- 1047 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
Ey Özgürlük
Özgürlük nedir ki bir dağın göğsüne serpilmiş kırçiçekleri kadar bırakmak kendini rüzgâra.
İnsan sığınacak bir liman, tutacak bir el, yaslanacak bir omuz bulamadığında doğanın çekim gücüne kapılır, vurur kendini dağlara. Bir papatya boynunu uzatır, gülümsersiniz başınızı gökyüzüne çevirip. Masmavi gökyüzü yüzünüze değer, bembeyaz bulutlar terkisine alır sizi uçurur düşler alemine. Kollarınızı iki yana açar, çığlık atarsınız, "yaşasın özgürlük!"
İyiki doğa var, uçsuz bucaksız vadiler, dağlar, ırmaklar, okyanuslar, yedi kıta, yedi iklim, ormanlar, kușlar, kelebekler, yalandan evlâ yılanlar....
İyiki insanlardan kaçacak yerimiz var.
Ne güzel yüreğimizin nârında pișirdiğimiz hasreti tașıyan kalbimiz hâlâ var.
Karanlıktan karanlık insanlardan kurtaracak gönül gözümüz de açık.
Bir başınalığımızı valse kaldıran yalnızlığımız var.
Kimin kimsesi olmak mı bulutlar bile ağlar, gözünüzde kalır bir parça umut da dağıtır sizi.
İnsanoğlu t’uzağında nefes almak var ya "kum gibi" yaşamak adına ne çok şey var gözü kapalı teslim olduğumuz, açmazın ortasında iyiki kendini yenileyen doğamız var, içimizin kanatlarını her bahar yeniden açan.
Özgürlük özüne dönmek isteyen insanoğlunun mayasında her dem açığa çıkmaya hazır bekleyen tırtılların
kelebek olma halidir.
Ey özgürlük iyiki varsın, tılsımınla kanatlandıran, iyiki öz suyumuzdan, huyumuzdansın...
sude nur haylazca