- 424 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Y O L O L U R
YOL OLUR
Ormanlar Kralı Arslan, gece gerçekleştirilen av partisinde hanedanıyla birlikte bir bu fola avlar. Grubun lideri Kral Arslan, avlanan bufoladan payını öncelikle yedikten son ra yorgun düşer. Takribi bir ton büyüklükte olan bufolayı avlamak çok zor olsa gerek. Bir de avlanan bufolayı sindire sindire yemek ve daha büyük pay kappabilmek için as lanlar, bir hayli uğraş veriyor. Avın sonunda karınlar tıka basa doluyor amma, yorgun düşmekte cabası. Bu yorgunluğa yakıcı sabah güneşi de eklenince Kral Arslan çınar a ğacının gölgesine çekilip şekerleme yapmaya başlar.
Sabahın temiz havasında bufola etinin kan kokusun alan diğer hayvanlar karadan ve ha vadan avın olduğu yere üşüşür. Daha yavru ve dişi aslanlar bufolanın kemiğinde kalan et parçalarını sıyırmaya çalışırken bir tilki çevrede tur atar. Bir gözüyle de. Arslanlar dan fırsat bulup bir parça et kırıntısı kapmanın zamanın gözlemlemekte.
Tıka basa yediği eti sindirmeye çalışan Kral Arslan, tam uykuya dalacağı sırada ayakla rının ucundan yavaşça bir tilkinin geçmek üzere olduğunu görür. Pek aldırış etmez. Fa kat et peşinde olan tilki birkaç dakika sonra aynı yerden tekrar geçimce uyuyan arslan rahatsız olur. Yattığı yerden kükreyerek tilkiye;
"-Yeğen, böyle salına salına nereye gidiyorsun? Görmüyor musun? Gölgede kralınız uyumakla meşgul. Benim gölgeliğimi neden çiğniyorsun?" diye çıkışır.
Arslanın kükremesinden irkilen, gücünün kudretinin bilincinde olan tilki naif bir sesle;
"-Kralım, sizi rahatsız edecek bir mahlukat var mı? diye çevreyi kontrol ediyordum, Bu nedenle geçtim" diye cevap verir.
Kral Arslan sert bir sesle; “-Yegen bir daha buradan geçme. Bak! sonra külahları değişiriz” diye ikaz eder.
Yavrularını besleyebilmek için av partisinden daha bir parça et, kemik aşıramayan til ki, aradan beş, on dakika geçmeden aynı yerden tekrar geçer. Kral Arslan yattığı yer den pençesini tilkiye hafiften sallar. Canı biraz acıyan tilki;
“Kralım ne olacak, sen mışıl mışıl uyurken şöyle bir sefer geçmekten, Kim Ne diye cek ki? Ağacın gölgesi çok büyük.”
Kral Arslan daha gür bir sesle;
“-Yeğenim, doğru söylüyorsun, Bana kimse zarar veremez. Fakat sen geçince, yol o lur, sonra otobana çevirirler. Bu yol’da karizmayı çizer. Bunu böyle bilesin. Son ihtarım, bir daha buradan geçmeyeceksin.”
Gün güne sevdalı olsa da, ömür üç nefes kadardır. Nefes(zaman), Allah-ü Tea’la’nın katından. Birincisi, bahşedilen nefesi aldın, bitti. Geçen zamanda kaldığı için artık bir daha o nefesi alma şansın bulunmuyor. İkincisi, an itibariyle nefes alıyorsun. En değer li zaman olsa gerek. Çok iyi değerlendirilmeli. Üçüncüsü, alacağın nefes. Belki alacak sın, belki de alamayacaksın, kesinlik söz konusu değil. Yaratan’dan gayri her şey sonlu olduğu için bir yerde durur. Başak daneye, dane imameye çıkar. Yollar nereye çıkar?
Kral Arslan, kurnaz Tilki’nin gölgeliğinden bir seferlik geçişinin gelecekte Otoban olacağını idrak ederken, Ya Bizler, üçüncü nefesin sonunu görüyor muyuz?
Mayıs-2020
Süleyman YILDIZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.