- 298 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Platonik Aşklar (Hayatlar)
Bir önceki yazımda, iç sesimi dillendirmek suretiyle psikoanaliz yazı türüne başlamıştım. Bu yazı bu alanda ikinci yazım ve sanırım devamı gelecek.
Çünkü iç sesim beni ele geçirdi.
Bu iyi bir şey mi şu an için bilemiyorum, ben de sizinle beraber yaşayarak öğreneceğim.
Siz okurken ben yazıyor olacağım.
Serüvenimizin, hakkımızda hayırlı olması dileğiyle.
Yazının başlığında ki "aşk" kelimesinin bu yazı türü için hayat manasında olduğunu anlatmama gerek yok sanırım.
"Aşk=Hayat" denklemine devam ediyoruz yani.
Bu yaşıma kadar, okuduğum hiç bir yazıyı, izlediğim hiç bir filmi, gördüğüm hiç bir yeri, yaptığım ikili görüşmelerde karşımdakinin nefesi ile hayat verdiği hiç bir kelimeyi unutmaz iken kendi yazdığım hiç bir şiiri ve yazıyı hatırlamıyorum.
Öyle ki yazdığım şiirleri veya yazıları okunurken duyduğumda şairin ismi okunduğunda anlıyorum bana ait olduklarını.
Sanırım iki karakter yaşamak böyle bir şey.
Bir tarafta her şeyi riske atan dünyaya aşk olarak bakan bir deli,(şairşizofren) diğer tarafta garantici ve dünyaya reel bakan ruhsuz bir iş adamı. (Tankutalp)
İçimden geçenlerle yaşadıklarım hiç tanışmadılar ve ben hiç tanışmamış iki hayat arasında fazlasıyla yoruldum.
İyi niyetlerim, herkesi kendim gibi bilişlerim ve kahrolası merhametim...
Evet, son söylediğim çok başımı ağrıttı ve canım epeyce yandı.
“Bunca kırılmışlıkla nasıl baş ediyorsun yüreğim, cesaretini seviyim.
” Evet cesaret içimdeki kişiliklerin birinin (şairşizofren) göbek adı neredeyse. Yanlış yapanları affetmeyen diğer yanım ise hep korumuştur beni "içimdeki şizofrenin" aksine.
(Buradaki yanlışı biraz açayım, “Bilinçli yapılan hatalar tekrarı yanlıştır bana göre ve tedbir almaz iseniz sizi yıpratır.”)
Karşılaştığı olaylara ve kişilere hep gerçekçi ve mesafeli olan bu yanımın bana kazandırdığı en önemli koruma tedbirine göre, "Eğer bir insan aynı olaylarda hep aynı tepkiyi veriyor ve sizi üzebiliyorsa, bırakın üzülmeyi.
Bu insan ne yazık ki böyle deyin ve selametle diyerek uzaklaşın.
Başka bir hayatınız yok çünkü.
Sahip çıkın tek hayatınıza.
Sonuçta yolda bulmadınız değil mi?
Yaşam bir yolculuksa aşka doğru, yolda bulduklarınıza heba etmeyin hayatınızı. Yol meşakkatli ve zamanı bize bildirilmedi.
“Zamanı tanrı yaşar, insanoğlu hep ölmek için türemiş” diyen, Atamız Bilge Kağan, Orhun Abideleri’nde Kültigin anıtında, Benden 2200 sene önce söylenmiş. Ben uygulayamasam da siz uygulayın.
Duygular vardır anlatılamayan çok zaman, sevgiler vardır kalplere hayatlara sığmayan, dostluklar vardır hiçbir şekilde yıkılmayan, bazı insanlar vardır asla unutulmayan.
Gerçek aşk (sevgili, dost, arkadaş, kanka) sıhhat gibidir, değeri, ancak o yok olduktan sonra anlaşılır.
Gerçek "aşk" olun ve gerçek aşklar kurun ve kayıp etmeyin.
Siz yola çıkın, istikametiniz "aşkınız" olur inanın.
Akıbetinden emin olmak sadece kibirdir. Kişiye düşen vazifesini yapmaktır. Akıbetini hesaplamak değil. Çünkü istikameti olan akıbet hesap etmez. İstikametimiz "aşk" ise şayet aşk ola o halde akıbetimiz.
“Başarı istiyorsan, onu hedefleme. Sadece sevdiğin ve inandığın şeyi yap, başarı sana doğal olarak gelecektir” demiş. (David Frost)
Hayatınız boyunca bir kurban olmak zorunda değilsiniz. Tam şu anda ne olduğumuz geçmişteki seçimlerimizin bir sonucudur. İyi veya kötü. Ne olacağımız ise bundan sonra yapacağımız seçimlere bağlıdır.
Hayatımızdaki her şey, hayatımızdaki her insan bir seçimdir.
İnsan önce kendini sevmeyi seçecek,
Ya değilse, ’’geceyi seyrede seyrede öğrendim ki, ışık insanın içinde yanmıyorsa yüzüne vurmuyor’’
Işığınızın hiç sönmemesi dileğiyle, Çok sevdiğim bir üstadın yıllar önce söylemiş olduğu aşka (hayata) dair bir sözle bitireyim.
"Hayat (aşk), ön provası yapılmamış bir tiyatro gösterisidir. Bu alkışı olmayan tiyatronun perdesi kapanmadan; gülün, şarkı söyleyin, dans edin, aşık (bu kısımda ki aşk hayat değil) olun.
Hayatınızın her anını değerlendirin. Unutmayalım ki, kahkahasız geçen bir gün harcanmış bir gündür.
" (Charlie Chaplin)
Saygılarımla.
Platonik Aşklar (Hayatlar)
Tankutalp Altunsoy
(şairşizofren)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.