- 812 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Üniversite kapısı ve yaşanamamış bir aşk hatırası...
Vesileler zinciriyle...
Şimdi hatırlıyorum...
Soğuk bir kış sabahı erkenden...
Ben sabah mahmurluğuyla...
Üniversitenin giriş kapısından girerken...
Çarpışmıştık ya Seninle...
Siyah manto...
Kırmızı kazak...
Siyah etek...
Siyah çoraplar...
Ve de siyah çizmeler...
Günlerden salı...
Saatler gösterirken 09.00 u...
Çarpışmıştık biz Seninle işte o kapıda...
Affedersiniz derken size...
Yere düşen kitaplarınızı telaş içinde toplarken...
Kaçırmıştım gözlerimi o deniz gözlerinizden...
Uyku mahmurluğu ve mahçubiyetten...
Tabii ki bir de harika güzeliğinizden...
Vesileler zinciriyle...
Hatırladım işte...
İsminiz geçince bu sitede...
Hatırladım işte....
Şimdi mi...
Kim bilir nerelerdesin nerelerdesin Sen...
Kim bilir...
Hatıramın aslı ve tamamı şöyle idi...
Kocaeli / İzmit’te üniversitenin üçüncü sınıfında okuduğum günlerde oluşan ömürlük bir hatıramdı...
Mukavemet dersi hocamız olan Profesör Orhan Ünsaç ve bazı çok değerli Profesör hocalarımız rotasyon dolayısıyla İstanbul’a en yakın olan İzmit’teki okulumuza gelip bizlere ders vermekte idiler...
Sabahları tren istasyonundan bu değerli hocalarımızı Üniversitemizin resmi aracıyla alıp getiriyorlardı okulumuza...
Profesör Orhan Ünsaç Hocamız aslında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendislik Bölüm Başkanı idi...
Bu okulda okuyan öğrenciler bile bu değerli Hocamızı ancak sınavdan sınava görürlerken, rotasyon vesilesi ile ilk yarı ve ikinci yarı öğretim döneminde mukavemet 1 ve mukavemet 2 derslerimizde görmek ve öğrencisi olmak şerefine nail olmuştuk...Rahmetle yad ediyorum bu değerli hocamızı...
Derse geç kalmamıza çok kızardı...O gün geç kaldığım için okul girişindeki tam kör noktada çarpıştık bu öğrenci hanımefendi ile...
Ben çok hızlı olduğum için çarpışmamızın etkisiyle o hanımefendi yere düşüp kitapları dağılırkennnn...
Aptaaallll...
Önüne baksanaaaaaa....
Allah belanı vermesin senin...Dedi işte...
İyi ki Allah belanı vermesin dedi...Yoksa tam yanmıştık ha...
Alelacele kitaplarını toparlayıp uzaklaşmıştım yanından...
On beş-yirmi gün kadar karşılaşmamak için tüm çabamı sarf ederek okula girip çıktım...
Bu böyle sürmeyecekti...Bir gün okul bahçesinde öğlen arasında bekledim ve yanına giderek mahçup edayla özür diledim ve affını istirham etmiştim...
Kızgınlığı vardı ama eksik olmasın özrümü kabul edip affettiğini ifade etti...
Ben Makine 3 ncü sınıfta okurken o hanımefendi de Jeofizik bölümü 1 nci sınıfta okuyormuş...Ailesi ile birlikte Ankara’dan gelmişler...
Bir gün dedim ki, ailenizin müsaadesi olursa size bir çay içmeğe gelmek istiyorum...
Yanakları kızardı...
Merak etmeyin Sizi istemeğe değil de bir abiniz olarak tanışmak istiyorum ailenizle dedim...
Ve de gidip tanıştım ailesi ile...
İlköğretim müdürlüğünden emekli Mehmet amca, annesi Hediye teyze ve kardeşi Ayet’le tanışmış oldum bir akşam yemeğini de hep birlikte yer sofrasında yiyerek...Rahile hanımefendi ile de...
Öyle bir samimiyet oluştu ki zorlandığı yüksek matematik konularında eve davet eder oldu hem de emrivaki bir şekilde...
Okul çıkışı evlerine gidip (evleri de okula 5 dakikalık bir mesafede şehir merkezinde idi) yer sofrasında hep birlikte yemeklerimizi yiyip annesi Hediye teyzemiz de çaylarımızı ikram ederken bir taraftan babası Mehmet amcayla sohbet edip bir taraftan da matematik sorularını çözüyorduk...Öyle candan abi diyordu ki sanki gerçek abisiymişim gibi..
Günler su gibi akıp geçerken okuldan mezun olup yedek subay olarak askere gidip gelene kadar onun okulu bitip göç etmişlerdi Ankara’ya...
Akrabalarından bir astsubayla evlendiğini de öğrenmiştim bu arada...
Hayat böyle...
Dillendiremezsen gönlündekini...
Başka ne beklenebilirdi ki...
Derken ismi geçince ...Jeofizik Mühendisi Rahile hanımefendinin...
Ve o arada youtube kanalında rahmetli Kayahan beyin ’’bir aşk hikâyesi’’ şarkısı çalınca da...
Gerisi satırlarda ve satır aralarında...
Selam olsun o güzel günlere ve o güzel insanlara...
YORUMLAR
Hatıralar hayata değer katan...
Hayatsa hatıraları hatırlatan.
Selam ve saygılarımla değerli varlığınıza.
Mehmet İmran Sevinç
Teşekkür ederim yorumunuzla yüreğime su serptiniz Gülüm Çamlısoy hanımefendi...
Değerli bir hanımefendinin bir şiirine yapılan yoruma yaptığım alt yorumum vesilesi akabinde sahifemden yaptığım cevap mahiyetindeki yazımın silinmesinden dolayı bugün oldukça canım sıkılmıştı...
Üniversite yıllarından kalma bir hatıramı rahmetli Kayahan beyin bir şarkısından da esinlenerek kısmen benim kısmen de Kayahan beyin sözlerinden oluşan bir yazı oluşmuş oldu...
Tekrar teşekkür ederim moralimin düzelmesine vesile oldunuz...
Güzel bir ömür dileklerimle...
Şukran ve minnet duygularımla da efendim...
Gülüm Çamlısoy
Hayat bir göl durgunluğunda değil asla da olmadı lakin hayatı yaşanır kılan kabaran dalgaların dinip de vakıf olduğumuz güzelliklerdir sahip olduğumuz kadar da pay ettiğimiz ve inancım şu yönde ki:
Samimiyet, samimi bir inanç ve içten nüktedan duygular ve de sevgi elbet umudun da eşlik ettiği her olumsuzluğu ve sıkıntıyı da bertaraf etmemize nasıl da yardımcı olmakta, efendim.
Saklı güzellikler ve saklı tuttuğumuz değerler hele ki insan kendini bildikten sonra ve de bir adım ötesi elbette ışığımızın hep aydınlık kılacağı karanlık...
Yüreğiniz dert görmesin asla.
Sonsuz teşekkürlerimle engin yüreğinize...
Mehmet İmran Sevinç
Güzel bir şarkısı rahmetli Kayahanın...
Çokça da severek dinlerim...
Aslında bu sözlerin çoğu O'nun...
Silinen bir yazımın ardından canım epeyce sıkılmıştı...
Bir paylaşımda geçen isimle aklıma gelmişti üniversitedeki çarpıştığım hanımefendinin...
Derse geç kaldığım bir gün hızla ve telaşla okula girerken çarpışmıştık...
Rahmetli Kayahan'ın "bir aşk hikayesi" şarkısını dinleyerek yazdım...
Yarısı benim yarısıda rahmetli Kayahan beyin...
Ama yaşadığım gerçek bir vaka...
Saygı ve selamlarımla efendim...