Benzin istasyonu… Süslü nine boş şoför koltuğunun yanında oturmakta, gösterişli kıyafeti ve pırlanta takılarından önemli bir cemiyete gittiği anlaşılmaktaydı. Dikiz aynasında özenerek makyajını tazeledi. Kıyafetini düzeltti. Şık takım elbiseli dede arabaya bindi. Kravat düğmesi açık, yakası dağınıktı. Nine dehşete düşmüş “Kravat nerede?” Dedenin ağzını bıçak açmadı. Yüzü bembeyaz, hiç göz kırpmadan ileriye baka kaldı.

Döküntü, pis tuvalet… Taşmış pisuarlar… Kapı açıldı. Dede içeri girdi. Kabuk tutmuş aynanın temiz kalmış yüzeyinde kendini görmeye çalışırken; kumaşı, işlemesinden kıymetli olduğu anlaşılan kravatını sıkılaştırdı. Gülümserken ağır koku midesini bulandırdı. Klozetin önünde aceleyle kemerini gevşetip pantolonunu indirdi. Kapağı kaldırıp tiksinerek oturdu. Yüzünde bir rahatlık... Eli taharet musluğuna uzandı. Birkaç defa çevirse de... Tuvalet kâğıdı askılığına bakan korku dolu gözler…

Tenha otoyol… Nine arabanın içinden dışarıyı seyrediyordu. Yüzü asılmış. Yorgun. Gözleri kocaman açıldı, sevinçle gülümsedi. Başını yan tarafa çevirdi. Dede direksiyon başında sanki kaskatı kesilmiş. Nine eliyle işaret ederek “Tesis çok güzel. Bir şeyler yer, dinleniriz.” Dede göz ucuyla tesise baktı. Hemen aklından bir hesap yaptı. “Benzin istasyonuna çekeriz.”
*
Nine gardırop çekmecesini açtı. Kravatı alırken gözlerinde canlanan hatıralar… Düğünü, dedesi, eşinin boynunda aile yadigârı… Kravatı özenerek bağladı. Boy aynasının önünde dikilen dedenin boynuna geçirdi. Kravatı sıkıp yakaları indirdi. Büyük bir aşkla gözlerine baktı. “Dededen damada.” Dede büyük bir gururla “Sıra bende”

Hikâyeye eklenecek beşinci sahnede dedenin verdiği kararın sebebi olarak evliyken mi yoksa evlilik öncesi yaşadığı bir olayı mı görmek isterdiniz?