Hakikat aleyhine hürriyet olamaz. -- salazar
Serkan BOL
Serkan BOL
@serkanbol

Sosyal Mesafe

16 Mayıs 2020 Cumartesi
Yorum

Sosyal Mesafe

7

Yorum

7

Beğeni

0,0

Puan

892

Okunma

Sosyal Mesafe

Birlikte yaşama olgusu güzel. Ancak güzel olanı yakalamak zor. Zaman herşeyi ortaya çıkarttığında bocalayıp duruyorsun. Yıllar çok şey biriktiriyor. Sevdiklerini, nefret ettiklerini; mutluğu, acıyı ve yolda bırakılmayı. En acısı da sanırım yolda bırakılmak. Herşeye rağmen devam etmesi gereken dostlukları olmalı insanların. Hani iyi günde kötü günde denir ya tam öyle dostlukları olmalı herkesin. İyi günde herkesin iyi olduğu ama kötü günde cam fanus kırıldığında zeminde dağılan misketler gibi dağılan cinsten olmamalı dostluklar.

Bir yakınım demişti ki ne olursa olsun insan biriktirmeyi sevmem. Bir yerde de sürekli kalmak bana göre değil. Gittiğim yerlerde insanlarla asgari müşterekte buluşurum ama dolu dolu kimseyle dolu dolu yaşamam. Hele hele zor günlerde yanımda olmayacak kimseleri yanımda tutamam demişti. Belli ki bir karın ağrısı var ki insan biriktirmeyi bırakmış. Günümüz dünyasının bize dayattığı bir gerçek sanırım. Hayatı öyle bencil öyle tekdüze yaşıyoruz ki çevremizdekileri de kendi hayat dünyamıza göre şekillendirmeye çalışıyoruz. Ancak bu durum zor zamanda karşımıza bambaşka şekilde karşımıza çıkıyor. Ya yanımızdakiler bizi bir hiç uğruna satıyor ya da zor zamanda bizi görmezlikten geliyor.

Herkesin mutluluğu için çabalayanlar. İnsan biriktirmek için gecesini gündüzüne katanlar. Onlar hayatlarının en büyük dersini başına büyük bir olay geldiğinde anlıyorlar. Gece gündüz çabaladığı insanların aslında bir yığından öteye gidemediklerini yaşadığı tecrübeyle anlıyorlar.

Yıllar öncesine ait bir hikaye. Hayatının baharında beş ya da on genç. Hayatlarını şekillendirecek sınava hazırlanıyorlar hep birlikte. Bugün senin evin yarın benim evim diğer gün başkasının evi. Bir döngü dönüyor kendi aralarında. Sınav bugünün YTS sınavı gibi bir sınav. O zamanki adı neyse o sınav işte. Bu gençlerin içinden biri çok fedakar. Diğerlerinin her birine de sıfat verilebilir ama konu o değil zaten. O gençlerden birinin gönül işi var. Ancak gönül verdiği insan belirli nedenlerle o arkadaştan ayrılmak istiyor. Ama ayrılmak istediğini sevdiğine anlatmak yerine o fedakar olan arkadaşa anlatıyor. Niçin anlatıyor ayrıldığı kişinin ambiyansı bozulmasın diye. O fedakar olan genç işi gücü yani sınava çalışmayı bırakıyor dışarıda işim var bahanesiyle kendisini arayan hanımefendiyle buluşmaya gidiyor.

Buluşuyorlar ve:

-’ İki yolum vardı. Ben bu yollardan ayrılmayı tercih etmek zorunda kaldım, diyordu. Hanımefendi üzülerek.

-’Olmaz. Canım arkadaşım çok üzülür. Sınav da var. İlle ayrılacağım diyorsan sınavdan sonra ayrıl. Hem siz, birbirinizi ne çok seviyordunuz. Bir birinize de o kadar yakışıyordunuz ki anlatamam. Herkes sizin sevdanıza imrenerek bakıyordu. Hem hayatta üçüncü yol muhakkak vardır. Gözünün razı olmadığına gönlün de razı olmaz. Gözlerin ayrılmak istemediğini tüm çıplaklığıyla dünyaya haykırıyor. Üçüncü yolu bulmak gerekir. Acele etmemek gerekir. Hem zaman neler getirir neler götürür onları değerlendirmek gerekir ’.

Anlamında yüzlerce cümle kurarak üç beş saat konuşma yapıyor . Bir şekilde ikna ediyor hanımefendiyi o fedakar arkadaş.

O zamanki şartlarda yapılan bu davranış herkese kazandırmıştı. Sınava hazırlanan herkes gibi birbirini seven o iki genç istediği yere yerleşmişti. Okullarını bitirip sevdiği meslekleri yapmaya başlamışlardı.

Yılların sonunda bu ilişki ne oldu bilinmez. Yıllar sonra buluştuklarında bu anıyı tekrardan yaşıyorlar mıdır yoksa herkes kendine yol bulduktan sonra mutluluğu yaşayanlar yaşamayanlara sırtını mı dönüyorlardır bilemiyorum. Ancak kesin olan bir husus var ki birileri kazanınca kazanmak, birileri gülünce gülümsemek, birileri üzülünce üzülmek belki ağlamak sanki çok eskilerde kaldı.

İnsan biriktirmek çok zor artık. Günübirlik yaşayıp gidiyoruz ilişkileri. Günler aylar ve hatta yıllar insanlarla aynı ortamda geçiyor de kimse bir adım ilerleyemiyor. Aynı ortamda birlikte yaşayan iki arkadaş, beş on yıl birlikte çalışıyorlar, günün sekiz on saatini birlikte geçiriyorlar. O iki arkadaştan biri şehir değiştiriyor ya da değiştirmek zorunda kalıyor. Şehir değişikliği üzerinden çok geçmeden bir birlerini aramayı sormayı bırakıyorlar. Demek ki günü kurtarmış her ikisi de, birliktelikleri özümsenmemiş. Yani birbirlerini biriktirmemişler dostluk adına.

Tekli yaşamın getirdikleri böyle bir şey sanırım. Sosyal mesafe hayatımızda hep varmış da sonradan anlamışız.

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sosyal mesafe Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sosyal mesafe yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sosyal Mesafe yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
VeraBinti
VeraBinti, @verabinti
18.5.2020 02:10:56
Harika bir yazı olmuş. Hikaye tam oturmuş ana temaya. Tebrikler...
yeğinadnan
yeğinadnan, @yeginadnan
17.5.2020 22:09:51
O kadar derin bir konuyu ele almışsınız ki. neresine dokunsanız kan ve irin akacağı kesin. Çocukluğum bana Hiddetin şeytandan olduğunu öğrettiği gün üzülmeyi tercih ettim.
İnsan. Gayri ihtiyari gülüyorum bu kelimeye, Var mı ki biriktireceksiniz. Bunu inşallah hadsizlik saymayın. İnsan siz olacaksınız ve kırgınlıklarınız ise insanlığa katkınız olacak.
Ve cidden İnsanların insan olmaya vakti yok. Özel gayret ve özveri isteyen bu sır hazret olmanın cereme sidir.
İnsan; Fonksiyonlarımızın recm ettiği özdür. Ne Eş; Ne evlat, ne baba , Ne bir yerin müdür yada işçisi olmanın İnsana katkısı vardır. İnsan olduğunu insana hatırlatan yalnızlığıdır. Sadece Allah bizi İnsan sayar. İnsani sorumluluğumuzda sadece onadır.
İhtiyacı olanın sizden istediği şey İnsanlık değil muhtaç olduğu şeydir ve siz O ihtiyacı temine verdiğiniz ehemmiyet yüzünden İnsan olduğunuzu unutursunuz. Sizin bile unuttuğunuz şeyi bir başkası neden umursasınki. Bırakın istismar etsinler ve asla istismar etmeyin. Yaşamanın başka yolu yok. Yada biçilen rolleri oynaya oynaya yorgunluktan ölürsünüz adınız da sizinle ölür. Kazancınız Ölüm kaybınız insanlık olur.
Desem kızmazsınız değil mi.:)
Sevgi ve selam.
MÜSLÜM BAYRAM
MÜSLÜM BAYRAM, @m-sl-mcbayram
17.5.2020 21:43:13
Değerli yazar
İşin aslı astarı şu aslında
Ben kişilik olarak yardımsever yapıda biriyimdir
Ancak karşıdaki sizi hep keriz görür ve kendinin çok zeki olduğunu düşünür
Oysa bilmediği karşıdaki onun ruhunu bilir hiç akıl edemez
Ben böylesi kişiliksiz yığınla insan tanıdım
Ancak ben yine benim
Onlar ise her daim çukurda tepinip dururlar akılları onlara kelepçedir aslında
Oysa insan net olmalıdır
Karşısındaki kişiyi her daim kendinden daha zeki ve akıllı olduğunu hissederek yaklaşım içinde olmalıdır
Sonuç olarak sosyal mesafeyi insanın kendi çizer
Nice saygılarımla
Etkili Yorum
Yinsani
Yinsani, @yinsani2
17.5.2020 17:17:41
hani derler ya ustam,
genliğimizde dünyayı değişitirmeye kalkarız,
orta yaşımızda ülkemizi şehrimizi
ihtiyarladığımızda ise sadece kendimizi....

tecrübe dedikleri nedir ki? yalnızlığa alışmak mı??

bir de alışkanlıklarımız huyumuz suyumuz var ya..

kimileri istese de kötü olamaz
kimileri iyiliği kaldıramaz, iyiliği beceremez..

kimileri..
kimileri...

uzayıp gidiyor yalnızlığımız...

işin bir gerçeği de belki; içimiz geçmiş diyorum çoğu zaman..

robot teknolojilerini takip ediyorum;
en son okuduğum haber; podyumlarda boy gösteren mankenlerin robotlarını yapmışlar (coronodan sonra talep de artmış)

nasıl bir yorum yapılabilir bilmiyorum..
lakin fazla yorgun zihinlerimiz..
ya doğaya atıp toprak ve nebatat ile meşgul olacağız
ki şehirde gördüğümüz bir çok refahdan sonra doğal hayata alışabilir miyiz tekrar..

bizim üst neslimiz vefat eyledikten sonra
bir başka arayacağız kendimizi...
ihtimal yine bulamayacağız..

hatıralar sanki yaşanmamış gibi ustam, sanki yaşanmamış gibi..

saygı ve huzurla..
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci, @ahmetzeytinci
17.5.2020 12:26:09
Günümüz maddi şartlarının zorlaştığı dönemleri yaşıyoruz. Apartmanlar bile çok katlı ve kalabalık. Herkes kendi halinde ve işinde ve gücünde harala gürele çalışıyor. Dostluk, arkadaşlık, samimiyet artık eskisi gibi değil... Yeni birisi ile tanıştınız mı hemen kafanızda soru işaretleri beliriyor, acaba beni kullanır mı, bana kazık atar mı? Makinelerin hayatımızda ki önemi arttıkça, insan da sanki makineleşiyormuş gibi geliyor bana, bu da bütün ilişkileri doğallıktan yapaylığa doğru yönlendiriyor. Durum bundan ibaret. Eskiden kalan çok sağlam dostlarımız hepimizin vardır bir elin parmaklarını geçmeyen, onlara sıkı sarılıp bırakmamalı... Kutlarım...
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
16.5.2020 23:05:06
Sosyal mesafe diye tarif ettiğiniz insan ilişkilerine dair durumu hayatıma dahil ettiğimden beri daha az zararla günü geçiriyorum. Benim yaşadıklarımdan çıkardığım bu oldu.

Sevgilerimle.
De
Demircioğlu, @demircioglu2
16.5.2020 22:44:15
Biraz da bu çağın gereği sanırım bu. İnsan nüfusunun artışı, şehirlerin gün gün büyüyor oluşu, teknolojik gelişmelerdeki hız ve küreselleşme; insanı bireyselleşmeye, içine kapanmaya ve sanallaşmaya mecbur bırakıyor. Bundan bir asır evvel şartlar böyle değildi. Doğal olarak o zaman diliminde hayata verdiğimiz tepkiler ve yüklediğimiz anlamlar farklıydı. Yüzyıl sonra daha farklı olacak büyük olasılıkla.

Gidişatın iyi mi, kötü mü olduğu nesnel olarak belirlenemez. Öznel değerlendirmelere sığınarak kendimizi ikna etmek durumundayız. Geçmişin bugünden iyi olduğunu iddia etmek âna odaklanmayı zorlaştırır. Bütünüyle gelecekten medet ummak da, arzu edilen şekilde gerçekleşmediği takdirde hüsrana neden olur. Biz bu çağdayız. Geçmişe dönmek ya da geleceği tümden şekillendirmek lüksümüz yok. İrademizi de bir kenara koymadan mevcut gerçekliği kabullenmek durumundayız.

Katkıda bulunmak istedim.
Saygılarımla.

Demircioğlu tarafından 5/16/2020 10:52:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.