- 552 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ALLAH'IM KİMSENİN ÇOCUĞUNU KİMSENİN YANINA BIRAKMA
Annemin Etiler’de çalıştığı evin, Hüsnü bey adında mühendis işadamı, Semiha hanım adında eşi, üniversite eğitimi gören bir oğlu, bir kızı vardı. Sık , sık anneme beni soruyor çocuğu mutlaka okutman lazım diyerek anneme uyarılarda bulunuyordu.
-Seher hanım oğlunu mutlaka okutmalısın bu zamanda okumayanı çöpçü bile yapmazlar sakın çocuğun geleceğini karartma.
-Nasıl okutayım Hüsnü bey biliyorsun üvey babalık, hiç okutmamı ister mi? çalışsın okuyup ta mühendis mi olacak diye söylenip duruyor.
-Yapma Seher hanım çocuğu boşuna harcama, masraflarını ben karşılayacağım, hafta sonları bize gelsin, bizim çocuklarda derslerine yardımcı olsun yeter ki bu çocuğu okut. ”Hafta sonları Hüsnü beylere gidip çocuklarından ders alıyordum. Ben onlara vardığım esna da Hüsnü beyler sofrada oluyorlardı, tabi beni de sofraya davet ediyorlardı, sıkılarak sofraya oturuyordum fakat onların sofra kültürü bana yabancıydı ben acele yiyen biriydim onlarsa çok rahat ağır, ağır sindire, sindire kahvaltı yapıyordu. onlara ayak uydurmaya çalışıyorum fakat bir türlü başaramıyordum. Bu yüzden birkaç haftadan sonra bir daha ders almak için onlara gitmedim.”…
“Annem bu destekten sonra biraz cesaretlenip beni orta okula yazdırdı . ”Bunu duyan babalığım, kolumdan tuttuğu gibi B….sının a……na s…tığımın çocuğu, okuyup ta mühendis mi olacaksın, diyerek beni kapıya attı. Ben çaresizlik karşısında evi ağlayarak terk ettim tabi zavallı annem peşimden gelerek halamın kocası Hacı Ali eniştemin dükkanına götürdü başımızdan geçen olayı bir, bir anlattı.
-Ne ağlıyorsun yenge, bizim tencere senin çocuk için kaynamıyor ? gelsin çocuk bizde kalsın sofraya bir tabak daha ilave ederiz, benim oğlan Sinan’la beraber mağazada çalışırlar, beraberce okula gidip gelirler diyerek, anneme hem teselli hem de büyük bir destek verdi .
Annem çaresizlik karşısında bu durumu kabullendi. Bense bu saatten sonra okumayı değil bir iş bularak çalışmayı annemi de yanıma alarak ona bakmayı, kavgasız gürültüsüz bir ortamda yaşamayı düşünmeye başladım. Allah’ım kimseyi çaresiz bırakma. Bu ruh haliyle saatlerce sokaklarda yürüyor, bir çıkış yolu arıyor, halamların odalarından birine çekilerek gizlice sıkıntıdan ve üzüntüden parmaklarımı çıtlatıyordum. Bu durum on beş gün kadar sürdü. annem işi ayrılma noktasına kadar getirdi babalığım baktı annem çok kararlı, ”üstelik annem eve çalışarak çok para getiriyordu ." annemin de evden ayrılmasına tahammül edemezdi.” mecburen beni eve tekrar kabul etti." Bense istemeye-istemeye eve dönüp okul hayatına dönerek okumaya başladım.
Bir yandan okula gidiyor ,bir yandan ise, okul dönüşü ayakkabı boya sandığımı alarak ayakkabı boyamaya gidiyordum. Bu saye de hem okul harçlığımı kazanarak eve yük olmuyor, eve de epey katkı sağlıyordum. Ara sıra da annemin çalıştığı iş yerinden getirmiş olduğu gazetelerden, annemle birlikte kese kağıdı yaparak mahalle bakkalına satarak ev ekonomisine girdi sağlıyorduk. Bu şartlarda orta okulu bitirdim tekrar işe girerek eve para getirmeye başladım. Bir sene eğitimime ara verdikten sonra Yeni Levent’te açılan Akşam Ticaret Lisesine kayıt yaptırıp, gündüzleri fabrikada çalışıp akşamları okula gidiyordum bir ay kadar devam ettikten sonra,
okulumuz Kabataş’a taşındı araya soğukluk girdi, düşündüm liseyi bitirsem bile maddi imkansızlıklar sebebiyle, üniversiteye gidemeyeceğim, benim için değişen bir şey olmayacak diye düşünerek, bir an önce askere gidip hayata atılmayı kendime daha uygun buldum…
Aradan yıllar geçmiş askerliğimi yapmıştım .Hemen bir iş bulup iş hayatına yeniden başladım bu ara İstanbul’un nüfusu göçlerle birlikte “1970 sayımı 2.132.407” kişiye ulaşmış Avrupa yakasında boş arsa kalmamak şartıyla yapılaşma olmuş, İstanbul akın, akın süren bu göçe karşılık vermek için yeni semtler oluşmaya başlamıştı. Buna Boğaza yapılan Fatih Sultan Mehmet köprüsünün de katkısı olmuştu. Çaresizce bende bu akıma ayak uydurmak zorunda kaldım Babalığımın Ortabayır’da (70 metrekareden oluşan) 3 kat evi vardı, dairenin birinde Annemler ikisinde ise kiracılar oturuyordu. Üvey Babamla artık beraber kalmak istemiyordum. Biraz biriktirmiş olduğum param vardı, Anadolu yakasında Ümraniye de Briket’ten 60 metrekare 2 oda salon, mutfak, tuvaleti olan bir ev yaptım. Bu arada evlendim. Şartlar istemeyerek te olsa beni biricik annemden ayırdı. Derme çatma evim olduğu için annemi yanıma alamadım. Annemde doğal olarak yanıma gelmek istemedi yılların emeğini verdiği her taşında parası ve emeği olan evinden ayrılmak istemedi ama;
hiçte huzuru olmadı, sürekli kavga gürültü ile günleri geçiyordu. Bazen annemi yanıma alıyordum beş ,on gün kaldıktan sonra tekrar evine geri dönüyordu…
“Şimdilerde bakıyorum da evlenen çiftler en ufak bir sorunda hemen ayrılıyorlar , aileler parçalanıyor , çocuklar sevgisiz ortamlarda büyümek zorunda kalıyorlar.”
Rahmetli annemin beş vakit namazında ağzından hiç düşürmediği bir duası vardı.
-Allah’ım beni ne oğlumun yanına ,ne de kızımın yanına muhtaç etme yuduğumla pişirdiğimle canımı al…
Rahmetli Annem Nur içinde yat, tıpkı beş vakit namazında yapmış olduğu dualar gibi “ “Salata doğrarken” hayata gözlerini yumdu…
GÜZEL ANAM
Güzel anam ne çokta severdin beni
Yemedin yedirdin giymedin giydirdin
Oğlum derdin, hep yollarımı gözlerdin,
Affet anam kıymetini bilemedim
Oğlum derdin sakın ola haram yeme
Kimseye de durumunu bildirme
Bana boşuna yollarını gözletme
Affet anam, kıymetini bilemedim
Anam değerini gidince anladım
Hep başucumda kalacaksın sandım
Sensiz kalınca inan çok ağladım
Affet anam kıymetini bilemedim
Beş vakit namazlar da secde dururdun
Gece gündüz hep yanımda durdun
Gelen gidene hep benden haber sordun
Affet anam kıymetini bilemedim
YORUMLAR
Kızılelmalım
Kızılelmalım
I. Tekil şahıs ağzından anlatım olduğu için bu yazılanların yaşadıklarınız olduğunu düşündüm.
Çocukluğumda bir aile sohbetindeki cümle, bende çok yer etmiş... Yıllar sonra nasıl hatırladığıma ben bile şaşırdım. İkinci evlilik yapan bir aile büyüğümüz:
" Ne bul, ne götür!.." demişti.
Yazıdaki anne, bu cümlenin örneği gibi... :((( Yaşananlar da bu ülkenin gerçeklerinden biri ne yazık ki...
Annenizin mekanı cennet olsun, onun yaşadıklarından çok etkilendim!.. :(((
Saygılarımla....
Serap IRKÖRÜCÜ tarafından 6/10/2020 6:54:29 PM zamanında düzenlenmiştir.