KUYU, KÖPEK ve FİGÜRAN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İtiraf edelim. Bazen (ya da sıkça) hepimiz deriz. Boşlukta hissediyorum, deriz. Anlamsız hissediyorum, deriz. Keyifsiz bir hal, bir şey nefesimizi sökmek, çalmak istiyor gibi… - Tam burada o halin sebebi olarak hep dışımızdaki bir şeyleri, birilerini sebep gösteririz. Bahanelerimiz hep hazırdır. En iyi yaptığımız şey bahane bulmaktır. Bahane bulmak konforlu alanı da bozmamaktır! -
Hissederiz yüreğimizi, aklımızı, bedenimizi avucuna almış sıkan o şeyi. Ama yola çıkıp aramayız ne o şey ? Zaman zaman insanı, aşkı, Tanrıyı, dostluğu, ilişki ve iletişimleri… hemen her şeyi bozacak, anlamsızlaştıracak, raydan çıkaracak kadar güçlü o şey !
Kuyu. Evet o şey kuyumuz - bazılarımız için kuyular - dünden, dünün çok başlarından yüklendiğimiz, attığımız her adımda bizimle olan, her fikrimize, hissimize ve dolayısıyla davranışlarımıza karışan hatta onları belirleyen bilinçaltımızda kamufle yükümüz. Başına – bizi kuyumuza yaklaştırmaması için farkında olmadan – korku adında bir köpek diktiğimiz.
Kuyumuz… Aç, derin, karanlık, boğucu, bulduğu her şeyi yiyerek anlamsızlaştıran, hep acıyı hatırlatan, boşluğa düşmüş hissi veren, gücümüzü, dermanımızı, neşemizi, değer(li)lerimizi çalan. Hüznümüzü bile kendi istediği renge boyayan, Üstünü örtmeye çalıştığımız, yüzleşemediğimiz, yok saydığımız. İlişki ve iletişimlerimizde saklamaya çalıştığımız ve karşısında zafer kazanamayacağımızı! bildiğimiz.
Kuyumuzla yüzleşmek yerine dümeni hep başka işlere, meşgalelere kırıyoruz. En çok yaptığımız işlem de - kuyuyu yenemeyeceğimizi kabullendiği için bilincaltı kuyu yerine – kendimize başka bir düşman yaratmak ve onunla savaşmak ! İdeolojiler, inançlar, takımlar, partiler, ırklar … Bu alanlarda “bizim gibi” den ayrı olan insanlar. Bir insanı tanımadığımız halde - nasılsa karşı tarafta – onu ve onun şahsında onun gibilerin tamamını genelleyerek nasıl da asıp kesiyoruz... Sünni- Alevi, Solcu-Sağcı, Batıcı- Doğucu, Laik- Antilaik, Türk-Kürt, Galatasaraylı- Fenerbahçeli, Açık- Kapalı… Dünya da böyle değil mi ? Zenci- Beyaz, Asyalı- Avrupalı, Üstün ırk- Alçak ırk, Maymuncu- Yaradılışçı, Müslüman- Hıristiyan vs vs… Genellemenin bir mantığı olmadığını bile bile sürgün ediyoruz hakikatten, anlamdan insanları. Bu kendimizi kandırdığımız, kuyuya yaklaşmamamızı garantileyen inanılmaz bir tuzak. Bilinçaltı oyunumuz.
Gerçekten öfkelendiğimiz karşımızdaki o kişi o grup mu ? O hareket mi ? O söz mü ? O his mi ? Yoksa kuyumuzla baş edemeyişimizin başka alanlara bilinçaltımızdan yansıyan öfkesi mi ? Sistem işlemeye başladı. Bir düşman yarat / Onunla mücadele et / Anlamlı hisset / Kuyunun baskısını unuttun /
Zaman geçti, rahatladın, kutsal ! davan için bir şeyler yapmış olmanın huzurunu yakaladın. Tamam da bu şeker ne zamana kadar, kaç gün yetecek tatlandırmaya kandırmacanı ?! Bunun yalan olduğunu biliyorsun – hatta bilinçaltımızın zaman zaman bunun yalan olduğunu kulağımıza fısıldadığını kim inkar edebilir ? – Yalan oluşunun delili mi ? Gerçekten hakikat peşinde olanlar kendinden olanın çirkinliklerine göz yummaz aklamaya çalışmaz ve karşıdakilerin iyilik ve güzelliklerini de takdir eder karalamaya çalışmaz değil mi ? Ya sen ?! Kuyumuz orada duruyorken ne sahici iman sahibi, ne ideoloji sahibi, ne gerçek aşk gerçek dost sahibi vb olabiliriz. Din, ırk, Atatürkçülük, Muhafazakarlık, Batıcılık, Osmanlıcılık, Çağdaşlık, Hümanizm, Sağcılık, Solculuk, Hayvanseverlik… sadece kullandığın oyuncaktır. Ama konumuz bunlar değil.
Görmüyoruz maalesef. Aşk acısı çektiğini söylüyor ama aşk acısı değil. O giden kuyusunu kapatıveriyordu. O gitti ve tekrar ve yine kuyuya düşmenin bilinçaltı korkusu hortladı. Bir diğeri her konuşmasında çocuğunu ne kadar sevdiğini söylüyordu. Sonunda çocuğundan nefret ettiği ortaya çıktı. Kuyusu çocuğun varlığı yüzünden boşanamayışıydı. Bir diğeri aşkı arıyordu ama yalnızlıktan kabus gibi korktuğu için sadece “birini” arıyordu. Kuyusu buydu. Bir diğeri hep değerden bahsederken hayatı boyunca değersiz hissedişini ve değer vermeyi bilmeyişini saklıyordu. Kuyusu buydu. Survivorda tuttuğu takım -ya da futbolda – yenilince öfkelenenlerin kuyusu da hayatta devamlı yenilmenin öfkesi mi mesela. Biri kafirlere kafayı takmıştı ama konuşunca kendi kuyusunun “aslında kendisinin tereddütlü bir inanç sahibi olması olduğu “ ortaya çıktı. Atatürkçü olduğunu söylerken bir okula kütüphane kuran bir başkasını neden düşman ilan eder ki bir insan ! Hayatta en hakiki mürşit ilim değil mi ? Bir diğeri sevdiğinin karaktersizlik örneği sayılan hareketlerine rağmen onları yok sayıyorsa bu durumun altında kendini çirkin bulması yatıyor olabilir mi ! Başkasını bulamama endişesi.... Örnekler çoğaltılabilir tabi. Bütün mesele kuyu. O kuyu ve biz bozuk musluğu tamir etmek yerine damlattığı yeri silip konuyu hallettiğini düşünen saflar gibiyiz. Haksız mıyım ?
Kuyunuzu bulun. Kuyunuzla savaşın. Onu yok etmeden savunduğunuz, taraf olduğunuz hiçbir bahsin kahramanı, hakikisi değilsiniz. Sahte savaşçısısınız. Kuyunuzu bulun o hayatınızın her alanına karışan yöneten namussuzu. Ya da bu hayatı kuyunun yazdığı oyuna figüran olarak sürdürün. Seçim sizin…
Unutmamak lazım ki bir insan bin bir iplikten oluşan bir bütün. Onun bizden farklı birkaç yanı için komple yok edilmesi kuyumuzun ne kadar derin olduğunu gösterir sadece.
“Farkımızı boş ver
Bak senin parmak izinde de
yıldızlar, gezegenler
koskoca bir kainat dönüyor
Benim parmak izimde de…”
Kuyunuzu bulun ondan daha acil, daha hayati bir işiniz yok!
YORUMLAR
''kuyu''
Var mıdır düşmeyen? Seküler bir dünyada gözlerimizi açtık. Yıllardır bağnaz bir kafayla kendini tavaf eden hacılar gibiyiz.Şeytan diye taşladığımız?..Bu soruya bir tanımlama yapmadan buraya bırakıyorum.
Bize hep yanlış haber getiren bir ulak var .Önce onu zapt ü raptetmeli :))
Çok geç kaldık ama kurtulmak uyanmak zorundayız.
Yazınız için teşekkür ederim,aynı girdapta yol arayanlar için yol gösterici olmuş.
Kusura bakmazsanız yazının şekli adına derim ki ;okunuş kolaylığı sağlaması için paragrafların arasına biraz daha boşluk bırakırsanız okuması daha kolay olacak.
Râzı.
İnsanlar hakikati bir bahaneyle değiştirecekse o bahane kuyuyu kapatmaya değer olmalı diye düşünüyor sanırım peki ödeme ne ? Bir daha geri gelmeyecek günler ...
Tesekkür ederim