- 924 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Bugün Allah İçin Ne Yaptın?
Tesadüflere değil de karşımıza çıkan her şeyin bizim için bir anlamı olduğuna inanırım. Tıpkı bugün ki gibi. Karşıma üç kere Allah için ne yaptın sorusu çıktı. Ben bunu düşünürken, beni sosyal medyadan takip eden insanlara da bu soru üzerine düşünmelerini ve bazı şeyleri dank etmeleri gerektiğine inandım.
Hayatta sürekli bir şeyleri erteliyoruz. Üniversiteye hazırlanırken kitap okumayı erteliyoruz, çalışırken eşi dostu ihmal ediyoruz, bazen gülümsemeyi bile unutuyoruz. Bazı şeylerin vakti ve zamanı vardır. Ve bu süreçte insanın öncelikleri de vardır. Son zamanlarda insanlara sorular sormaya başladım, en son ne için mutlu oldular, onları üzen ne oldu diye. Ne yükler ne acılar varmış omuzlarında. O kadar ağır yükler ki bize kim olduğumuzu unutmaya kadar gitmiş aslında. Ve sordum, Bugün Allah için ne yaptın? Dünyalık heveslerimiz uğrunda onları bir kenara itip, Allah’a ne verdik diye. Çoğunluğu vaktim yok diye bahane sürdü, bazısı işlerim çok ibadete kalmıyor dedi, bazısı ben imam mıyım ibadet yapayım dedi. Evet ciddiyim, bana böyle bir cevap geldi. "Ben imam mıyım ibadet yapayım, kendimi seviyorum yeter. "Ben bu cevabı görünce utandım. Allah’ın bizi var etmesinin sebebi dünyalık heveslerimiz miydi, yoksa ona kulluk etmek miydi. Allah’ın bizden razı olması mı önemli, yoksa insanların mı? Şimdi ki önceliğimiz insanların bizim hakkımızdaki düşünceleri değil miydi? Yaşıyoruz bu hayatı dünyalık heveslerle, diğer tarafı hiçbir şekilde düşünmeden. Rabbim bize ahirette Benim için ne yaptın dediğinde vericek bir cevap bulabilecek miyiz? Yadırgamak ya da bunları bize söylemek sana mı düştü derseniz eğer, evet size bunları söylemek bana düştü. Ve sen eğer şuan okuyorsan bu satırları Allah hâlâ senden ümitli, seni bekliyorum diyordur. Allah’ın bize ihtiyacı yok, bizim ona ihtiyacımız var.
Çok sordum kendime ne yaptın İlayda, Allah’a ne verdin diye. Utandım, Allah’ın karşısına çıkacak surat bulamadım kendimde. Etrafımızdaki insanlar bizden bir şey istediklerinde bunları kolayca yerine getirirken, Allah’ın bizden istediği, emrettiği şeyleri yapmamak için bahaneler üretiyoruz. İnsanın bir şey istemediğinde bulacağı bahanesi çok öyle değil mi?
Adama soruyorlar Müslüman mısın, Elhamdülillah müslümanım diyor. Kelime-i şehadeti getirir misin diyor, onu bilmeyen, anlamını dahi bilmeyen, müslümanım diye gezinen maalesef ki insanlar var. Peygamberimizin ümmetim diye kast ettiği durum, bu değil ne yazık ki...
Belki karşınıza çıkmıştır, YouTube’da sokak röportajı. Orda çok hoşuma giden bir konuşma geçti. Soru soran kişi, şöyle diyordu;
- Sokakta birini görseniz ve bir kişi Türk bayrağını ezse ne yaparsınız? Adam,
- Vallahi döverim onu diyor.
- Peki yerde bir kağıt var ve adam ona basıyor, bakıyorsunuz ki ayet var. Ne yaparsınız diyor? Adam,
- Onu vallahi öldürürüm diyor.
Soruyu soran kişi aynen şöyle diyor.
- O basılan kağıtta ayet var ve Allah’ın namaz kıl, ibadet yap dediği yazıyor diyor. Ve ekliyor namaz kılıyor musun? Adam,
- Hayır diyor.
Nedenini soruyor.
-Vaktim yok diyor.
Aslında istediğimiz her şeye vakit ayırıyoruz. Sosyal medya’da gezerken, boş boş film izlerken, ya da sadece otururken. Bu karantina sürecinde, birçok boş vaktimiz var, peki bu boş vakit için ayırdığınız süre ne kadar? Allah’tan çok şey istiyoruz da esasın da Allah’a ne veriyoruz? Neyi hak ediyoruz da Allah’tan istemeye çekinmiyoruz, sorgulamak gerekmez mi?
Bunları söylerken başta dediğim gibi belki bana sana mı düştü diyebilirsiniz, niye yadırgıyorsunuz da diyebilirsiniz. Tam tersi derim, Müslüman Müslüman’dan sorumludur yazıyor Kuran’da. Sizin bu okuduklarınızı ben kendime de hatırlatıyorum. Dünyalık değil, ahiretlik size bir şeyler kazandırmaya sebep olmak isterim.Sevgilerimle....
İnstagram: ilaydakardas3
YORUMLAR
İnanan insanın her gün sorması lazım bunu kendine... İnsanlara faydalı olmak ya da zarar vermemek, ne güzel. Biz birisine yardım ettiğimiz zaman aslında aracıyız, o merhameti yüreğimize ve aklımıza koyan Rahman ve Rahim olan Allah... Zaman daralıyor ve ahirete ayrılan, zamanı belli olmayan bilet sadece gidiş, dönüş diye bir şey yok. Zaman yonta yonta kimimizi olgunlaştırıyor, kimimizi de tersine azaltıyor. Dileyelim biz olgunlaşanlardan olalım. Güzel bir yazı kutlarım...