- 489 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
SÜT TOZU
Yıllar yıllar önce, siyah önlük, beyaz yaka ile okula gittiğimiz günlerde nedenini bilmediğimiz ama mecburen içtiğimiz bir süt tozu vardı.
Her gün ilk ders saatlerinde götürdüğümüz bardakları çıkartmamızı söyleyen öğretmenin emri ile başlardı beslenme. Masanın üzerindeki defter ve kalemler kaldırılır, bardaklar çıkartılır müstahdem (hizmetli) beklenirdi. Elinde oldukça büyük bir demlikle içeri giren Kalfa (Hizmetliye öyle hitap edilirdi) girer, bardaklarını uzatan öğrencilere sıcak süt verirdi. Kalfanın yanında gelen nöbetçi öğrencinin dağıttığı çöreklerle tüketilen sütten sonra derse devam edilirdi.
Bardak getirip götürmek, şeker temin etmek, kirlenen bardağı muhafaza etmek o yaşta bize ağır gelse de, dağıtılan sütü içmek pek cazip gelmese de bu işlem her sabah devam ederdi.
Süt tozunun süte dönüştüğünü ve bunun Amerikan yardımı olduğunu biliyorduk, ama ötesine aklımız ermiyordu. Bizim ülkemizde süt yok muydu, Amerika yardım yapacaksa neden bizim ineklerin sütü alınıp dağıtılmıyordu? Biz bu soruları sormadık, soramadık.
Yıllar sonra öğrendik ki bu yardımlar yüzünden hayvancılığımız gelişmemiş. Hibe ettikleri silahlar yüzünden silah sanayimiz geri kalmış, ucuz diye verdikleri araçlar yüzünden araba yapamamışız, uçak yapmaktan vaz geçmişiz.
O yıllarda tarih derslerinde Osmanlıdaki kapitülasyonları öğrendik de Cumhuriyet dönemindeki kapitülasyonları anlatmadılar.
Yıllarca hayvansal yağları yemeyin, dediler. Margarinle damarlarımızın tıkandığını daha yeni öğrendik. Benim küçüklüğümde sigaranın bu kadar zararlı olduğunu bilmiyorduk. Teşvik bile edildi inanın. Kendi köyünde sigarayı bilmeyen delikanlılarımıza askerde bedava asker sigarası dağıttılar, hem de almak zorunludur.
Yıllarca, bir elinde içki kadehi, bir elinde sigara olan yakışıklı Amerikan jönlerini izledik. Bu insanlar bizim rol modelimiz oldu. Onlar gibi giyinmeye, konuşmaya çalıştık. Çizgi film kahramanı Red Kit ağzından sigarayı düşürmedi.
Avrupa’dan gelen kravatlar, Amerika’dan gelen arabalar hayallerimizi süsledi.
Amerika yapımı diziler izledik yıllarca, çocuklarımıza onların adını koyduk, dükkanlarımızın adlarında onların izi vardı.
Hali hazırda da onların yoğun etkisi altındayız, ağızlarından çıkan bizim için emir oluyor.
Neden?
Nedeni çok basit, bizim göbeğimiz onlara bağlı. Yardım alırsanız emir de alırsınız. Sütünü içtiğiniz adamların elbette emirlerini de alacaksınız.
Zaten bir atasözümüz var: “ El uzattığın yere dil, dil uzattığın yere el uzatma.” diye.
Eeeee yıllardır hiç gereği olmadığı halde yöneticilerimizin basiretsizliği ve bizim tembelliğimizden el uzatıp duruyoruz. Dil uzatanlara da aldanmayın, mış gibi yapıyorlar, mışşşş gibi.