- 579 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TARIM ÜRETİMİNİN ÇIKMAZLARI
Covid-19 ile yaşamanın dayanılmaz hafifliği insanlığın bütün benliğini sardı. Covid-19 hakkında açıklama yapma yetkisine sahip her yetkili kurum, kuruluş ve kişiler değişik senaryolar üreterek piyasaya sürdü, sürmeye de devam ediyor. Pandemi dönemi bütün dünyaya gösterdi ki ne kadar zengin imkânlara sahip olursanız olun, varlıklarınızı sorunların çözümü için kullanmayı biliyorsanız, başarılı oluyorsunuz. İnsan kaynağını ve diğer varlıklarını en optimal kullanan ülkeler mücadelede daha avantajlı oldu. Yetişmiş insan kaynağı, ülkelerin en önemli mücadele silahı olarak sahnede yerini aldı. Bu dönemde gıda sektörünün varlığının yoksunluğu daha çok hissedildi. Gelişmiş ülkeler diye tanımladığımız ülkeler de bile marketlerin rafları talan edildi. Bu tarım üretiminin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
Ülkemizin tarım sektörünün büyüklüğü, dünya ülkeleri içinde ki yeri ifade edilirken kendi kendine yeten ilk 5 beş ülkeden biri olduğumuz söylenir ve ülkemizin bu özelliği gurur kaynağımız olurdu. Çocukluk ve gençlik yıllarımızı bu söylemler ile geçirdik. Gün oldu, devran döndü, %70 köyde yaşama oranı tersine döndü, şehirde yaşamayı övünç kaynağı olarak dile getirmeye başladık. İnsanlar tarlasını tabanını bıraktı şehre göç etmeyi moda haline getirdi. Öyle ki köyde kurulu fabrika da bile çalışmayı göze alan er kişilerin hanımları, köyde oturmayı kendilerine zul gördü, tası tarağı topladığı gibi şehre göç etti. Niçin köyde ki güzelim evini bırakıp şehre kiraya çıkıyorsun diyenlere de, e.. bizim çocuk büyüdü, okul çağı geldi, dünya değişiyor, bu çocuk köyde ki akranlarıyla okuyup adam olamaz, şehirde iyi bir eğitim alması için şehre göçüyoruz bahaneleri de çok moda olmuştu. Köylerde oturanlar işin cılkını çıkardılar, yumurta, ekmek, et, sebze, meyve şehirden köylere gitmeye başladı, bu adeta yaşamın olmazsa olmazı oldu.
Yönetim erkinde olanlar insanların köylerinde kalması için çok değişik nedenler ortaya attı, şehirden köylere tersine göçü özendirmeye çalıştı ama teşvikler yeterli olmadı bu amacına ulaşmadı, ulaşamadı. Yönetim erki, tarım politikalarını gözden geçirmeli, köylüye, üretene farklı bakış açısının gelişmesini sağlayacak nedenler oluşturabilmelidir.
Tarım sektörü pahalı ve getirisi düşük olan uğraşı alanı. Bu alanda ya çok büyük sektör uğraşanı olacaksınız, ya da bu işle iştigal etmeyeceksiniz. Bir ürün elde etmek, tedarik zincirine dâhil olmak, ürününü korumak, değerinde satmak adeta çakallarla dans etmeye benziyor. Tarım işi ile iştigal etmek hakikaten emeklerin de emeği. Emekçiler, güneşin altında, yağmur çamur, kar kış, soğuk sıcak demeden ülkenin üretim zincirine bir şeyler eklemek için çalışıyor işte bunlar gerçek anlamda emekçi. Bu kesimin ciddi anlamda devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Tarım işi ile uğraşanlar tek başına kaderine terk edilmemeli.
Soframıza gelen bir yiyeceğin üretim aşamalarını gözden geçirdiğimiz de doğanın tarım işi ile ilgilenenlerin çalışma alanı olduğu görülür. Bir tohum, toprak ile hemhal olmadan önce iki nesnenin birbirine âşık olması sağlanır. Bunun için önce ekilecek tohum hazırlanır, toprak hazırlanır, tohum ile toprağın birbirlerine âşık olması için aracılar bulunur, bu aracılar gübrelerdir. Bu aşktan sağlıklı nesiller elde etmek için bakımının sürekliliğine yani aşılarının zamanın da ve yeterli miktarda yapılmasına dikkat etmek gerekir, bu da uygun ilaçlama ile olur. Bütün bu çabalar da istenilen nitelikte ve miktarda ürün elde etmek için yeterli değil, sağlıklı, nitelikli, verimli ürün elde etmek için tohum ve toprağın dengeli beslenmesine dikkat etmek gerekiyor, bu da zamana bağlı sulama, gübreleme ve ilaçlama ile olur. Bunlar yeterli mi? Hayır, bazen dışarıdan istenmeyen tacizler olur. Tacizler, böcekler, insanlar, evcil hayvanlar ve yabani hayvanlar, marifetiyle yapılır. Bunlarla öyle mücadele etmek gerek ki ne şiş yansın ne kebap.
Yukarıda sayılanların hepsi yapılsa bile tarım işi ile iştigal edenler amacına ulaşmış oluyor mu? Hayır. Tarım işi ile uğraşanların birde finansal sorunları var. Tarlada yetişmiş ürünlerin hasat edilmesi sorunu ortadan kaldırıyor mu? Hayır. Hasat yapılan ürünün soğuk hava depo sorunu ve satış sorunu var. Hadi satıldı diye düşünelim, parayı hemen tahsil edebiliyor mu? Hayır. Bunları ifade etmekle sorunlar çözülecek mi? Hayır. Bunları dile getirmem de ki amaç bir farkındalık oluşturmak.
Yine yanlış bir uygulama var ki, öğrendiğimde şok oldum. Bir acayip garabet uygulama o da kişilerin tarım işi ile iştigal edip etmediklerine bakılmaksızın, çiftçi kayıt sistemine kayıt olan ve o yılın aidatını ziraat odasına yatıran herkes, üzerinde kayıtlı olduğu ve üzerinde kira olarak görünen arazinin büyüklüğü oranında teşvik almaya hak kazanıyor. Bu çok yanlış bir uygulama diye düşünüyorum. Gerçek anlamda üretenlerin desteklendiği bir düzenlemenin uygulamaya konulması dileğimle. Evde kal, sağlıkla kal. Özer YILMAZ
YORUMLAR
Tarım bir ülkenin olmazsa olmazlarındandır. Şimdinin en birinci gibi görünen enerji kaynaklarından olan doğal gaz ve petrolün dünyada belli bir rezervi var ve gün gelince tükenecek, insanlar belki alternatif bulacaklar güneş enerjisi ya da elektrikle çalıştıracaklar arabaları, ancak tarımsal üretim durdu mu ya da sekteye uğradı mı hayat durur, ekmek yemeden, su içmeden, midenize bir şey girmeden hayatta kalamazsınız. Acilen tarımda yerli kaynaklara, yerli tohumlara dönmemiz ve ithalatı azında azına indirmemiz şart. Yoksa geleceğimizi kendi ellerimiz ile karartırız. Manidar bir yazıydı kutlarım...