- 650 Okunma
- 8 Yorum
- 6 Beğeni
Eski Bayramlar Müzesine Hoş Geldiniz
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hüzünlü ve buruk bir şekilde kutladığımız mübarek Ramazan Bayramı da geçip gitti, bir daha ki Ramazan Bayramına kadar da, bakalım hangilerimiz hayatta olacağız, hangilerimiz ahirete göç edeceğiz, onu Allah bilir... Neydi o eski bayramlar? Yetmişli seksenli yıllarda yaşadıklarımız, yaşattıklarımız... Bir bakalım Bayram Sonrası Müzesinde, neler varmış neler?
Bu görmüş olduğunuz kartpostallar yetmişli, seksenli yıllarda henüz cep telefonunun hayatımıza dahil olmadığı zamanlarda, üstüne pul yapıştırılarak, uzaklarda ki sevdiklerimize gönderdiğimiz güzelliklerden birisiydi. Genellikle arkasına ’’Bayramınızı en içten dileklerimiz ile kutlar sağlık ve esenlikler diler büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperiz.’’ diye yazılır bir hafta önceden de postaya verilirdi...
Biraz ilerleyelim bakalım müzede... Bu görmüş olduğunuz dokümanlar, çocukların baş tacı olan materyallerdir... Mantar ve mantar tabancası ki mantarlar, kimi zaman tabanca ile patlatılır, kimi zamanda tele takılır, kızların önüne atılır, kızlar korkutulurdu... Bazen de elde patlar, sızım sızım sızlatırdı... Füze, kız kaçıran dediğimiz şey... İçine su doldurulan su tabancası... Maytap denilen ve yakıldı mı ışık saçan güzellik...
Biraz daha ilerledik mi ev baklavasının fotoğrafının önüne geliyoruz. Günümüzde tamamen ortadan kalkmasa bile yapılması hayli azalmıştır. Yetmişli seksenli yıllarda ki baklava kalitesini yakalayan anneanne ve babaannelerimiz sayıca çok azalmıştır...
Bu fotoğraflarda da Kurban Bayramında dedesi ile birlikte kurban pazarından alınıp eve getirilirken boynuzu kurdeleler ile süslenmiş koçu görüyorsunuz... Şimdilerde banka hesabına yatıp ya da marketlere gidip parası verildikten sonra, bayramın dördüncü günü evimize gelen, başında durup da kesilirken tekbir getiremediğimiz kuzu, koyun etlerinin o zaman ki hallerini görüyorsunuz...
Veeeee evet evet, çocukların olmazsa olmazlarından bayram harçlığı... Günümüzde İnternet yoluyla da, banka hesaplarına gönderilmekte olup, eski zamanlarda birebir dedelerin ve ninelerin eli öpülerek alınan güzel bir bayram geleneği idi... Hatta yakın zamanda çocukların tost makinesi yerine pos makinesi alıp, bayram harçlıklarını kredi kartı ödemesiyle bile alabilecekleri gündemimize girerse hiç şaşırmayalım.
Bunlarda mendil ve çorap olup. Geçmiş zamanlarda dedelerimiz, ninelerimiz el öpmeye gelen torunlarına her bayramda bayram öncesi alıp, bayram günü severek verirlerdi. Tabi ki yanaklarından da makas almayı ihmal etmezlerdi...
Burada da mübarek Ramazan Ayı boyunca çalınan davulu ve tokmağını görüyorsunuz. Erkek manken de haliyle Ramazan Davulcusu arkadaş oluyor. Saat ve cep telefonunu kurma olayı çıktıktan sonra, sayıları da hayli azalmakla beraber yine de muhtelif yerlerde davullarını çalarak hizmetlerini sürdürmektedirler... ’’Kızını boş bırakırsan ya davulcuya ya da zurnacıya kaçar.’’ cümlesi Ramazan Davulcuları için geçerli değildir...
Biraz daha ilerleyelim bakalım. Burada ki fotoğrafta bayram sabahı dedesinin elini öpüp harçlığını alan bir çocuk görülmektedir. Yanda ki fotoğrafta da belediye temizlik işçisi kardeşlerimizin ve davulcu kardeşlerimizin bahşiş toplama anı görülmektedir. Bu fotoğrafta da bayram namazından çıktıktan sonra simitçilerden simit alan baba ve çocukları görülmektedir... Başka bir fotoğrafta da şimdilerde pek rastlayamadığımız, aile bireylerinin dede, babaanne, baba, anne ve çocuklar, amca, halalar hep beraber sabah kahvaltısı yaparken görüyorsunuz...
Ahmet ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Yazınız, özellikle bizim kuşaklarımızdakilerin gözlediği bu değişimleri, o dönemlerdeki toplumsal yapıyı ve o günlerden bu yana yaşanan değer değişimlerini de göz önüne sermiş.
Başlık, bu akışı çok güzel açıklayan isabetli bir seçim.
Tarihsel dokunun sıralamasını okurken çocukluğuma, büyük aile yapımızdaki sistematik saygı düzenine, her sahur özenle yapılan böreklere, masaya herkes oturmadan ( bu, evin en küçüğü de olsa ) kimsenin elinin masanın üzerine uzanmadığı saygıya, iftar davetlerimize, bayram öncesi hummalı hazırlıklara, bayramda her odada başka bir grubun ağırlandığı kalabalık kutlamalara., ablamla benim evdeki hizmet sektörünün temsilciliğini (!) yaptığımız yıllara.... nerelere gittim, nerelere bir bilseniz!...
Yazınız, çok akıcı bir dille kaleme alınmış. Yerini hak eden yazınızı ve sizi içtenklikle kutlarım Ahmet Bey.
Saygılarımla....
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci
Öncelikle en büyük dileğim
Önümüzdeki bayramların
Kıymeti bilinerek kutlanması.
Ve de hep beraber
O bayramlara erişmek.
Bayram yazılarını nedense
Çok seviyorum.
Bende ayrı bir yeri var
Bu günlerin.
Hüzünlendirdiği aşikar.
Ne güzel yazdınız
Ellerinize sağlık.
Saygıyla.
Ahmet Zeytinci
İsmi de çok güzel seçilmiş bu yazınız hüzünlendirse de tebrikleri hak etmiş
Cidden, müze de gezer gibi oluyor insan
Teşekkurler sağolun
Ben de bu bayramda nikah şekerleri gibi
tüller içine beş adet çikolata ve harçlık hazırlayıp
Komşu çocuklarını sevindirdim
El öpme vb şeylerden kaçınarak
çok şükür kalp kırmadan
Bu bayramda geçti
Bugün eski bayramları yad ediyoruz
Yarın
güzel şeyler anlatacak
bayramlarımız olmalı
Hep birlikte başarmalıyız bunu
Neyse kısa keseyim
Çok fazla şey var yazacak):
Saygılarımla...
Ahmet Zeytinci
Eskilere götürdünüz, eskilere gidip de duygulanmamak olur mu? Kaleminize sağlık
Ahmet Zeytinci
Nasıl zekice bir okadar da duygusal bir yazı olmuş. Müze giriş kartı ve maske soruluyor mu girişte acaba :)
Ahmet Zeytinci
Sevgili Kardeşim
Hüzünle seyrettim o fotoğrafları.
Elim yüreğimde özlemle gezdim müzeyi.
Yüreğine kalemini sağlık.
Selamlarımla.