- 340 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KEHANETLER İÇERİSİNDEKİ ÇARESİZLİKLER
İnsan dediğin varlık, yaşamı boyunca,güç, ihtişam, şatafat gibi, yükselti durumlarını ya hayal eder, ya da bu hayale uygun zulüm ve zalimlikleri ile nam salardı. Nitekim üzerine kustukları ölümsüzlük ya da onların deyimiyle tanrı olma merakı; hüküm sürdükleri zaman içinde, toplum içinde ayrışmalı kutuplaşmalı tek olmanın verdiği, şuursuz ihtirasa yenik düşüp, empatiden yoksun nesiller yetiştirmek üzere, hayale olan yatırımları ve peşkeş çekilen hayatları, sanki onurlu bir mücadelenin izzeti şerefi gibi, lansa edip asimile etmek istedikleri toplum veya toplulukla kendine aziz veya büyük düşünür gibi atıflatla kendilerine olan çaresizliğini ortaya koymuşlardır.
Devir üretim, insan modernize edilmiş kukla, vasisi edinilen bilgi yasalardan çok, yasaklanmış zihinlerde daha iyi duruyor, olmalı ki; kimsenin itirazı olmuyordu. Eksik kaleme alınmış, düşünce fesatlığı içerisinde, emeği ve emekçiyi hırsızlıkla suçlayan, sürekli geçmişi vicdanlaştırıp, geleceği yasaklayan zihniyetler, neyi kime göre nasıl bir adalet duygusu içerisinde, hizmet verdikleri muammadır.
Herkesçe bilinen doğrular, herşeyi yalanlamaya veya inkar etme politikası içerisinde olan, düzenin soytarıları tarafından, onay görmemekle birlikte, yok sayılmaları kaçınılmazdır. Bu durumda, yanlış söylemler, tamamıyla çıkar çatışması, adı altında bir komple teorisine dönüşmektedir.
Zamanın ötelerinden, gelecek haberler kişi ya da kurumların kehanet raporları, bilir kişi bazında oynadıkları yada kukla düzende oynattıkları soytarıları, kendi krallıkları içerisinde kuram ve terbiye ettikleri açık bir gerçektir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.