hanıma gösterdi. Onların bu halleri Serhat’a ve Süheyla Hanıma kesin bir duygu uyandırmıştı. Artık her düşünceden eminlerdi. Bu bir duygusu olmayan Yasak Aşk idi. Süheyla Hanımın gözlerinden masum gözyaşları akıyordu. Bundan sonra Ragıp Beyin hiçbir yalanı Süheyla Hanımı inandıramazdı. İnanmamalıydı zaten. O onun nasıl bir kişilik olduğunu anlamıştı. Hayatında yaşamamış düş kırıklığını yaşamıştı. Tüm bu gerçeklerden sonra kendisini bir süre sonra İstanbul’un mavi sularında buldu. Üzerinde rastgele giyilmiş bir tişört, arabada sesi kısık bir şarkı ve gözlerinde İstanbul’un mavi derinliği... Sessizliğini denizin hırçın sularına duyuracak olanlar için: İSTİKAMET: İSTANBUL