- 577 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇALDIRAN - 5. BÖLÜM
ÇALDIRAN - 5. BÖLÜM
"Bitmeyen" bir savaşın gizli tarihinden...
(ulusal-ideolojik, tarihsel piyes / senaryo)
YAZAR: ELŞEN İSMAİL
K a r a k t e r l e r:
ŞAH İSMAİL SAFEVİ / HATAİ - Azerbaycan Safevi Devleti Hükümdarı, Türk asıllı Şah, şair, sanatçı
YAVUZ SULTAN SELİM - Osmanlı imparatoru, Türk asıllı Sultan
*** *** ***
MEHMET - Osmanlı istihbaratçısı, Kamber Ali`nin yardımcısı
BANUNUR - Erdebil valisinin kızı
KAMBER ALİ - Osmanlı istihbaratçısı, Yavuz Sultan Selim’in özel muhabiri
ŞEYH - "Kutsal Ali Ocak" adlı gizli bir teşkilatın önderi
"DİLSİZ" ŞAMAN - bir mağarada yaşayan bir Şaman
AĞA DERVİŞ – Tebrizli bir derviş
*** *** ***
TAÇLI BEGÜM - Şah İsmail’in eşi
AYŞE HAFİZE SULTAN - Sultan Selim’in hanımı
*** *** ***
HÜSEYİN BEY ŞAMLI - Şah İsmail’in lalası, Safeviler devletinin ilk Emir-Al-Umarası (ordu komutanı) ve Vekili
MUHAMMED HAN USTACLI - Safeviler devletinin Diyarbakır beylerbeyi ve Emir-Al-Umarası (ordu komutanı) (1510-1514)
DURMUŞ HAN ŞAMLI - Safeviler devletinin İsfahan beylerbeyi
HERSEKLİ AHMET PAŞA – Osmanlı sadrazamı (1 Ağustos 1512 — 28 Kasım 1514)
KOCA MUSTAFA PAŞA - Osmanlı sadrazamı (6 Ocak 1512 — 23 Kasım 1512)
MALKOÇOĞLU TURALİ BEY – Osmanlı sancak beyi, ordu başçısı
ŞEHZADE SÜLEYMAN - Sultan Selimin oğlu, Şehzade, ordu başçısı
*** *** ***
HAMDULLAH FARSİ – Safevi devletinde yazı işlerinden sorumlu adam, genel olarak “Mirza” lakaplı adamlardan
ABDULLAH EL-VAHAP – Osmanlıda dini idarelerde çalışan adamlardan biri
FİRUZ HUMEYNİ – Safevi devletinde mali işlerden sorumlu memur
EBU HİLAF EL-BAĞDADİ – aslı Bağdatlı olan Osmanlı taciri
VENEDİK KRALI
ROMA PAPASI
Bölüm karakterleri:
“ŞAHKULU” HALİL AĞA – Osmanlının doğu illerinden birinde eski memur yardımcısı, yeni isyancı
VELİD AĞA – Osmanlının doğu illerinden birinde mali işlerden sorumlu memur
PAPAZ – aslen ermeni (hay) olan, Osmanlıya bağlı gözüken bir Hristiyan din adamı
*** *** ***
Not: Bu eserdeki karakterler ve olaylar tarihle ilgili olmasına rağmen, yazar tarafından da bazı eklemeler yapılmıştır. Piyes / senaryo tamamen tarihsel değil, ulusal-ideolojik tebligat ve eğlence için yazılmıştır. Olası yanlış anlamalar için şimdiden özür dileriz. Amacımız, ulusal birliğe çağırış yapmak ve görkemli tarihimizden ilham alarak güzel bir eser yaratmaktır. Hoş anlar geçirmeniz dileğiyle…
*** *** ***
(Okurken film tadı almak istiyorsanız, her sahnenin başında verdiğimiz linkte olan fon müziği eşliğinde okumanızı tavsiye ederiz. )
*** *** ***
Sahne fon müziği: www.youtube.com/watch?v=nUhRayxd1fQ
Osmanlı – Safevi sınırına yakın bir yer… Şahkulu ve Velid’ in adamları dağlık bir arazide karşı karşıya gelmektedir…
“ŞAHKULU” HALİL AĞA: (sinirli, gergin bakışlarla karşıdaki Velid’i izler) gel, hain gel, gel de cevabını laikince vereyim. (kılıcı göğe doğru kaldırarak adamlarına hücum emri verir, büyük bir öfke ile bağırır) ant olsun bizi yaratana, bu gün gövde üzerinde baş kalmayacak! Ya Hü!!!
Savaşın başlamasına ramak kala uzaktan Osmanlı ordusunun geldiği görünür. Şahkulu’nun adamları Osmanlı yeniçerilerini fark eder etmez ona haber verirler.
“ŞAHKULU” HALİL AĞA: (sinirli, gergin bakışlarla karşıdaki Velid’i izler) ne olur olsun, bu kılıç o hain kelleyi alacak!
Osmanlı yeniçerileri meydana varana kadar savaş başlar. Şahkulu’nun adamları Velid’in adamlarına hücum eder ve birkaç dakika içerisinde kan gövdeyi götürür – öfkeli ve intikamcı Şahkulu beraberindeki adamlarıyla birlikte karşı tarafı bozguna uğratır. Velid son çareni bir iki adamıyla kaçmakta görür. Ancak Şahkulu onu takip etmeye devam eder.
“ŞAHKULU” HALİL AĞA: gel buraya Yezit soyu, gel! Gel de seni hain atalarının yanına göndereyim!
Şahkulu Velid’in arkasınca gider. Meydanda kalan adamlar ise Osmanlıların gelişiyle dururlar. Yeniçeriler Şahkulu’nun adamlarını hapseder. Gelen ordu iki hisseye bölünür. İkinci grup Şahkulu’nun arkasınca gider.
*** *** ***
Sahne fon müziği: www.youtube.com/watch?v=P4jH3iR0Cv4
ERDEBİL… Mehmet bir zindanda gergin suratla etrafına bakarak içten içe geriliyordur. Bir süre sonra Banunuru hatırlar. Onu ilk görüşünü ve bakışmalarını düşününce yüzünde masum bir gülümseme oluşur ve Banunuru düşündükçe Şah İsmail’in bir şirini hatırlar.
MEHMET: Dilbera hüsnü ruhin gülzar-ü cennet bilmişem,
Her ne kim senden gelürse ayn-ı rahmet bilmişem.
Her ne kim cevrü cefa kılsan bu miskin gönlüme,
Ben gamından ağrıman bu cana minnet bilmişem.
Tende can oldukça gitmen astanından senin,
Kakipayın ey sanem başımda devlet bilmişem.
Her ne kim senden gelürse haste canım nüş eder,
Kahrını rahat senin cevrini hürmet bilmişem.
Men Hatâyî bendeyem bir padişah-ı vakte kim,
Eşiğinde kulluğun sultanca izzet bilmişem…
Mehmet derinden bir ah çeker ve zindanın yukarı köşesinde bulunan ufak pencereden yüzüne düşen aya bakar ve gülümser.
*** *** ***
Sahne fon müziği: www.youtube.com/watch?v=r857HU7CsMU
Osmanlı – Safevi sınırına yakın bir yer… Şahkulu ve Velid bir kayalıkta karşı karşıya gelirler. Velid’in onunla gelen adamlarını Şahkulu önceden öldürmüş, şimdi sıra Velid’dedir…
VELİD AĞA: (gergindir ve bir o kadar korkuyor) hain köpek, sana şimdi kim olduğunu bir daha hatırlatacağım! Seni öldürüp kafanı keseceğim! Hizmet ettiğin Kızılbaş Şahı’na göndereceğim! Elbet onu da seninki gibi hazin bir son bekliyor!
“ŞAHKULU” HALİL AĞA: (sinirli, gergin bakışlarla) bizi kendin gibi hain belleme, Velid! Senin kimlerin kuklası olduğunu gayet iyi biliyorum! Ve bu gün hakkın tecelli etme günüdür!
Şahkulu “Ya Hak!” diyerek Velide saldırır. Taraflar arasında uzun süren çarpışma olur. Sonda Şahkulu Velid’i yere yığarak göğsüne ayağını koyar.
VELİD AĞA: (ağlayarak yalvarmaya başlar) kulun, köpeğin olum, Halil! Kıyma bana, ne olursun.
“ŞAHKULU” HALİL AĞA: (sinirli, gergin bakışlarla) mazlumlar sana yalvarırken onlara acıdın mı, Velid? Hayır, tabi ki de. Şimdi ben de sana acımayacağım!
Şahkulu tam kılıcı Velide doğru indirecekken Osmanlı yeniçerileri onun yanına varır. Yeniçeri ağası ona durmasını ve teslim olmasını emreder. O sırada Şahkulu’nun dikkati dağılır ve Velid diğer tarafa çekilir. Osmanlı yeniçerileri ona yaklaşmaktayken Şahkulu sinirle Velide bakar. Velid gülerek uzaklaşmaya çalışır. Ama Şahkulu onu rahat bırakmaz ve kılıcını ona doğru fırlatır. Velid kaçmaya çalışırken kılıç sırtına doğru gelir ve onu yaralar. O sırada yeniçeriler Şahkulu’yu hapseder. Velid yaralı halde uzaklaşmaya çalışır. Ardından Şahkulu yeniçerilerin Velid’i tutuklamaya çalışmadığını fark eder ve siniri bire bin artar. Derhal bulunduğu yerden kurtulan Şahkulu birkaç yeniçeriyi atlattıktan sonra Velid’i bulur ve onu boğarak öldürür… Bir süre sonra yeniçeriler Şahkulu’yu bir tepenin yamacında Velid’in cesediyle birlikte bulurlar. Amacına ulaşmış olan Şahkulu yeniçerilere karşı direnmez ve teslim olur…
*** *** ***
Sahne fon müziği: www.youtube.com/watch?v=xiigVdb3uHY
İSTANBUL… Osmanlı sarayı… Yavuz Sultan Selim gece uykudayken bir kâbus görür: önceden öldürülen kardeşleri onunla görüşe gelmişlerdir. Durmadan onu suçlayan kardeşlerin gergin tavırları Selimi tedirgin eder. Bir süre sonra Sultan tedirgin halde uykudan uyanır. Gergin bir yüz ifadesiyle bir yere bakar…
*** *** ***
Sahne fon müziği: www.youtube.com/watch?v=7VgSeeuwFX8
AYLAR ÖNCE… AMASYA… Eski bir kilise… Gece saatlerinde bir ermeni (hay) papaz, Arap ve Fars olan iki gizemli kişiyle görüşür.
PAPAZ: önceden gelen talimatlara esasen Osmanlı tahtına Yavuz Sultan Selimin geçmesi için elimizden geleni yaptık. Çünkü kardeşlerinden farklı olarak o, devlet için her şeyi yapa bilen gözü kara adamdır. Devlet ve millet tehlikesi bahanesiyle ona istediğimizi çaktırmadan yaptırta biliriz. Yıllardır verdiğimiz mücadelemiz amacına ulaşmıştır. Kardeşleri Ahmet ve Korkut’u Kızılbaşlarla ilişkili ve diğer yandan Rumlarla müttefik diye tanıtmaya çalışmamız ise Selime bir hayli menfi tesir etmiştir. Sultan Beyazıt’ın onu saraydan çok daha uzağa sancakbeyi tayin etmesi ve bizim diğer gizli işlerimiz Selimin biran önce tahta geçmeye çalışmasına zemin oldu. Şah İsmail’le Sultan Beyazıt’ın dostluk ilişkileri, aynı zamanda Ahmet ve Korkutun Kızılbaşlarla sıcak temasta olmasını tebliğ etmemiz için çok iyi avantaj oldu bizim için. Yıllar önce Osmanlının nerdeyse tüm hücrelerine sızdırılmış olan diğer etnik grupların (Türk olmayan milletler) temsilcileri de planlarımızı hayata geçirmemiz için baya yardımcı oldular. Şimdi kuracağımız oyun, şehzade Ahmet ve Korkutun öldürülmesi, Sultan Beyazıt’la Selimin düşman olması için gerekli zemini hazırlayacaktır. Osmanlılar taht kavgası verirken bizler kolaylıkla planlarımızı hayata geçireceğiz!
Her üçü sırıtır ve sinsi bakışlarla bakışırlar.
*** *** ***
Sahne fon müziği: www.youtube.com/watch?v=FtqkKxhkWOk
İSTANBUL… Osmanlı Sarayı… Şahkulu Sultanın huzuruna çıkar. Her ikisi gergin yüz ifadesiyle bir birine bakarlar.
YAVUZ SULTAN SELİM: (temkinli ve bir o kadar gergin) emrime tabi olmamışsın, sence bu seni isyancı yapmaz mı?
“ŞAHKULU” HALİL AĞA: (gergin) kabul ediyorum, isyancıyım! Ama isyanım size karşı değildi.
YAVUZ SULTAN SELİM: öldürdüğün adam benim devletimin temsilcisi, direkt bana bağlı olmasa bile emrimde çalışan adamlara tabiydi.
“ŞAHKULU” HALİL AĞA: (gergin) ama işini doğru dürüst yapmayan ve mazlumlara zulüm eden birsiydi. Defalarca uyarmama rağmen beni ve hatta sizin kanunlarınızı kale almamış, Osmanlı devletinin yasalarını çiğnemiştir.
YAVUZ SULTAN SELİM: peki Velid gibilerin cezalandırılması senin işin mi? Ben sana böyle görev verdim mi?
“ŞAHKULU” HALİL AĞA: (gergin) hayır. Ama…
YAVUZ SULTAN SELİM: (sesinin tonunu yükselterek sinirle konuşur) ama sen senden öncekilerden ibret almayan ve kendini belki de devletten yüce tutan melun kimsesin!
“ŞAHKULU” HALİL AĞA: (anlatmaya çalışıyor) ama Sultanım.
YAVUZ SULTAN SELİM: senin kim olduğunu, amacının aslında ne olduğunu ve kime hizmet ettiğini elbet bulacağım! Suçun neyse, yaptıkların neyse karşılığını alacaksın! Osmanlı devletinin adaletini her kes görecek!
Sultan kapıda onun emrini bekleyen nöbetçilere işaret eder, onlar Şahkulu’yu götürürler. Sultan Selim gergin bakışlarla ve fikirli halde düşünür.
*** *** ***
Sahne fon müziği: www.youtube.com/watch?v=AY01w36wNgw
TEBRİZ… Şah Sarayı… Şah İsmail ve Muhammed Han Ustaclı konuşuyorlar…
ŞAH İSMAİL SAFEVİ: Şahkulu meselesi nedir, söyler misin? Batı illerimizde bununla ilgili fikir ne, insanlar ne konuşuyor?
MUHAMMED HAN USTACLI: Şahım, bazıları Şahkulu’yu bizim yönlendirdiğimizi söylüyorlar. Hatta bazı batı illerimizde konuyla ilgili birçok dedikodu var. Bu meseleyi nasıl halledeceğiz bilmiyorum? (tedirgin yüz ifadesiyle)
Şah İsmail bir süre düşünür. Sonra…
ŞAH İSMAİL SAFEVİ: (düşünceli şekilde yerinden kalkarak) görünen o ki, Şahkulu’yu yönetmek isteyenler suçu bizim üzerimize atmakla olası Osmanlı-Safevi savaşının fitilini ateşlemeyi amaçlıyorlar. Ama biz onlara istediklerini vermeyeceğiz! O yüzden Şahkulu meselesini iyice araştırıp harekete geçeceğiz!
Muhammed Han biraz rahatlar.
ŞAH İSMAİL SAFEVİ: (gezerek konuşur) Onun gibi niceleri zaman zaman Osmanlıyla aramızı açmaya çalışsalar da ben asla onlara inanmadım. Hatta Sultan Beyazıt’ın döneminde Anadolu’da bizimle ilgili yanlış bilgiler yayılmıştı. Ben dedem Hasan Padişahın eski topraklarını geri kazanırken bazıları İstanbul’da da gözüm olduğunu söylüyordu. Ama Sultan Beyazıt’la birkaç defa görüşüp ona her şeyi iyice anlattım. O, Safevilerin Akkoyunlu Hanedanının varisi olduğunu kabul etti. Ve hatta Sultan beni o kadar iyi anladı ki, Dulkadiroğlularıyla yaşadığımız sorunda da bizi destekledi…
MUHAMMED HAN USTACLI: Şahım, bence Sultan Selimle bizzat görüşürseniz tüm konuları çözebilirsiniz.
ŞAH İSMAİL SAFEVİ: (bakışlarıyla takdir eder) evet. Bence de. Hemen bir mektup yazarım. Sultanla gizli bir yerde görüşmemiz şart.
*** *** ***
Sahne fon müziği: www.youtube.com/watch?v=Kg5ZY2oPx50
İSTANBUL… Gece saatlerinde eski bir konakta Abdullah El-Vahap ve Ebu Hilaf El-Bağdadi görüşürler.
ABDULLAH EL-VAHAP: Şahkulu Sultanla konuşmuş. Sultan her şeyin iyice araştırılmasını emretmiş.
EBU HİLAF EL-BAĞDADİ: bu bizim için hiç de iyi olmayabilir.
ABDULLAH EL-VAHAP: evet. Tüm planlarımız ortaya çıkabilir.
EBU HİLAF EL-BAĞDADİ: ne yapacağız?
ABDULLAH EL-VAHAP: aklımda bir plan var! Eğer Osmanlıları kandırabilirsek Şahkulu’yu biran önce infaz ettire ve Kızılbaşların bu işlerle alakalı olduğunu ispat edebiliriz.
Sinsi bakışlarla bir birine gülümsüyor, bir birinin fikrini onaylıyorlar.
*** *** ***
Sahne fon müziği: www.youtube.com/watch?v=jk5L2My4Yqk
ERDEBİL… Banunur bir karanlık alanda bir derviş ile konuşmaktadır...
BANUNUR: Mehmetin hapisten çıkması için ne yapabiliriz?
Derviş irkilir ve düşünür.
DERVİŞ: hanım ağa, bence siz bu işlere fazla karışmayın. İyi olmaz!
Banunur sinirlenir ve elbisesinin kolunu hafifçe yukarı doğru çeker. Kolunda gizli örgüt olan “Bacılar”ın damgası gözükür. Derviş hemen diz çöker.
DERVİŞ: affedersiniz, hanım ağa, sizi tanıyamadım.
BANUNUR: (edalı şekilde gülümsüyor) şimdi beni zindana götür. Mehmeti biran önce görmem gerek!
Derviş emre tabi olur.
*** *** ***
Sahne fon müziği: www.youtube.com/watch?v=wFsK4ViK4qU
BİRKAÇ GÜN SONRA… İSTANBUL… Siyah elbiseli, siyah kapşonlu adamlar meydana doğru yürümektedir. Arkalarından Şahkulu elleri bağlı şekilde ve çevresinde birkaç Osmanlı yeniçerisi geliyor… Meydanın tam ortasında darağacı, idam sehpası ve ahaliyle birlikte birkaç Osmanlı saray memurları var… Şahkulu gururla yürümektedir ve ona bakan insanlara gülümsemeye çalışır…
*** *** ***
Sahne fon müziği: www.youtube.com/watch?v=e_s4RiMgrw0
İSFAHAN… Beylerbeyi Durmuş Han Şamlı konağı... Gece saatlerinde birkaç siyah elbiseli, maskeli adamlar konağın etrafında pusu kurup bekler. O sırada Durmuş Han birkaç adamıyla konağa giriş yapmaktadır. Bir süre sonra dürbünle konağa doğru bakan elebaşı adamlarına emirler verir. Ve konağa doğru saldırı başlar…
*** *** ***
5.BÖLÜMÜN SONU
YORUMLARINIZI VE TAHMİNLERİNİZİ BEKLİYORUZ.
İYİ EĞLENCELER…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.