- 372 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Peygamberden Uzak Kalmak
PEYGAMBERDEN UZAK KALMAK
Bugünkü Müslümanlar, Peygamberin aşık olduğu
Müslümanlar. Bugünkü Müslümanlar, Peygamberin
sevdiği Müslümanlar, bugünkü Müslümanlar Peygamberin
“ümmeti, ümmeti, ümmeti” diye ağladığı Müslümanlar.
Evet, O’nsuzluk gerçekten bizi çok yordu.
Gerçekten O’nsuz yaşamak bizi bedbaht hale getirmiş
olabilir. Bizim bir takım hatalara düşmemize sebep olmuş
olabilir. Bizim yanlışlar içerisinde bulunmamıza
sebep olmuş olabilir.
Sahabe çok farklıydı. Niye? Çünkü canlı kanlı, her an,
anında onların meselelerine çözüm bulabilen Peygamberin
yanındalardı. Ama biz maalesef ki bundan mahrumuz,
uzağız. O’nun bize göstereceği yola, nura, ışığa
muhtacız. Lakin O’nsuzlukla birlikte O’nu çok seviyoruz.
Hani bir gün sahabesine: “Kardeşlerimi çok özledim.”
buyuruyor. Sahabe diyor ki: “Biz Sen’in kardeşlerin değil
miyiz ya Resulullah.” “Hayır, siz benim ashabımsınız. Ben,
beni görmeden seven kardeşlerimi özledim, onları seviyorum”
buyuruyor. Evet, biz O’nu görmedik, O’nun dizinin dibinde
bulunmadık, O’nunla hicret arkadaşlığı yapmadık,
Mekke’de zulüm görmedik. Medine’de beraber bulunmadık.
Ticaret yapmadık, sohbetine girmedik. Ama
O’nu çok seviyoruz. Evet, Peygamber de bizi çok seviyor.
Biz buna iman ediyoruz.
Şu anda, mahşer, mizan kurulana kadar O’nun adını
anan, Kur’an’la buluşan, Allah’ı seven Peygambere salat
ve selam getiren herkesi şu anda çok seviyor ve bekliyor.
Buna iman ediyoruz. Biz Peygambere “Efendimiz
(s.a.v.)’e salat ve selam getirenlerin üzerine olsun” dediğimizde
evet O’na olan bu sevgimizi ortaya koyuyoruz.
Efendimiz (s.a.v.) zamanında da zorluklar vardı. Ama
Peygamber ashabıyla birlikte bu zorlukları aştı. Şu anda
da Peygamberin varisleri var aramızda bulunuyorlar.
Allah ve Resulünü gerçekten seven, O’nun ahlakıyla
ve ahkamıyla yol almaya çalışan bir çok alim, bir çok
veli, evliya ve güzel dostlar var. Ve bu dostlarla birlikte
çünkü “Kişi sevdiğiyle beraberdir” buyuruyor Efendimiz
(s.a.v.). Dostumuzu, arkadaşımızı çok iyi seçersek, bu
dostluk Allah rızası için olursa, o zaman biz aynı toplumu,
aynı Erkam’ın evini ortaya koymuş oluruz. Biz maalesef
şu anda Erkam’ın evini oluşturamıyoruz. Bundan
ne yazık ki çok uzağız.
Sabah ezanları dirilişe davet ederken, biz yorganı
üzerimizden kaldırma gücünü kendimizde bulamazken,
biz Allah’a secde etme gücünü kuvvetini kendimizde
bulamazken; dünyanın hangi bölgesindeki zulüm
gören kardeşlerimize bu yardımı yapacağımızı düşünüyoruz,
hangi savaşı verebileceğimizi düşünüyoruz?
Önce kendi nefsimizle olan mücadelemizi, problemlerimizi
çözmemiz gerekiyor. Biz laf adamı değil, biz icraat
adamıyız. Mü’min lafla değil, icraatla hareket eder.
Eğer biz Peygamberin hayatını hayatımıza geçirmeye
çalışmazsak, o zaman Peygamber bize niye baksın.
Soruyorum Peygamber bize niye baksın? Biz Peygamberin
bize bakmasını istiyorsak onun aynası olacak hal
ve hareketlerde, tavırlarda, davranışlarda bulunmamız
lazım. Bugünkü Müslüman topluluğu Peygamberin istediği
bir topluluk mu dediğimizde, bunu başarmaya
çalışan, mücadele eden bir topluluk olmamız gerekiyor.
Biz Peygamberi sever, O’nu hayatımıza kılavuz, önder,
rehber edersek Peygamber tabi ki bizi seviyor.
Sakın ha şunu unutmayın! Peygamberin bedeninin
ortadan kalkması demek, Peygamberin ortadan kalkması
demek değildir.
Peygamber beraberdir, bizimledir! Biz O’nu andığımızda,
bizi gören, gözetleyen bir yerdedir. Buna iman
ediyoruz.
Sadettin TURHAN
"Efendim"e kitabımızdan alıntıdır.