- 352 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ruh durumunuzu dikkate alın
Moralinizin bozuk olduğu zamanlar sizi yanıltmasın ruh durumunuz son derece yanıltıcı olabilir. O anki ruh haliniz sizi aldatıp, yaşamınızın gerçekte olduğundan çok daha kötü gittiğine inandırabilir. Ruh haliniz iyiyken yaşam size çok güzel görünür. Bakış açınız doğru,sağduyunuz ve mantığınız yerindedir. Bu durumdayken hiçbir şey size zor gelmez,sorunlar daha katlanılabilir ve kolay çözülebilir görünür. Ruh haliniz iyiyken ilişkileriniz pürüzsüzdür, iletişim su gibi akar.Eleştirildiğiniz zaman bunu olgunlukla karşılarsınız.Tam tersi olup, kötü bir ruh halindeyseniz,yaşam size dayanılmayacak kadar ciddi ve zor görünecektir. Bakış açınız daralmıştır. Fazla alıngan olur, çevrenizdekileri yanlış yorumlayıp, davranışlarında kötü niyet ararsınız.
Hayata ve bize sunduğu birçok engele bir sınav, ya da, sınavlar dizisiymiş gibi baktığınız zaman, karşınıza çıkacak her engeli gelişmeniz için bir fırsat olarak görmeye başlarsınız. İster bir sorun bombardımanı altında olun, ister altından kalkılamayacak gibi görünen sorumluluklar ve engellerle karşılaşın,bunlara bir sınavmış gibi bakabilirseniz, daima başarma imkanınız vardır. Sizi zorlayan engele tepeden bakmaya başlarsınız. Ama bu engelleri, hayatınızı sürdürebilmek için mutlaka kazanılması gereken savaşlar gibi görürseniz,sizi adamakıllı çetin bir hayat bekliyor.Mutluluğu tatma ihtimaliniz olan tek zaman, her işinizin tam istediğiniz gibi gittiği anlardır. Eh,bunun da pek sık olmadığını hepimiz biliriz. Bir deney olarak, bakalım bu yöntemi önünüzdeki bir sorun üzerinde uygulayabilecek misiniz. Şu anda sizi üzen ergenlik yaşında bir çocuğunuz veya, canınızı sıkan bir patronunuz olabilir. Konuyu bir "sorun" değil, bir sınav olarak görmeye çalışın ve kendinize şu soruları sorun: "Bu konu neden yaşamımda bulunuyor? Ne anlamı olabilir ve bunu aşabilmem için neler gerekir? Konuya farklı bir açıdan da bakabilir miyim?
Bunu bir çeşit sınav gibi görmem mümkün mü?"Bu stratejiyi bir kez denerseniz, sorulara vereceğiniz karşılıkların ne kadar değiştiğini görüp şaşıracaksınız. Eskiden ben yeterli zamanım olmadığından yakınır dururdum.Oradan oraya koşturur, listemdeki her bir işi mutlaka bitirmeye çalışırdım. Bunu yapamayınca da, çektiğim sıkıntı yüzünden zaman çizelgemi, ailemi, koşullarımı, ya da, bir dolu başka şeyi suçlardım. Sonra gerçeği anladım. Mutlu olmak istiyorsam, hedefim daha çok zaman yaratabilmek için hayatımı düzenlemek olmamalıydı; bunun yerine,yapmam gerektiğini sandığım şeylerin tümünü yapamayacağımı anladığını noktaya karar vermek olmalıydı. Bir başka deyişle, aşmamı gereken gerçek engelim, mücadelemi bir sınav olarak görmekten ibaretti. Konuyu bir sınav olarak görebilmek hayatımdaki en büyük kişisel sorunlarımdan biriyle başa çıkmamı sağladı. Halâ ara sıra zamanım yetmiyor, diye yakındığım vardır, ama kesinlikle eskisi gibi değilim. Her şeyi olduğu gibi kabul etmeyi çok daha fazla öğrenmiş durumdayım.
Övgü ve Yergi aynı şeydir;
En kaçınılmaz hayat derslerinden biri başkaları tarafından onaylanmanmaktır. Övgü ve yergi aynı şeydir, diye düşünürseniz, herkesi her zaman memnun edemeyeceğiniz gerçeğini kendinize hatırlatmış olursunuz. Yüzde elli beş oy alarak seçimi açık farkla kazanan bir aday bile sonuçta nüfusun yüzde kırk beşi tarafından istenmemiş durumdadır. Bunu bilmek de insana epey haddini bildirir, değil mi? Ailemizden, dostlarımızdan ve birlikte çalıştığımız kimselerden alacağımız beğeni notları da bundan pek yüksek olacak değildir .Aslında, yaşamı değerlendirmek için herkesin kendine özgü fikirleri vardır ve bizim fikirlerimiz her zaman onlarınkine uymayabilir. Her nedense, çoğumuz bu kaçınılmaz olguya karşı debeleniriz. Başkaları bizim fikirlerimizi reddettiğinde, tekliflerimizi geri çevirdiğinde, yada, bizi onaylamadıklarını bir şekilde gösterdiklerinde kızarız, kırılırız veya, hayal kırıklığı yaşarız.
Karşılaştığımız herkesin onayını alamayacağımız gerçeğini ne kadar çabuk kabullenirsek, yaşamlarımız da o denli kolaylaşacaktır. Peşinen onaylanmamayı göze alıp, buna karşı direnmemekle, yaşama çok daha sağlıklı bir bakış açısı geliştireceksiniz.Öneriniz beğenilmediği zaman kırgınlık duymaktansa kendinize şunu hatırlatın: "Bak,iste yine oldu. Ama sorun değil." Umduğunuz onayı aldığınız zamanlarda da, bu size tatlı bir sürpriz olacak, minnet duymanızı sağlayacaktır.
Hem övgü hem yergiyle karşılaştığım pek çok gün vardır. Kimi insanlar benden konferans vermemi isterlerken, kimileri uygun bulmazlar;gelen telefonlardan biri iyi haberdir, diğeri uğraşmamı gerektiren bir sorun olur.Arkadaşlarımdan bir çoğu benim davranışımı beğenirken, diğeri karsı çıkar. Kimi tanıdığım benim çok iyi olduğumu söylerken, kimi telefonuna cevap vermediğini için beni bencil bulur. Bu şekilde ileri geri, iyi ve kötü,onaylanmak ve onaylanmamak herkesin yaşamının bir parçasıdır
Temel düşünce karşılıksız vermenin sağladığı keyiftir; verdiğiniz şeyin pahalı olması gerekmez. Sanırım, rastgele iyilik yapmanın en önemli kazancı yaşamınıza getirdiği tatmin duygusudur. Yaptığımız her iyilik bizi olumlu duygularla ödüllendirir ve yaşamın iyilik ve sevgi gibi önemli yanlarını hatırlatır. Hepimiz üstümüze düşeni yaparsak, çok geçmez, daha güzel bir dünyada yaşıyor oluruz.
Birisine hatalarını, farklı biçimde yapmış olmaları gereken şeyleri ve o kişiye bir işin nasıl daha doğru yapacağını göstermek için her zaman fırsat vardır. İnsanları özel olarak,ya da, herkesin önünde "düzeltmek" için imkanlar daima olacaktır. Bütün bu fırsatların getireceği tek şey varsa, o da, birisini mutsuz edip sonucunda kendinizin de mutsuz olmasıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.