1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
838
Okunma
EVLİLİK KADER MİYDİ?
Henüz askerlik vazifemi tamamlamış ve sivil hayata yeni adım atmıştım. O dönemde biraz buhranlı, biraz da karamsar bir ruh halindeydim. Ülkemizin sosyoekonomik durumu pek parlak değildi ve bu da günlük yaşamımı etkilemişti. Ben de pek çevreli bir insan değildim; iç Anadolu’nun mütevazi, sakin bir köyünden gelen, çok fazla hayata müdahil olmamış biriydim. Geçmişin verdiği gençlik heyecanı ve dinamizm her gün beni hareket etmeye itiyordu ve adeta her tarafımda bir kıpır kıpırlık vardı. Nihayetinde, o dönemde kamu sektöründe sağlık alanında yaptığım iş başvurusu olumlu sonuçlanmıştı. Meslek hayatıma başlamıştım, ama o kıpırdayan fikir heyecanım bir türlü duraksamıyordu. Siyasal ideolojilerim ve inandığım değerler de vardı; bunlar beni sürekli olarak sürüklüyordu, belki de bugün bulunduğum mevki, o dönemlerin sürüklemesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştı.
O dönemdeki gençlik yıllarımda, siyasal ideolojimin farklı fikirlere sahip yöneticiler tarafından pek de olumlu karşılanmaması, görev yaptığım kurumun şehrinden farklı bir şehre (bir açıdan sürgün de diyebiliriz) uzaklaştırılmama sebep olmuştu. Alınan belge, artık bavulları toplamaya başlamamız gerektiğini gösteriyordu. Bu, gerçekten de öyle oldu. Ve nihayet, geçici görevimiz için gitmemiz gereken farklı bir şehre doğru yolculuğumuz başladı. Günlerden pazartesiydi; tüm hazırlıkları yapıp vedalaşmaların ardından, yola çıkmak üzere yola koyulduk. Gidilecek yer büyük bir şehirdi. O zamanların yol şartlarında karayoluyla gitmek uzun bir süreçti. Günlerce süren yolculuk sonunda, nihayet şehir merkezine geldik. Ancak görev yerimiz şehir merkezinde değildi. Şehre oldukça uzak bir ilçeye gitmemiz gerekiyordu.
İlçeye nasıl gideceğimizi sorduğumuzda, bu öğrenmenin bize yaklaşık iki saat sürecek yeni bir yolculuğa başlayacağımızı öğrendik. Zorlu bekleme sürelerinden sonra, nihayet toparlanıp yola koyulduk. Ancak, insana bazen yolculuğun neyle, nerede, kimle karşılaşacağını tahmin etmek gerçekten imkansızdır. İlçeye ulaşmaya yakın bir mesafeye geldiğimizde, aracımızda ciddi bir arıza meydana geldi. Şoför arızayı inceledi ama hemen yapılabilecek bir şey yoktu. Ne yapacağımızı, nasıl ilçeye ulaşacağımızı düşündükçe kafamız karışıyordu. O esnada, yolculuk ettiğim kişiyle yollarımız ayrıldı. Kendisi başka bir istikamete gitmek zorunda kalmıştı. Benim gideceğim yerin sağ tarafa olduğunu belirttiler.
İlçeye doğru yürüyerek ilerlerken, birkaç dakika içinde, yolculuğumuza devam edebilmek için ilçeye gidebileceğimizi söylediler. Bu durumda, tek başıma yolculuğa devam ettim ve yaklaşık on dakika kadar yürüdüm...
Bu yolculuk, beni ne kadar şaşırtmış ve zorlamıştı. Ancak, sonunda gideceğim yere ulaşmak nasip olmuştu. Bu yaşadıklarım bana, hayatın ne kadar sürprizlerle dolu olduğunu ve her şeyin bir şekilde gerçekleştiğini hatırlattı. O dönem yaşadığım bu süreç, bana kaderin bizlere nasıl bir yol çizdiğini, bazen de küçük sürprizlerin hayatın en önemli anı olabileceğini öğretti.
Hayatta bazen anlık kararlar, bazen yolların ayrılması, bazen de beklenmedik karşılaşmalar bizi doğru yere götürebilir. O yolculukta, hayatın bana çizdiği yolu ve aslında o anki kaderin gerekliliğini anlamaya başladım. Belki de evlilik, tıpkı o yolculuk gibi bir şeydir; belki bir yerde bir arıza olur, belki farklı bir yön seçmek zorunda kalırız. Ama sonunda, doğru kişiyle, doğru zamanda karşılaşırsak, hayatın bize sunduğu her şeyin anlamı olur.
Evlilik de bir şekilde kaderin, zamanın ve doğru anın birleşimidir. Belki de hayatın, belki de sevgiliyi bulma yolculuğumuzun bir parçasıdır. Bazen mecburiyetler, bazen sürükleyici düşünceler bizi o anları yaşayarak, doğru adımları atmaya yönlendirir.