- 783 Okunma
- 4 Yorum
- 4 Beğeni
"HAYIR" DEMEYİ ÖĞRENDİKÇE
"HAYIR " DEMEYİ ÖĞRENDİKÇE
Hani sen sürekli kaybediyor, habire üzülüyorsun ya!!!
Hani senden daha cahiller senden daha mutlu ya!!!
Lütfen kimseyi suçlama...kendini suçla...
Çünkü;
İşte onun sebebi asıl sensin.
Niye mi?
Teslimiyetcisin!!!
"HAYIR" demeyi bilmiyorsun.
Emme basma tulumba gibi herşeye "EVET" diyorsun.
Ne demek istediğimi, bu makaleyi ancak sabırla okursan anlarsın.
Okuyacak mısın sabırla? Söz mü?
Bak yine "evet" dedin.
Öğren şu "hayır" demeyi be dostum.
***
"Hayır" demeyi öğrendikçe ruhunun omzundaki lüzumsuz yükleri silkeleyip attığının ferahlığını hissedeceksin.
"Kendin" olduğunu anlayıp, hakedene hakettiği tavrı koyduğunda; önünde elpençe divan durduğun insanların sana saygı duyduğunu göreceksin.
Kendine benzer olan insanları aramaya, onları bulmaya, yeni yeni dostluklar oluşturmaya başlayacaksın.
İşte bu an; sana söylenenleri doğru kabul etmek yerine sorgulamaya,irdelemeye başladığın andır.
Hayır demeyi öğrendiğinde artık, tabularından sıyrılmış, baskılarından kurtulmuş,korkuların azalmış ve daha cesur bir kimliğe sahip olmuşsundur.
Gayrı aklına yatmayan mecburiyetliklerin boyunduruğunu kırmışsındır.
Düşündüklerini hiç çekinmeden daha cesur ve daha rahatça ifade etme ve eyleme geçirme kimlik ve kişiliğine sahipsindir.
İşitmek istemediğin, yaşamak istemediğin şeylere “Hayır”deme tecrübesinin tadına varacak ve keşkelerin,pişmanlıkların yüksek duvarlarını yıkmış olacaksın.
Çünkü; artık "hayır" demeyi öğrenmiş ve keyfinin de tadına varmış olacaksın.
Artık bilinçlenmiş, yalnızlığı yıkmış, an gelecek eski halinize gülecek, hatta kaybettiğiniz yıllara acıyacak, zamanınızı ne kadar katlettiğinizi anlayacaksınız.
Önünüzdeki ömrümüzden kalan zamanı asıl ne yapmak istediğinizin kararını verip gayenizin peşine düşeceksiniz.
Olumsuz menfiliklere asla üzülmeyecek, maziden dert yanmak yerine andan zevk almaya başlayacak,sorunlarla melankolik olma yerine çözüm alternatiflerine yönelecek, "somut ve sonuç odaklı" bir kişiliğe kavuşacaksınız.
Sıkıntılar, endişeler,kaygılar, haliyeti ruhiyenizi etkileyip aklınızı allak bullak edemeyecek.
"Hayır" demeyi öğrendiğinde; herşeye, her kişiye "evet sen bilirsin" dediğin için ne kadar kayıpların olduğunu anlayacaksın.
Lakin bu seni çok da üzmeyecek çünkü artık sen bilinçlendin ve geriye çeviremediğin kum saatindeki kayıp zaman çok da umrunda değildir.
Artık kalan zamanın tadını çıkartmaya başladın.
İşte bundan sonra, " sen kendinsin" affedici,bağışlayıcı,kendini sevmeye başlayan,insanları dil din ırk renk ve cinsiyetlerle kategorize etmeyen kişiliğe sahipsin.
Lakin şunu da asla unutma; çok kısa bir süre sendeki değişimi,gelişimi,fikirlerindeki devrimi anında görecekler.
Sendeki bu değişimi görenler seni çok kısa bir süre yadırgayacaklar ama senin umrunda olmayacak.
Çünkü, doğruların kısa bir süre insanlara batacak ama;
Elleme batsın, acıtsın. seni zamanla anlayacaklar.
Artık taviz veren, tavizlerinden de maddi ve manevi sürekli zarar eden "sen " öldü; yerine kârlı ve farklı bir sen doğdu.
Bir başka deyişle; içindeki seni buldun.
"Sen sen oldun"
Hayır demeyi öğrenen insan su gibi berrak, cam gibi saydam ve ayna gibi gerçeği yansıtan kişidir.
Birbaşka deyişle; "Artık kral çıplak" demekten korkmamaktadır.İşte şimdi "saygın insan" sıfatı ekledin kendine, ne güzel.
Şimdi taytay ederken düşeceğim korkusuyla tutunacak bir el aramıyorsun. Düştüğünde dizindeki yaraya ağlamıyor, gülümsüyorsun. Düştüğün yerden tekbaşına kalkıp doğru bildiğin yolda mücadelene koşuyorsun.
Bilinçlenip "hayır" demeyi öğrenmiş olmak seni okumaya sevk edecektir. Okudukça at gözlüklerini çıkartıp atacak, insanlar ve olaylara farklı perspektif açıdan bakmaya başlayacak, bakış açın da genişleyecektir.
Artık insana biat etmeyen,adaletsizliğe isyan bayrakları çeken; sorgulayan/yargılayan, kendi aklını başkalarına kiraya vermeyen bir kimliğe sahip oldun.
Bazı konularda kendi aklının kifayetsiz veya yetersiz olduğuna kanaat getireceksin.
Bu kanaat seni başkalarının aklını, hatta ortak aklı kullanmaya sevk edecektir.
Senin fikrine uymayan fikirleri uygulamayacaksın ama bu fikirler ile fikrin sahiplerini yaşatmayı da kendine ilke edineceksin.
İşte "güzel insan" oldun sen...Çünkü hoşgörünü artırdın bilinçlenip hayır demeyi öğrendin.
"Hayır" demeyi bilmiyorsanız; sürekli evet diyorsanız, hiç itiraz etmiyor ve her söyleneni kabullendiğinizde insanlar sizi robot gibi kullanmaya proğramlamış demektir. Artık kendi bildiğinizi yapmıyor, sürekli emir komuta- talimatı ile hareket ediyorsunuz demektir. Artık fikirlerinizi,kişilik ve kimliğinizi yoksaymışlardır.
İşte burası özgürlüğünüzün tam kısıtlandığı yerdir.
Çünkü artık sizi kendiniz değil başkaları kurup yönetiyordur.
Hayır demeyi bilmeyenlerin sırtından ve omzundan; aile/akraba baskıları ile mahalle baskıları, yöresel toplum baskıları yükü; hatta kadın iseniz "erkek eğemenliği" yükü asla inmeyecektir.
Okuyup; ilim bilimle bilinçlenmeyp hayır demeyi öğrenmeyenler, sorgulamayı unuttuklarından "örgütlenmiş cehaletin" din tüccarlarına beyaz bayrakla teslim olmuşlardır.
Çünkü artık sürü psikolojisi tahakkümü altında güdülmeye başlamışsınızdır.
Kaval sesi size çok hoş gelecek ve sizi suya götürenler susuz geri getirecektir. Hatta halinden çok memnun bir yalaka-yandaş olup çıkacaksınız.
Neden mi?
Çünkü artık uyku moduna geçmişsiniz ve beyninizi kilitlemişlerdir.
Kişisel ve toplumsal "algı operasyonlarına esirsinizdir"
Bu hal sizi koro halinde ve hep bir ağızdan öğretileni papağan gibi tekrarlamaya sevk edecek olup; lazım olduğunuzda tek bir komutla sürü halinde hareketle belirlenen hedefe doğru itirazsız ve mecburi istikamet gideceksiniz demektir.
Başlangıçta bireysel kimlik ve kişilik kaybınız zamanla toplumsal kimlik kaybına kadar uzanacaktır.
Başka bir deyişle önce kendinize zamanla topluma daha kötüsü de sizden sonra ki genç nesillere tamiri yüzyılları alacak olan zararlar açacaksınız.
Neden mi?
Çünkü böyle sürü bir toplum; emperyalist güçler tarafından atanmış bir siyasi iktidar ve ona gizli hizmet etmekle dizayn edilmiş bir ana muhalefetle çok kolay bir şekilde yönetilir.
Makalemin başından beri önce kişisel ve sonra da toplumsal karamsar bir tablo çizdimse de; son bir şansınızın olduğunu müjdeleyebilirim.
İşte o şansınız; bugün dışladığınız,iteleyip ötelediğiniz,kodeslere tıktığınız,sürgünlere gönderdiğiniz, hatta katletmekten zevk bile aldığınız "AYDIN İNSANLARDIR"
An gelecek bu aydın insanlar sizleri kurtaracaktır.
Çünkü aydın insanlar masal, rivayet ve niyet okumazlar, müspet ilim bilim okurlar.Nutuk atmazlar, nutuk okurlar. Hak-hukuk-adalet dağıtırlar.
Kolay kızmazlar,düşünürler, söylemleri ile eylemleri örtüşen yüreği insan sevgisiyle dolu "saygın ve güzel insanlardır"
Kısacası aydınlar; siz cahiller için çalışırken, yine sizler tarafından katledilenlerdir.
""Bindiğiniz dalı kestiğinizin farkında mısınız""?
***
Hayat dediğimiz şey; bitimsiz ve sürekli bir okul, malesef henüz bir tek mezun dahi veremedi.Vermeyecek de.
Çünkü; bu hayat okulu son nefesimize kadar bize ders vermeye devam ediyor.Edecek de.
Ne garip bir okul ki; öğrencide biz, öğretmen de biz.
Ve; öyle bir sınavla sınanıyoruz ki; soruyu soran da biz, cevaplayan da.
Hayatın okulunda müfredatı koyan ise; başkaları.Biz bu müfredata "hayır" demedikçe ilim ve bilim müfredatını asla okuyamayacağız.
Bizler bu dersi ilim bilim müfredatınızla almış olursak huzura ermiş ve" çevremizde sadece kişiliği güçlü olanlar barınabiliyor olacaktır.
Peki, doğruyu söyleyince ya dokuz köyden kovarlarsa nolacak? "
Dokuz köyden kovulunca onuncu köy var mı?
Var elbette.
Durmak yok öyleyse,değil onuncu köy, sonuncu köye kadar gitmemiz gerek.
Saygılarımla
Ozan Figani ( Erdem Gümüş)
YORUMLAR
Çok önemli bir meziyet ben de bunu yıllar sonra anladım. ''Hayır diyebilmek.'' iyi niyetli oldunuz mu herkes sizden yararlanma yoluna gidiyor. Hep verici oluyorsunuz. Karşınızdakilerden aynı iyi niyeti görmediniz mi ruhunuz zedeleniyor, bu sefer kendinizi sorgulamaya başlıyorsunuz. Hiç gerek yok. Biri borç mu istedi, gelmeyeceğini bile bile vermeyin, ne gerek var. Verip kötü olacağınıza, vermeyin kötü olacaksa yine olsun. Otuzlu yaşlardan sonra biraz biraz ben başarıyorum artık bunu, şu yaşlarımda. Sorgulayan ve okuyan araştıran insanların her zaman için hata yapma riskleri de diğerlerine nazaran azalacaktır... Hayat okulunda eğitim ve öğretim beşikten mezara kadar, unutmamalı ki... Kutlarım güzel bir yazıydı...