- 385 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KORONAVİRÜSÜN YAŞAMIMIZA ETKİLERİ
Hepimiz dünya denilen bir tutukevine tıkıldık. Bizi tutuklayıp içeri atan, bilim adamlarının anlatımıyla 125 nanometre büyüklüğünde bir virüs. Bir nanometre (nm) metrenin milyarda biri olduğuna göre, virüsün ne kadar küçük olduğunu ortada. Günlük yaşantımızda göremediğimiz bir düşmanla karşı karşıyayız kısacası.
Dünününüz, bir virüs çıkıyor ortaya; tüm yaşam biçimimizi etkileyip değiştiriyor. “Bir musibet bin nasihatten daha iyidir.” atasözünün yaşama geçişine tanık oluyor, insan yaşamının ne denli değerli olduğunu anlıyor ve bilim adamlarının uyarılarıyla gereken önlemleri almaya çalışıyoruz.
Önce temizlik alışkanlıklarımızı gözden geçiriyor, her zamankinden daha temiz olma gereği duyuyoruz. Hatta öylesine temiz olma gereği duyuyoruz ki bu kez de ellerimiz kuruyup çatlamaya başlıyor.
Artık sarılıp sarmalaşmayı, kafa tokuşturmalarını, el sıkışmalarını, şapur şupur öpüşmeleri bırakıyor; birbirimize sevgimizi, uzaktan romantik bakışlarla ve Japonlar gibi selamlaşarak gösteriyoruz.
Aslında “fiziksel uzaklık” dememiz gereken, ama ne yazık ki sınıfsal bir çağrışım uyandıran “sosyal mesafe” kavramını kullanıyor oluyoruz. Bırakınız sokakta, evde bile eşimizle, çocuklarımızla bir buçuk iki metrelik bir uzaklık bırakıyoruz aramızda.
Sorumluluklarımızı anımsıyoruz korona sayesinde. Yalnızca kendimizi değil, başkalarını da düşünmemiz gerektiğinin farkına varıyoruz.
Birlik ve beraberliğin ne denli önemli olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Arada bir aykırı davranışlara tanık olsak da aynı gemide olmanın böyle bir birlikteliğe gereksinim duymamızı sağladığını görüyoruz. Düşmanın ulus, din, mezhep, sınıf, cinsiyet, parti, görüş ve benzeri ayrılıklargözetmediğini izliyoruz. “Birlikten kuvvet doğar.” atasözünün önemi bir kez daha geliyor aklımıza.
Kara gün dostluğunun, dayanışma ve yardımlaşmanın, iyi komşuluk ilişkilerinin ne denli güzel olduğunu daha iyi anlıyoruz.
“Bize bir şey olmaz.” anlayışıyla hareket eden cahillerin çıkmazını görüyor, bilimin önemini daha da iyi kavrıyoruz. Çünkü böylesine güçlü bir düşmanla yalnızca moral değerlerimizle savaşamayacağımızın farkına varıyor ve bilimle kol kola giriyoruz.
Dengeli beslenmenin, sigara ve benzeri kötü alışkanlıklardan uzan durmanın insan sağlığı ve bağışıklık sistemi açısından ne denli önemli olduğunu beyinlerimize kazıyoruz.
Yaşamımızda sel, deprem gibi doğal afetlerin yanı sıra başka felaketlerle de karşılaşabileceğimizin bilincine varıyor; böyle günler için devletin ekonomik yönden hazırlıklı olması gerektiğini anlıyoruz.
Daha düne kadar sövdüğümüz, yetmeyince dövdüğümüz, hatta öldürdüğümüz sağlık çalışanlarının toplum için değerini daha iyi anlıyoruz.
Ekonomik açıdan güçlü ve kendi kendine yeter bir ülke olmanın ne denli önemli olduğunu fark ediyoruz. Ulusların öncelikle kendi çıkarlarını düşünerek böylesi durumlarda tarım ürünleri satmadıklarına tanık oluyoruz. Ayağımız yere basmaya başlıyor. Başka ülkelere gereksinim duymamak için özellikle tarımsal üretimin olmazsa olmaz koşullardan biri olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz.
İşsizliğin yarattığı bunalımı, çöküntüyü her yönüyle yaşıyor; bunlara tanık olup çözümler arıyoruz.
Sosyal devlet anlayışının ne olduğunu ve önemini öğrenmeye başlıyoruz.
Şeffaflığın varlığını tadıyoruz.
Alkolün sağlık alanında da kullanıldığını ve virüslerin, bakterilerin en büyük düşmanı olduğu gerçeğini öğreniyoruz.
Yaşlılarımızın bizler için ne denli vazgeçilmez olduğunun farkına varıyoruz.
Yüz yüze eğitimin yerini hiçbir yöntemin alamayacağını deneyerek anlıyoruz.
Sokağa çıkamamanın, dilediğimiz yerlere gidemeyişimizin yarattığı sıkıntıyı yaşıyor, özgürlüklerin değerini şimdi daha iyi anlıyoruz.
Evet, bu koronavirüs belası bir gün başımızdan gidecek; ama yaşantımızda derin izler ve büyük değişiklikler bırakacak. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bazı davranışlarımı değiştirecek, kendimize çekidüzen vereceğiz. Bu belayı başımızdan savdıktan sonra “eski hamam, eski tas” anlayışıyla yaşamımızı sürdürürsek bir yere varamayız. Yozgatlıların dediği gibi, “Dadandırma sarı gelin, dadanırsa yine gelir.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.