- 464 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
ARABAMDA YER YOK KUSURA BAKMA
Katipgilin Yalçın anlatıyor:
-Sene 1958 ;Askerden Kızılelma’ya dönüşümde, Şerefiyeden Koyulhisar’a gelirken binmiş olduğum kamyondan inerken ,kamyonun kasasına ayağım takılmasıyla düştüm kolumu incittim. O günde Koyulhisar’da pazarın kurulduğu gün ,tüm çevre köylerle birlikte Kızılelma’lılarında ihtiyaçlarını karşılamak için, Koyulhisar’da alış veriş yaptığı gün, ”Çarşıda gezerken” Dursun dayıyla, Hüsnügilin Hüseyin‘le karşılaştım.Hal hatır sorma faslından ve Alışverişlerin tamamlanmasından sonra, beraberce 40 kilometre yolu yaya olarak, sırtlarımızda ve ellerimizde yükler olduğu halde, dik ve dar, kestirme patika orman yollardan yaya olarak yola koyulduk…
Sağlam kolum da ,tahta bavulumla birlikte ,yaklaşık 20 km. patika yolu yavaş, usul tekke deresine kadar geldik, Fakat benim kolum feci bir şekilde ağrımaya başladı, hem acıdan, hem yorgunluktan takatim kesildi, bir adım atacak mecalim kalmadı. Önümüzde de gidilecek 20 km. yolumuz var. Dursun dayıya dönerek:
-Dursun dayı ben çok yoruldum, biraz dinleneceğim, yavaş usul arkanızdan yetişmeye çalışırım, siz beni beklemeyin, ben size ayak bağı olmayayım, biraz dinlendikten sonra , yavaş usul gelmeye çalışırım. Ha sakın! Saliha Anneme geldiğimi sakın söylemeyin ,hem üzülmesin, hem sürpriz olsun dedim. Ama Dursun dayı birden kaşlarını çatıp hiddetlenerek:
-Sen ne diyon la yeğen ,ben seni şimdi burada bırakacağım, köye vardığım zaman, Saliha bacı seni yarı yolda bıraktığımızı duyarsa ,ben ona ne cevap vereceğim. ”Senin oğlanla beraber geliyorduk da ,Senin oğlan yoruldu da, bize ayak bağı oluyordu,onu yarı yolda bıraktık geldik diyeceğim öyle mi?
“Elimdeki tahta bavulu alarak, Hüsnügilin Hüseyin’e verdi, beni sırtına omuzladı, birkaç soluklanmadan sonra, 20 km. sırtında ben olmak suretiyle yaya olarak köye kadar getirdi, kapıda bizi karşılayan Anneme dönerek, Saliha bacı:
- “Bak sana kimi getirdim diyerek” evimizdeki divanın üstüne yatırdı. O anda Dursun dayıya duyduğum sevgi ve hayranlığı kelimelerle anlatamam, hele annemin ağzından çıkan dualar şu an bile kulaklarımda çınlamakta…
Günümüzde düşünüyorum da ! yolda arabamızla bir yerlere giderken , rastladığımız bir kişiyi sanki sırtımızda taşıyormuş gibi, arabaya almamak için ne bahaneler uyduruyoruz. Ekonomi ve teknoloji geliştikçe, biz insanlara bir haller oldu. Herkes kendi durumunu kurtarınca bir başkasını düşünmez “O da çalışsın, kafasını kullansın, onun da olsun, niye yardım edeyim, ya bir kötülük yaparsa, araba tutsun veya alsın zihniyeti insanların kafasına yerleşti” Kısacası teknoloji bizleri adeta düşüncesiz hissiz bir Canavar yaptı…
YORUMLAR
Değiştik değerli hocam.
Değişmesine izin verdik ve tanıklık ettik ve şerh düştük düzensizliğine düzenin.
Yoldan çıktık çıkmayanları hor gördük.
Var olunuz.
Selam ve saygılarımla dost yüreğinize.