- 869 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Demokrasi Felsefesi
Okullarda demokrasiyi "halkın kendi kendini yönetmesi" diye öğrettiler bize. Haklıdırlar da. (1)O zaman cevabını bulamamış sorular vardı zihnimde :Halk kendi kendini yönetiyorsa Ankara’dakiler ne gerek var? Halkı halk, yani sen, ben biz yönetiyorsak, isteyen istediği işe girebilir, maaşına zam yapabilir o zaman.
Bir müddet sonra "halk seçtiği temsilciler vasıtasıyla yönetilir ki bu temsili demokrasidir." açıklamalarına vakıf olunca sorular biraz açıklığa kavuştu. Fakat demokrasiyle ilgili yeni bilgiler, itirazlar vardı. Bir sosyetik, ünlü mankenimiz seçim sonuçları hoşuna gitmemiş olacak ki şöyle dedi :
"Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir olmaz! "Gerekli kanun değişikliği yapıp bu vahim(!?) yanlışlığı düzeltme yoluna gitmediler. Bir de demokratik cumhuriyet tabiri geçiyordu. Daha biz birini kavrayamamıştık. Bunu nerden bilecektir, ya da kim biliyordu? Cumhuriyet, sadece çoğunluğun yönetimi miydi? Öyle dediler. Çoğunluğa rağmen azınlık gücü elde edemez miydi? Ne olacaktı o zaman?
"Demokrasi eksikleriyle, tartışmalara açık yönleriyle en işe yarar yönetim felsefesidir. Demokrasi fikriyatının altında yatan itki Bir arada yaşama sorununu çözmektir.Adı üzerinde bu bir sorundur. Kaynakların kullanımı ve paylaşımı, iktidar-güç ilişkileri, menfaat çatışmaları stres yaratan alanlardır. İnsan toplulukları yaşam biçimsel din, dil, ırk vd. olarak farklılaşırlar. Farklılıklar bir yandan tehdit olarak algılanırken, diğer yandan tahakküm araçları olarak işlevselleşir."(2)
Okullarda böyle anlatmalıydılar. Ama eğitim zorunlu ve çok yüzeyseldi. Belki bulduğumuzla yetinmemiz istendi. Her şey gibi bilgilinin fazlası zararlı olurdu. Çünkü reaya bazı şeyleri sorgularsa ve karıştırırsa efendilerim işi zorlaşmaz mıydı? Mesela biri dese ki Amerika bize neden yardım ediyor? Ne Gerek var bunlara? Belki anlatanlar dinleyenlerden daha bilgili değildi. Her şeyden azar azar bilmemiz en iyisiydi. Dünyada ülkeleri, o ülkelerin başkentlerini, iklimini, nüfusunu, doğal zenginliklerini vs. öğrenirken kendi ülkemizin imkanlarını, zenginliklerini ve bunların nasıl heba edilebildiklerini bilmemenin rahatlığı içinde bu günlere geldik.
Demokrasi ile İslam dinini kıyaslayıp bunların uyuştuğunu veya tersini iddia edenler olmuştur. Bu konu yöneticilerin sahip olduğu gücün kaynağını ne adına kullandıkları ve meşruiyet ölçüsü ile ilgilidir. Açıkçası demokrasi beşer aklını esas alır, çoğunluğun iradesine dayanır. İslam ise Allah’ın hükümleri ve iradesi dışına çıkmayı şirk saymıştır.(3)
R. Özer 23,05,20
(1) A.Lincoln, demokrasiyi ‘halkın halk tarafından ve halk için yönetimi’ şeklinde tanımlamıştır.
Eflatun demokrasiyi “Şarlatanlar düzenidir” diye tanımlamıştır.
Churchill de demokrasiyle ilgili olarak şu ilginç tespiti yapmıştır; “Demokrasi en iyi yönetim şekli değildir, ama kötü tarafları en az olan bir yönetim şeklidir.”
Seyit Ramazan Özer
(2) (Markar ESAYAN, Akşam)
(3) En’am, 6/57; Yusuf, 12/40, 67; Kasas, 28/70, 88, Maide, 5/55 vb.)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.