- 588 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEVGİ
Ayşe dünyada herşeye sevgi gözüyle bakar. Ona göre bu dünyada yaşama sebebi sevgidir. Onun sevgi tanımı ise çok hassastır. Ne olursa olsun insan kalp kırmamalı, kırsa bile arkasını dönüp gitmemeli. Çok hassastır bu konular onun için ama tam tersi hep yakın çevresi arkadaşları onu hiç anlamaz duyarsizca kalbini kırarlar. Ayşe çok üzülür. Kendisi insanlari üzecek, kıracak diye korkarken insanlar onu rahatça kırabiliyor ve arkasını dönüp gidiyor. Bunlar en yakınım dediği beraber dertleştiği insanlar olunca büyük hayal kırıklıkları yaşar. İçindeki derin sevgisi, muhabbeti tüm insanlardan yabancılaşmasına sebep olur. Ayşe üniversiteye gider ve ilk kez ailesinden ayrılır. Ve bu yabancılaşma iyice sarar etrafını. İnsanlarla çok yakın arkadaşlıklar kurar. Çok nazik ve sevgi dolu yaklaşır ki gerçekten çok sevmektedir. Ama arkadaşları ona o hassasiyeti göstermezler. Ayşenin ailesinin maddi sıkıntıları olması ve son günlerde iyice yoksullaşmaları onu çok üzer. Bu durumlar onu farkında olmadan anksiyeteye ardından panik ataklara götürür. Çünkü o iyice yanlız ve çaresiz hisseder. Panik atakları ailesinden gizler. Ancak okullar yaz tatiline girince panik ataklarini gizleyemez. Hele de birgün bütün akrabalarıyla pikniğe gittiklerinde çok ciddi bi atak geçtir. Kimse ne oldugunu anlayamaz. Sadece ailesinin yanında bile atak geçireceğinden korkarken tüm herkesin önünde bunu yaşamak onu çok etkiler. Artık ataklarla beraber depresyona da girmiştir. Hiç konuşmaz, devamlı korkar ve gözyaşı döker. Hiç uyuyamaz. Her atak geldiğinde ambulans çağırır. Ailesi ambulansı aramasına mani olmak ister ama eninde sonunda Ayşe arar ambulansı. Hergün hastaneye kaldırılır iğneler serumlar yine bikaç saat bile zor uyur. Artık tüm aile mahvolmuştur. En sevdiği nerdeyse yaşıtı olan halası onun yanına gelir ve onun hâline dayanamaz ve ağlayarak çıkar odadan. Ayşe ailesinden habersiz mücadele verirken şimdi onların üzüldüklerini görünce iyice güçsüzleşir. Ama kalbinde büyük bir inanç vardır. Allah mutlaka onu bu durumdan kurtaracaktır. Bigün ailesi onu zorla arabaya bindirip biraz uzaktaki bir köye şeyhin yanına götürmek ister ama Ayşe hastaneden uzaklaşmak istemez ve onu kandırarak yola koyulur ailesi. Ayşe deli gibi korkar, gitmemek için çırpınır ama ailesi onu köye götürür. Ayşe panik atak krizindedir ve yolculuk şehirden çıkıp köy yoluna girdiklerinde kendine hakim olamaz. Müthiş bir korku sarmıştır onu. Dayanamaz ağlar, bağırır ne yapsa geçmez. Sonunda gelirler köye ve Hoca bir dua yazar ona verir. Geri dönerler şehre. Ayşe yol boyu öyle büyük ataklar geçirmiştirki artik bitkin düşmüştür hemen hastaneye götürürler. Serum takar uyur bikaç saat eve getirirler. Uyandığında kalbinde müthiş bir ağrı, acı...
Artık iyileşeceğine olan inancı çok azalır. Babasının onun için çaresizce ağladığını
görür yıkılır. Bigün Başka bir şehirden kardeşine durumu anlatıp çağırırlar. Kardeşi de çalıştığı cafenin patronuna durumu anlatır. Patronu arkadaşını onunla gönderir ve arabasıyla ayşe alıp oraya getireceklerdir. Ailesi ay senin eşyalarını toplar başka bir şehir ona iyi gelir diye düşünürler ve iyi bir doktora da görüşebileceklerdir. Ayşe köy yolunda yaşadığı o büyük ataklardan dolayı yoldan çok korkar. Ama ailesi onu zorlar ve yolculuk başlar. Ayşe artık dayanamaz yolda yine ataklar ağlamalar ama bi an kalbinde güzel bir his duyar. Bir ses sanki orası sana iyi gelecek der. Orda birşey bulacaksın, onu alacaksın diye. Ayşe teslim olur o sese. Sabah gelirler. Kardeşinin patronunun arkadaşı Ali, O’na çok yardımcı olur. Onu önce doktora götürürler. Doktor bir-çok şeyi dert etmiş, çok üzülmüş ve artık bunu artık kaldıramayacak hale gelmiş o yüzden beyni sinyal veriyor. Şu an çok zor bir rahatsızlık geçiriyor durumu bi ölüden beter. Depresyon, ataklar, anksiyete vs. İlaç yazmış, bazı tavsiyeler vermiş. Aileyi rahatlatmış. Ardından kardeşinin cafesine gitmişler. Cafede ikiz olan işletmeciler ela ve sıla onunla çok ilgilenmışler. Özellikle Sıla. Ayşe hala yaşadıklarının şokundadir. Derken cafede uzaktan bi garson geçmiş. Ayşe yüzünü bile tam görememiş ama hep onu izlemiş. Bunca zaman sonra ilk kez kalbinde güzrl bir his belirmiş. Yolda gelirkenki his. Sila gel burda çalis kasada otur sana iyi gelir demiş. Ayse bisey diyememiş. Sonra kardeşinin evine gitmişler. 1+1 küçük öğrenci evi. Ertesi gün tekrar cafeye gitmiş ve kendini kasada bulmuş. Sıla Mert diye birini çağırmış artık Ayşeyle sen ilgileneceksin demiş. Ona kasayı öğretmesini söylemiş. Ayşe uzun zaman sonra ilk kez heyecanlanmış çünkü mert dün gördüğü ve çok etkilendiği kisiymis. Mert ona çok yardımcı olmuş. Ayşeyle çok kibar, anlayışlı davranmış. Ayşe artık sabahları daha mutlu uyanıyor Merti göreceğim diye heyecanla kalkıp cafeye gidiyormuş. Mert siparişin sisteme nasıl kaydedildiğini, hesap sistemini herşeyi ona anlatıyormuş. Ayşe onun her hareketini bütün detayını izliyormuş. Her gün onu göreceğim diye büyük bir heyecanla cafeye geliyor, onu görür görmez büyük bir mutluluk kaplıyor içini. Butun gün onu izliyor, bilgisayardan seçtiği şarkıları, kasadan ara ara çıkarip sıktığı parfümün kokusunu, herşeyi unutmamak üzere izliyordu. Birgün ikiz ablalar masalarında yalnız oturuyorlardı. Üzgün görünüyorlardı. Ayşe yanlarına gitti. Ela’nin gözleri doluydu. Ece Mumay’ın şarkisi çaliyordu. Vazgeç gönül aglasan da gözünün yaşını silen yok dediğinde mert elanın yanına geldi ve elanın gözündeki yaşı sildi. O an çok etkilenmişti Ayşe. Lavaboya gitti ve çok ağladı. Onun gözünün yaşını silen yoktu. Arkadaşları onu çok yaralamışlardı. Çok şükür ailesi vardı ama onların yanında panik atak geçirdiği haricinde ağlamamıştı. Neyse bu şekilde haftalar geçti. Ayşe sabah merti görmek için uyanıyor. Aksamda sabah merti göreceğim diyerek uyuyordu. Sabah cafeye giderken olurda izinli olur bugün onu göremezsem diye bi an korkuyor ama onu görünce rahatlatıyordu. Derken bigun akşam yemek yemek için mutfağa gitti ve geldiğinde mertte ikiz ablalarda işten ayrılmıştı. Patronla mert tartışmış ve inişlerde o yoksa bizde yokuz diyp gitmişlerdi. Ayşe çok sarsıldı o an. Artık mert yoktu. Onu göremeyecekti. Kasaya gitti, onsuz kasa nasılda yalnızdı. Yine aynı hatayı yaptı Ayşe. Yine çok sevdi ve amansızca kaybetti sevgisini zerrece anlatamadan sevdiğini. Yaşama sebebi gitti. Kasada para sayarken onun sesi, bilgisayardan müzik seçerken onun şarkıları çaldı hep kulağında. Böylesine herşey oyken, böylesine herşey onsuzdu. Günlerce ağladı, çok ağladı gizli gizli. Ama sonra yoldan gelirken içinden duyduğu sesi hatırladı. Buraya gelirken bir şey bulacaktı ve o ona çok iyi gelecekti. Hatırladı o an hissettiği o sesi. Allah beni buraya getirdi ve beni Mertle tanıştırdı. Onun vesilesiye daha da iyiydi şimdi. İçindeki korkuları, kaygıları geçmemişti ama Mert’i görünce bir süreliğine de olsa unutuyordu. Ama eğer Mert gitmeseydi ona gün geçtikçe daha da çok bağlanacaktı. Oysa henüz okulu bitmemişti ve burda yakında gidecekti. Eğer mert gitmeseydi Ayşe buradan hiç ayrılamayacaktı. Tüm bunları düşünürken beni ona getiren Allah’ın onu burdan götürürken vardır bir bildiği deyip kaderine teslim oldu. Ama çok acı geliyordu kasada onsuz durmak. Gözleri onu arıyordu hep. Derken ona mesaj attı. Ne yaptın gittikten sonra felan konuştular. Çok samimi olamamış iki arkadaş gibi. Bi gün bi dükkanın önünden geçerken çok güzel ésyalar gözünü aldı. İçeri girdi. İçinde İlaç şeklinde kapsüllerin
olduğu 2 şişe vardı. Onları aldı. Kapsüllerin içindeki kağıtlara mert için küçük şiirler yazdı büyük bir heyecan ve sevinçle. Kutuya koydu. Orda çok güvendiğı abisi olarak gördüğü Ahmet abiye verdi. Çünkü yavaş yavaş gitme vakti geliyordu. Ikiz ablalar dönmüşlerdi cafeye. Bigun merte mesaj atmıştı yine mert o gün cafeye geleceğini ordakikeri sürpriz yapacağını bu yüzden kimseye soylememesini söyledi. Ayşe çok sevindi. Heyecanla bekliyordu onu. Belki kutuyu da verebilirdi. Akşam mert geldi. Biraz oturup konuştular. O yokken cafedeki durumlardan bahsetti ayşe. Çok kalmadan gitti Mert. Son kezmiş gibi baktı Ayşe oysa zaten son kezdi. Korkulari hic birakmadi ayşeyi. Geri dönmesi gerekiyordu eve. Ama orda yaşadıklarıyla yüzleşmeye cesareti yoktu. Okul açılmıştı. Ailesi ısrar etse de ayşe gidecek cesareti bulamıyordu. Hem yolculuk hem evine geldiğinde yüzleşeceği korkular. Tekrar başa dönerim korkusu. Yine ağlıyor, yine delice korkuyordu. Yalnız başına markete gidip gelmek bile başarıydı onun için. Yürüyen merdivene binemez, toplu taşıma araçlarına binemez binde bile ilk durakta inerdi. Bigün cesaret etti ve durağa gitti tek başına. Tramvaya bindi HasbünAllah ve nimel vekil diyerek. Baya uzaklaştı alışveriş yaptı ve geri döndü. Bu onun için büyük başarıydı. Çünkü aylar sonra ilk kez ailesi olmadan hemde insanların toplu olduğu otobüsler uzak bi yere gidip gelmişti. Ailesi artık tamam hadi otobüse binip evde dönelim dedi. Tam otobüsün önüne gelince ayşe cesaret edemedi. Ağlamaya başladı. Geri döndüler. Birkaç kez denedi ama yapamadı. Anksiyete ve panik atak korkusu buna izin vermiyordu. İlaçlar biraz rahatlatmıştı ama tam iyileştirememişti. Bi akşam cafede dalgın otururken abisinin küçük oğlu ve kızı geçti önünden. Hayal gördüğünü sandı. Ama gerçekti. Koştu sarıldı ayşe çok sevindi. Eve gittiler. Abisini onu almaya gelmişti Eşyaları topladılar. Ama ayşe çok korkuyordu ağlıyordu yola nasıl çıkayım eve döneyim diye çok korkuyordu. Önce güzelce konustular sonra başka çare yok zorla götürdüler. Eve yaklaştıkça korkusu arttı, ataklar geçirdi. Artık beyni uyuşmuştu. Yolda durdular abdest aldı ayşe. Eve geldiler içeri girdi. Kendini çok kötü hissediyorum. Kalbinde büyük bi ağırlık. Ama en azindan yuzlesti korkusuyla. Ertesi gün yurda gittiler annesiyle. Onu bırakıp döndü annesi. Ayşe arkadaşları çok destek oldular. O da sevgiye farklı anlamlar yüklemeye başladı sevginin beklentisi yoktu. Karşındakinin kendin gibi olması gerektiğini, senin hassasiyetlerini göstermesi gerektiğini düşünmemeliydi. Böylece daha rahatladı. Sevgi özgürdü artık. Peki ya Mert. Onu bi daha görebilir miydı Ayşe. Ondan önce içindeki korku tamamen bitebilir miydi. Çok dua etti. Bir kişisel gelişim uzmanı hocasıyla görüştü. O da Ayşe ye Taha Süresinin 7 gün boyunca günde 7 defa meâlini okumasını söyledi. Okudu Ayşe
67) Mûsâ birden içinde bir korku duydu.
﴾68﴿"Korkma!" dedik, "Üstün gelecek olan kesinlikle sensin. Taha Sûresinin ayetleri ona iyi gelmişti. Birgün rüyasında birinin ona asaya benzer bir sopa uzattığını gördü rüyasında. Uyandığında araştırdı ki Hz. Musa’nın asasını verdiği kişi korkusundan kurtulur diyordu. Belkide rüyasındaki Hz. Muşaydı bilemezdi ama sonrasında korkuları tamamen bitmesede baya azaldı hemen hiç atak yaşamadı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.