Gönlüme Düşen Acı Bir Nida Benimkisi
Hak geldi batıl gitti… Son din İslam…. Kim inanırsa kendini kurtarır, kim isyan ederse nefsine kötülük eder. Allah rızası yoluna baş koymayan bir yaşam, boşa geçmiş bir zaman dilimi… Kime diyebiirsin ki, şu yol güzeldir şu yol şerlidir. Herkes bilgili, ne yazık ki ben cahilim diyen yok…
İnanan da neye inandığını bilmiyor. Din öğretilerini kulaktan duymuştur birilerinden, papağan gibi ibadete ve söylemelerine devam ediyor. Çağ değişiyor ama bu kişiler çağa ayak uydurmuyor. Çağın öğretilerini, engin ufuklarını görmemeye devam ediyor. Gözler görüyor sanıyor, gönül gözlerini kapatıyorlar. Gönül kapalı olunca, aşk olur mu o kalpte… İlahiye giden yol bulunur mu? Yol arayan yok, öğüt dinleyen yok, şirk nedir, faiz nedir, zekat nedir… Nedir ile biten hiç bir sorgu yapılmıyor. Kişiler kendilerine göre bir inanca sahipler… Bölük pörçük olmuş her şey, Kur’ana ters ne varsa yaşanıyor.
Yine bir Ramazan geldi geçti… Camiler de kapalı, kim evde teravi kılar ki, kim oruç tutar ki… medya bile Kornayı ön plana çıkardı, Alimler Ayetler hakkında konuşamadılar bile… Ölüme bir nefes uzakta olmamıza rağmen, kapanan kumarhanelere ve pavyonlara rağmen, Ramazan da suç üstü yakalanan bu gibi yerlerde insanlar görüntülendi. Koronanın dehşeti bile insanların gözünü açamadı… Öleceğiz diye, sorgu var diye yanan, tövbe eden kaç kişi oldu ki?
İnsanlar yasakları deldiler, sokaklara, parklara, piknik yerlerine koştular. Normal yaşam diye tutturdular. Normal yaşam Allah rızası için de yaşamaktı oysa… Bu nerede olursa olsun, hangi dar alanda vuku bulursa bulsun, Allah rızasının olmadığı her yer hapishane, her yer çilehane… Dışarıda insanı gaflete düşüren her şey var. Elbette dışarı çıkmadan İslamı yaşamak da mümkün değil ama bu evde kal çağrısı ile fırsat bilip ne kadar geleceği ve sonumuzu düşündük ki… Camilerin minarelerinden şarkılar( "Çav Bella " ) çalındı, mübarek mekanlarda motorsiklet ile zik zaklar çekildi… Ramazan da oruç utmak yerine güpegündüz piknik yerlerinde görüntüler verdik.
Ölüm, önümüzde geziniyor, ölünün cesedi bile yıkanırken nasıl yaparız diye tartışılıyor, cenaze namazı bile kılınamıyor sevdikleri ile… Birinci derece akrabalar kıldılar namazlarını sadece… Ancak hiç bir ders alınmadı, alınmıyor… Öyle büyük bir felaket ki, Rabbim sizi daha nasıl uyaracak ki! Hani ölünce, Allah’ın huzuruna vardığınızda, bir şey isteyecek yüzünüz mü kaldı ki?
Siyasetçiler bile, bu Korona günlerini fırsata çevirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ya Hu, dünya Kanuni’ye kalmamış, firavunlara kalmamış, Nemrutlara kalmamış, 1200 sene yaşayan Süleyman Peygambere kalmamış… Size mi kalacak! Akıllı ve hakkı tavsiye eden siyaseti ne zaman yapacaksınız ki? Hala yedi düvelin taklidi ile meydanlara mı soyunacaksınız… Çağ internet çağı, her bilgiye ulaşılıyor ama bu gibi siyasetçilerin peşinden gidenlere acıyorum, neyin peşindesiniz ki? Bu ülkenin kaderi bu değildir, olmamalıdır!
Dinde, siyasette, normal yaşamda kafesin içinde iki ayaklı papağanlar ile yaşamaya devam ediyor. Çağ ilerliyor ancak internetten oyun programı indiren, ilim peşinde olmayan bir çağı yakaladık çok şükür. Derdimiz ilim öğrenmek, dinimizi yorumlamak, memleketi yüceltmek değil… Millet uzay turizminin sırasına girmişken, biz sokaklarda nasıl yürünür ona bile vakıf değiliz.
Üzgünüm, elimizden yazmaktan başkaca da bir şey gelmiyor… Aynı gemideyiz ve din tek başına yaşanmıyor. Memleketi düşünenler de çoğalmalı… Sonuçta bu vatandan başka vatanımız da yok. Allah’ım sonumuzu hayır eylesin inşallah, Amin!
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Allah sonumuzu hayır etsin İnşallah
Gerçekten de yazmaktan ve dua etmekten başka bir şey gelmiyor insanın elinden
Selam ve dua ile ağabeyim