Kukla
İnsanlar ömürleri boyunca bir seçim üzerineler. Ya olmak istedikleri gibi yaşar ve bunun için uğraşırlar veya oldukları gibi kalırlar. Başka bir seçenek olmadığı gibi bazısı da bu iki şık arasında bocalarlar. Tüm bu olgular sırasında geçen zamana da ortak bir dille hayat derler.
Olduğu gibi kalanlar için pek de zorlu olmaz yaşamak. Teslimiyetçidirler. Kendilerine sunulanla yetinir, inceldiği yerden kopsun diyerek de istediği bir şeyi elde etmeye uğraşmazlar. Gamsız biliriz onları, yaşadığı büyük bir sorun hiçbir zaman olmaz. Yemeğin tuzuyla ilgilenmedikleri gibi olası çocuklarının isim hakkına bile karışmazlar. Kendi dünyalarında her zaman mutlu ve huzurlu kalırlar. Çünkü değiştirmeye uğraşmazlar. Kolayca vazgeçerler. Her ne kadar güzel görünse de tepkisiz bir duygu ile yaşamak onların sadece nefes alışverişini sağlar. Onlar her zaman bir demirbaş kadar faydalı ve faydasızdırlar.
Oysa olmak istediği karakteri gözünde bir kez canlandırmış olan insan daha sabah yatağından uyandığı gibi yatağını bir başka toplar, kahvaltısını başka hazırlar, saçını başka tarar, bir başka adım atar kapıdan çıkarken. Doğru ve güzel olana kavuşma arzusuyla ince eler sık dokur ve paylaşması gerekeni paylaşır, paylaşmaması luzüm gerekeni asla paylaşmaz. İstediği gibi olma çabasında olduğundan mükemmele doğru yürür. Bazen kibre ve bencilliğe varsa da koşar adım ayrı bir heyecanla uyur ve uyanır. Bu şekilde kendini sever. Beğenilen de bu olur genellikle zaten.
Asıl mesele bu iki durum arasında kalanlardır. Olmak istedikleri insanın davranışlarını sergilerler. Bazen de cesaret edemeden öylece kalırlar. İşte tam burada seçmek istediği ile sevdiği arasında kalan insan bocalar.
Örneğin birisini seviyordur. Sevilmiştir de. Oysa o başka türlü bu başka türlü sevmiştir. Seçimi bu yönde olan kişi bir gün bir gerçekle karşılaştığı an arada kalıverir. Diyelim ki sevdiği insanın geçmişte yaşadığı çok özel bir ilişkisi olsun. Bunu öğrenen kişi geçmişte de kalsa artık o sevgiye olan mükemmelliğini yitirir. Hemen vazgeçmek istese de vazgeçemez. Çünkü yaşamak istediği ile yaşadığı çakışır. Hem sevip hem iğrenir.
Bütün bu seçeneklerimizin üzerinde tek bir gerçek var ki insan yemeğe, suya muhtaç. Daha boşaltım yapmak zorunda olan bir canlı. Kendi dünyamızda ne olursak olalım bir kukladan öteye geçemeyiz.
Hem de bırakın yakalamayı iplerini hiçbir zaman göremeyeceğimiz bir kukla olarak bize sunulduğu kadar yaşarız. Bir ömür bir uğraş üzerine düşünürken bir an sonra ölebilecek ölümlü bir canlıyız.
Ne demişti şair:
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol
Sevgilerle..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.