- 638 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Veda Hutbesi
VEDA HUTBESİ
Resulü Ekrem Efendimiz Veda haccında Arafat
meydanında yaklaşık 100.000 sahabesine İnsanlığın
ilk Evrensel beyannamesi olan “Veda Hutbesini” okudu.
Bismillahirrahmanirrahim
“ Hamd, Allah’a mahsustur. O’na hamdeder, O’ndan
yardım ister, O’ndan bağışlanma diler ve O’na tevbe
ederiz. Nefislerimizin şerrinden, amellerimizin kötülüklerinden
Allah’a sığınırız. Allah kime hidâyet ederse,
artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de
kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki; Allah’dan
başka ilâh yoktur. Tektir, ortağı yoktur. Yine şehâdet
ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve Rasûlüdür.
Allah’ın kulları! Size O’ndan korkmanızı ve sakınmanızı
tavsiye ederim. Sizi Allah’a itaat etmeye teşvik
ederim. Konuşmama hayır olanı isteyerek başlıyorum.
Ey İnsanlar!
Sözümü dinleyin, size açıklıyorum. Bilemiyorum,
belki de bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.
Ey İnsanlar!
Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke nasıl kutsal bir şehir ise Rabbinize kavuşuncaya kadar canlarınız ve mallarınız da mukaddes ve birbirinize haramdır.
Ey İnsanlar!
Kimin yanında bir emanet varsa, onu sahibine versin. Borç mutlaka sahibine verilecektir. Kiralanan şey de sahibine iade edilecektir. Borç ödenmelidir, kefil tazminatla mükelleftir. Cahiliyle faizi kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmuttalib’in oğlu amcam Abbas’ın faizidir. Fakat sizin anaparayı alma hakkınız vardır. Böylece ne zulmetmiş ne de zulmedilmiş olursunuz. Allah’ın emriyle bundan böyle fâizcilik yasaktır. Câhiliyyeden kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. Câhiliyye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, Abdülmüttalib’in torunu Hâris’in oğlu Rebîa’nın kan davasıdır.
Ey İnsanlar!
Bugün şeytan, bu topraklarınızda kendisine tapınılmasından ümidini kesmiştir. Fakat basit gördüğünüz işlerinizde ona uymanız onu sevindirir.
Ey İnsanlar!
“Haram ayları ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir.
Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır. Allah’ın
haram kıldığının sayısını bozmak ve O’nun haram kıldığını
helâl kılmak için haram ayını bir yıl helâl sayarlar,
bir yıl da haram sayarlar. Böylece onların kötü işleri
kendilerine güzel gösterilmiştir. Allah kâfirler topluluğunu
hidayete erdirmez.” (Tevbe Sûresi 37. Ayet)
Devamlı dönmekte olan zaman, Allah’ın gökleri ve
yeri yarattığı günkü duruma dönmüştür. Bir yıl, on iki
aydır. Bunların dördü mukaddes (haram) aylardır ki
üçü arka arkaya gelen Zilkade, Zilhicce ve Muharrem,
dördüncüsü de Cemaziyelahir ile Şaban’ın arasındaki
Recep’tir.
Ey İnsanlar!
Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ederim. Sizin kadınlar
üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde
hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, aile
namusu ve şerefinizi kimseye çiğnetmemeleri, razı olmadığınız
kimseleri evinize almamalarıdır. Kadınların
sizin üzerinizdeki hakları ise, onların yiyecek ve giyeceklerini
güzel bir şekilde temin etmenizdir.
Ey İnsanlar!
Müslüman müslümanın kardeşidir. Gönül hoşluğu
ile kendisi vermedikçe, kardeşinin malına el uzatmak
helâl değildir. Sakın benden sonra küfre dönüp de birbirinizin
boynunu vurmayınız. Size iki emanet bırakıyorum.
Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız.
Bu emanetler; Allah’ın kitabı Kur’ân ve O’nun
Peygamberinin sünnetidir.
Ey İnsanlar!
Rabbiniz birdir, babanız birdir. Hepiniz Âdem’densiniz,
Âdem de topraktan yaratılmıştır. Allah katında
üstünlük, ancak takva iledir. Allah her şeyi bilen ve her
şeyden haberdar olandır. Arabın Arap olmayana, Arap
olmayanın Arap olana, kırmızı olanın siyah olana, siyah
olanın da kırmızı olana takvadan başka üstünlüğü yoktur.
Ey İnsanlar!
Allah her hak sahibine mirastan hakkını vermiştir.
Malın üçte birinden fazlasını başkalarına bağışlamak
caiz değildir. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona
âittir. Zina eden için ise mahrumiyet vardır. Hesabı da
Allah’a kalmıştır. Babasından başkasına soy (nesep) iddiasına
kalkışan soysuz yahut efendisinden başkasına
intisâba yeltenen nankör, Allah’ın gazabına, meleklerin
lânetine ve bütün Müslümanların lanetine uğrasın. Böylesi
insanların ne tövbeleri ne de şahitlikleri kabul edilir.
Size benim hakkımda sorulduğunda ne cevap vereceksiniz?”
Oradakiler cevap verdi: Sen’in tebliğ ettiğine, görevini
eda ettiğine ve nasihatta bulunduğuna şahitlik
ederiz. Rasûlüllah (s.a.s.) mübarek şehâdet parmağını
göğe doğru kaldırıp, cemâat üzerine çevirip indirdikten
sonra;
“ Şâhid ol Yâ Rab!
Şâhid ol Yâ Rab!
Şâhid ol Yâ Rab! “
Dedi. Sonra da buyurdu ki:
“ Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara
bildirsinler. Olabilir ki, kendisine tebliğ edilen kimse,
burada bulunup da işitenden daha iyi anlamış olabilir.
Allah’ın selamı, rahmet ve bereketi üzerinize olsun.”
Sadettin TURHAN
"Efendime" kitabımızdan alıntıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.