- 702 Okunma
- 4 Yorum
- 3 Beğeni
Egeli Yıllar
Çorapsız ayakları,kara lastik içinde terleye terleye simsiyah olarak akşamları eve gelirdi.. O terleme daha çok içme suyu taşıya taşıya olurdu. Günde en az üç defa taşınırdı o kovalar. Çeşme ile ev arası beş yüz adımdı.Her defasında saya saya tecrübe edinmişti küçük Salih.
Ağırlığının nerdeyse iki katı o iki kovayı taşımak için güçlü omuzlara, kola ve yüreğe ihtiyaç vardı.
O kovaların takılı olduğu çengelli tahta boyunduruğa yöresinde "Caggıl" diyorlardı.Babası öleli beri küçük omuzlarına yüklenmiş ağırlık sadece o iki kova değildi. Kovalar kenara konar konmaz,omuz kızarığı ve yorgunluğu geçmeden boya sandığı aşina o bölgeye asılırdı.Sokağın caddeye bağlandığı köşeye gelir gelmez.Sesine kattığı alışıldık bariton hava ile;
" Boyacıııı,boyacı geldiii.Parlatalım abiler."
der ve işe başlardı.
Günlük on çift ayakkabı boyadığı gün kendini başarılı sayardı.On çifti geçtiği
gün ise kendine tek toplu dondurma ısmarlardı.Durumu annesine izah eder,annesi de onu yaşlı gözlerle öperdi.
Salih, seksen altının haziranda orta okul ikiye geçmişti.Hafta sonu ise kasabaya gelen şehirlerarası otobüs yolcularına limonata satardı.
Limonlu ve vişneli olan limonata tozunu yirmi litrelik bidona döker, üç kilo şeker tozunu da içine katar karıştırırdı.
Sonra,baba dostu lokantacı Kamil Abi’den aldığı buz kalıplarını da içine attı mı tam bir hararet söndürücü olurdu.
Otobüsler, öğlen on iki de gelmeye başlar, bu seyir akşam altıya kadar sürerdi.Otobüslerin gelmesine yakın, lokantada bulunan televizyona baktığı o yarım saat hayatının en zevkli anlarıydı. Duvarda asılı siyah-beyaz televizyonu alabilmek için yirmi yıl çalışması gerekiyordu.Her hafta sonu tatil beldelerini tanıtan o program sayesinde denizi görmüş ve hayran kalmıştı.Hele
de kumlarda koşan insanlar nasıl da mutluluk içindeydiler.O da bir an önce oralara gitmeliydi. Annesi her akşam yemek sonrası oğlunun omuzlarına vazelin sürer için için ağlardı. Kendinden küçük yedi kardeşi ile oyunlar oynar sonra yorgun argın yer döşeğine yatardı.Yedi kardeş ,yan yana sarılan iki döşeğe sıra sıra dizilir uyurlardı.Gözlerini yumar yummaz kumsalları hayale başlar, sonra oraları görmesi için Allah’a dua ederdi.
Boyacılık yaptığı bir gün arkadaşı Yücel Kemal’i gördü.Ona doğru koşarak geliyordu.Yüzünde güller açan arkadaşı,
"Salih sana müjdeli haberim var.Ama bir dondurma ısmarlarsan!." Dedi.
Salih,şaşkın bir o kadar da heyecanla Yücel Kemal’in omuzuna vurarak;
"Söz alacağım, hele söyle bakayım" dedi.
Yücel Kemal,yiyeceği dondurmayı hayal ederek;
" Babamın müteahhit arkadaşı Aydın-Kuşadası’nda otel yapım işi almış."
Duyduğu haberde işine yarar bir durum görmeyen Salih, arkadaşına ters ters bakıp;
"Bu dandik haber için mi benden dondurma alacaksın," elini arkadaşına uzatarak; "Nah alırsın ! " dedi.
Yücel Kemal, Salih’in peşinden koşuyor hem de konuşuyordu.
"Sen değil misin, kumsal hayali kuran.Denize girmek isteyen"
Aniden duran Salih geriye dönüp;
" Eee ne olmuş ?hayal kurmuş isem,hayal kurmak suç mu? "
" Ne olmuşu var mı Salih ? Otel Kuşadası’nda ve sahile sıfır mesafede. Hem de oraya işci arıyorlarmış, aynı gün sigortanı yapıp yüz kırk lira da maaş veriyorlarmış. Babam ve arkadaşı konuşurlarken duydum."
Yaza yazılmış onca güneş temalı şiir ve yazılar beyninin içinde döndü durdu.Yahya Kemal’in,Sabahattin Ali’nin,Necip Fazıl’in içli terennümleri yaza dair, ezberlediği şiirleri hatırladı bir bir ...
İçine doğan güneş tüm cihanı kaplamıştı sanki.Karanlık hiç bir yeri kalmamıştı yerkürenin.Lavanta kokulu deterjanla yıkanmış çoraplarını da koymuştu hazırladığı valize.Unuttuğu bir şey var mıydı acaba? "Hah az daha tıraş takımlarını unutuyordu."
Sessizce banyoya doğru ilerledi.Kapısını itina ile açtı.Tık edip açılan kapının sesi neden bu kadar güçlü idi.Annesinin uyanması an meselesi idi.Uyanırsa tüm planlar alt üst olurdu.
II
Evleri beş bloktan oluşan bahçeli belediye lojmanlarında idi.Yaklaşık altı yıldır orada oturuyorlardı.Bu yıl lise sonu okuyacaktı.
Hayalinde hukuk vardı ama kapasitesini ölçünce zor görünüyordu.Hiç olmazsa Edebiyat fakültesi okusa yeterdi.Şiir ve hikâye yazmaya ucun ucun başlamıştı.
Edebiyat hocası "Failatün Hüseyin" onun yeteneğini geliştirmek için yardımcı oluyor ve okuması için kitaplar veriyordu.Bir yıl gecikme çok şey kaybettirmezdi.Şimdiye kadar görmediği denizi görecek, hemen dibinde çalışıp yüzme öğrenip yüzecekti.Kaçmak istemezdi.Annesi "Nuh dedi Peygamber demedi" Ona başka seçenek bırakmamıştı.Babasindan aldığı beş lirayı cebine koydu.Otobüs ve yol iaşesi şirkete aitti.Gider gitmez ise başlayıp sigortası yapılacaktı.
III
Mektubu okuyan babası kızgındı ama içten içe seviniyordu.Nerdeyse aldığı maaşın iki katı para girecekti ev hanesine.Annesi sesli sesli ağlıyor.
"O garip ellerde ne yapacak benim yavrum.Ya başına bir iş gelirse" deyip ellerini dizine vuruyordu.
Babası mektubun en çokta " Yüz kırk lira olan maaşının yüz lirasını göndereceğini, onunla annesinin istediği çamaşır makinesini almasını istediği" bölüm idi.Kendi müdür yardımcısı maaşı yetmiş lira idi.Oğlunun hemen hemen iki katı maaş alması büyük bir olaydı.Çamaşır makinasını da alır banka borcunu da iki üç ayda bitirirdi.İçten içe oğlu ile gurur duyuyordu.
IV
"Haydi gençler,şantiye nizamiyesinde toplanın.SSK görevlisi ile şipşak fotocu gelecek,kimlikleri hazırlayın ve sıraya girin." Yücel Kemal’in babası şantiye çavuşu idi.İşcilerin her türlü işi ile o ilgilenip sorunları çözmesi gereken bir görevde idi.O yüzden içi rahat ve huzurlu idi. Şantiye denize nazır otelin hemen arkasında kuzey cepheye yapılmıştı. Kuşadası çok sıcaktı. Tek katlı ahşap barakalardan ibaretti.Her barakada altlı üstlü dört ranza vardı.
Devamı var
YORUMLAR
Çocukluktan gelen bir dolu acı tatlı yaşanmışlık ki seksenli yıllar bir çok insan, bir çok çocuk için bulunduğu konumu da göz önünde bulundurursak zor, çileli yıllardır... Devam edecek bir öykü, bakalım devamına... Kutlarım yürekten Selim Bey...
SelimADIM
Bu yazı bensiz olmaz.Güzel bir girizgah olmuş. Dilediğin hedefleri aşa aşa ilerlesin inşallah. Eline sağlık. :)
Salih için 70 ve 80 li yıllarda memleketimin tüm çocukları desem yalan olmaz sanırım
SelimADIM
yeğinadnan
Hayatın içinden sım sıcak öykü. Öykünün devamını bekleyeceğim.
Yüreğinize sağlık...
Saygılarımla...
SelimADIM
Aşina gelen hayat hikayeleri. Yüreğe dokunuyor. Kaleminize sağlık. Selamlarımla.