- 635 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
Erdem ve Dev
Dün yine dağa gittim. Çok özlemiştim. Öyle hasrettim ki, Kaçkarlar yine beni çağırıyordu. Yola koyuldum sabah erken. Tek başıma yürüyordum yükseklere doğru. Birden karşıma bir dev çıktı. İrkildim, kocamandı karşımda duruyordu, bana seslendi;
- Hey! sen, ne arıyorsun burada?
Ben ürkmüştüm, sesizce;
- Ben dağa geldim.
Dev biraz düşündü ve sordu;
- Ne yapacaksın dağda?
- Ben dağı severim, dağ da beni sever. Biz tanışırız da dağla, ben çiçek toplayacaktım, çiçekleri çok severim de. Bir de ben, su içmeye geldim. Çok susadım, içim yanıyor.
Dev güldü,
- Senin adın ne? Nerden gelir nereye gidersin?
Sonra ben başladım anlatmaya;
- Benim adım Erdem, ben dağları severim. Dağcıyım, aslında ben bir karıncayım. Küçüçük bir dünyam var. Dünyamı sırtlandım geziyorum. Avcıları hiç sevmiyorum. Ceylanları öldürüyorlar, onların öldürülmelerine tahammül edemiyorum. Gözleri çok güzel, kömür gibi. Vuruldum ben o ceylanların gözlerine. Ceylanlarla karşılaştım geçen gün, onlar bana baktı ben onlara baktım, öylece bakıştık. Sonra bir el silah sesi duymuştum. Koştum gittım hemen sesin geldiği yere. Baktım bir ceylan yerde, ağacın dibinde. Etrafta cıvıl cıvıl kuşlar uçuyordu. Çiçekler açmış mis gibi kokuyordu. Az sonra soluk soluğa avcı geldi. Ben ceylanın yarasına bakıyordum ki. Avcı bana;
- Hey sen!.. Kimsin? Onu ben vurdum, Ver onu bana.
Durdum önüne;
- Hayır vermem, ben onun yarasını iyileştireceğim. Dedim, kızgın bir şekilde. Sonra da;
- Ona nasıl kıydın? senin hiç vicdanın yok mu? Sen, hey avcı... Sen, ne kötü bir insansın.
Sonra avcı silahını bana doğrulttu ve;
- Ver onu, yoksa seni vururum.
Ben karşısına dikildim;
- Bak avcı kardeş, sen aslında kötü bir insan değilsin, bırak onu git, yoksa beni öldürmen gerek, onu vermem sana, istersen vur beni ama bu ceylanı bırak.
İşte o zaman avcı insafa geldi. Ben işime bakıyordum, ceylanın yarası bir sıyrıktı, ama derindi. Kan akıyordu, çıkardım gömleğimi, yırttım, sardım yarasını. Ceylanın başını okşadım, sevdim onu. Ö da bana bakıyordu, gözleri öyle güzeldi ki, baktım yaşlar akıyordu. O benim vurulduğum güzel kara gözlerinden. Başladım ben de ağlamaya, dayanamadım. Sonra bir ara başımı kaldırıp avcıya baktım. Avcı da ağlıyordu. Kalktım ayağa, avcı sonra bana sarıldı. ve dedi;
-Sen kimsin? sen nasıl güzel bir insansın, ben seni çok sevdim. Gel otur yanıma.
Birlikte oturduk ve ben ona anlatmaya başladım;
- Ben aslında bir karıncayım, ismim E r d e m, dağlarda gezerim. Pınarlarından su içerim, çiçekler toplarım, gezer dolanırım. Bir de, gece Ay ’ı seyrederim, beklerim o hep bana yansın gökte, baksın. O, galaksinin en güzel kızı. O, dünya´ya yanıyor, ben ona yanıyorum. O, benim sevgilim. Ona aşkımı anlattım. Anlattım ama duymadı. Sonra birgün dağa söyledim. Dağ da meleklere söylemiş. Ay da bana aşıkmış meğer. Melekler geldiler bana anlattılar. Ay ’ın beni nasil sevdiğini. O, uzaklarda, ben uzaklarda bakışır dururuz.
Platonik bir aşk bu bizimkisi aslında. Ben onu her hâliyle severim. O, şekilden şekile girer, ama en güzel olduğu gece ayın ondördündedir. Yusyuvarlak çıkar geceyi aydınlatır. Yükseklere çıkarım, ona daha yakın olmak isterim. Her sene Ağustos ayında o yaz gecelerinde dağın en yükseklerine çıkıp ona şarkılar söylerim, aşkımı anlatırım. Pırıl pırıl gece yarısına doğru dağların aralarından çıkar, dorukların üzerinden ilk göründüğü an içimi nasıl sevinç kaplar. Adeta bana; " Ben geldim, bak sana geldim." der. Doya doya, hiç uyumam o geceleri ben, onu seyrederim. O bana yanar, ben ona yanarım. Birimiz gökte birimiz yerde yanar dururuz.
Sonra, vakit geç olmuştu, sohbete doyum olmaz da avcının gitmesi gerekiyordu. Avcı bana avcılığı bırakacağını söyledi. Bana teşekkür ederek elimi sıktı. Ben de buna çok sevindiğimi söyledim. Onunla sarılarak vedalaştık. Avcı son kez ceylana baktı. Ceylan ağlamıyordu artık. O da ona baktı, ve avcı "hadi hoşca kalın" dedi, uzaklaştı. Tam tepeden kaybolmadan son kez bağırdı;
- Erdem, küçük karınca, ben seni çok sevdim, seni hiç unutmuyacağım.
Öyle gözden kayboldu. Sonra hava karardı, gece bastırdı. Ben uyku tulumumun içine girdim ceylanın yanında uyuya kalmışım. Birden bir sesle irkildim. ceylan ayağa kalkmış, geziniyordu. Bana baktı, anladım gidecekti;
- Beni annem bekler, beni arıyordur. Ben anneme gidiyorum. Erdem amca, çok sağ ol. Sen benim hayatımı kurtardın. Seni hiç unutmuyacağım.
Yavaş yavaş gidiyordu, geri bakıp bakıp sanki bana bir şeyler anlatıyordu. O da son kez, tam o tepeden bana baktı, baktı. Sonra ceylan öyle bir koşmaya başladı ki ayağı biraz sekiyor olsa da ormanın derinliklerinde kaybolup gitti. Gözlerine vurulduğum ceylanım, gitti.
Gitti, ben ağlıyordum.
Ben anlatırken farketmemişim, baktım, dev de ağlıyordu. Dev bana;
-Erdem, küçük karınca; Bu dağlar senin. Git, gez.
Son kez o koca eliyle başımı okşadı.
Baktım tepeden kaybolmadan, dev bana el sallıyordu, ben de ona el salladım. Bağırdı bana son;
- Karınca, beni sakın unutma.
Karınca cesur ve korkusuz yürüdü dağlara.
Ben küçüçük bir karıncaydım. O, kocaman bir devdi.
ERDEM, durdu dağın karşısında.
Dağ ona, o dağa baktı.
Ve sordular;
"O R D A İ N S A N V A R M I ?"
" Bir gün inandığınız bütün değerler tersyüz olabilir ve doğanın derin sırlarını aramaya karar verebilirsiniz. O gün bir karınca kadar cesur olmalısınız."
......
Fikret Şimşek
YORUMLAR
Bugün bunu okuduğumda bir kamyon dil dökmüştüm. Tam yolluyordum ki araya giren reklamların gazabına kurban gitti.
Öncelikle oldukça literal üst düzey bir paylaşım bu. Fabl mı desek deneme mi kıssa mı yoksa. Ki hepsinin de elinden tutmuş bir nebze...
Ne geldi aklıma. Şimdi evlerde hayvan besliyoruz çoğumuz. Kedi köpek vs. Her neyse. Ve bir de onlara bir şeyler öğretmeye çabalıyoruz. Oysa bizim onlardan öğrenmemiz gereken çok şey var. Ki öyle kirlettik ki kendimiz gibi dünyayı..
" Orada insan var mı"
Duyuluyor mu acaba?
" Filler doymadan karıncalara sıra gelmez" diye bir ses yankılanıyor buradan.
Bakımlı, tertemiz dilli ve edebi aksanlı paylaşıma teşekkürlerimle.
Fikret Şimşek
Ben de geçen gün bir arkadaşımın şiirine epey bi yazdım.
Ya ne acayip bi şey bu. Bi bakmışsın bi şey olmuş yazdıkların gitmiş.
İnan bi daha yorum da yazmadım sinirime.
Aradan üç gün geçmişti kısa bir yorum yazdım.
Uzun böyle yazacaksam başka bi şekilde yazıyorum şimdi. Dosyamda yazıp ekliyorum.
Çok teşekkürler sevgili Serhat şairim.
Okuman yeter.
Eksik olma.
Sevgilerimle. 🤗🗻💙
Fikret Şimşek
Eksik olma.
Selâmler...
Sevgilerimle. 🗻🤗🌹
İnsan sırtını dayadığı bir gücü ve toplumca öngörülen , kabul edilen değer yargılarını doğrudan kabul ederse;o ettiği an ;ruhunu ve vicdanını yitirir. Hem para kazanırım hem özgür olurum diyen ancak kendini kandırır.Herşey birarada olmuyor velhasıl. Her değer yargısı büyüdükçe ve ona uyuldukça küçültüyor içimizdeki insanlığı.
Altüst olmadan düze çıkılmıyor inancındayım değerli dost kalem. Yeter ki vicdanımızın sesini , karşımızdakinin sesi ile birleştirelim , dinlemeyi bilelim.
Umud ile yarınlara🙏🍀🙏🍀🙏🍀
Saygılar
YediYıldız tarafından 6/3/2020 10:55:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fikret Şimşek
Siz ne güzel anlatmışsınız.
Okuyan gözşerinize.. Güzel yüreğinize sağlık.
Eksik olmayınız.
Sevgilerimle. 🗻🌹🤗
YediYıldız
Her daim dostlukla
Fikret Şimşek
O şarkı aklıma geldi.
Hani ne söylerdi Alpay ağabi. Onu anımsattınız.
Dağlarda aslında çok güzellikler var. Ama çok da çirkinlikler de var.
Ben pınarlardan sular taşıyorum. Yıkıyorum tüm kötülükleri.
Okuyan gözlerinize sağlık.
Konuşuyorsanız sizi dinleyen kulaklar olmalı " demiş Nietzsche.
Bir de ne yapayım beni dinlemeyen kulakları" demiş.
Beni dinlediniz.
Eksik olmayınız.
Sevgilerimle. 🗻🌹🤗
Fikret Şimşek
Eksik olmayınız.
Sevgilerimle. 🗻🌹🤗