Şerefle bitirilmesi icap eden en ağır vazife hayattır. -- toegueville
Chn_Srgc
Chn_Srgc
@chn-srgc

Transhümanizim

14 Mayıs 2020 Perşembe
Yorum

Transhümanizim

2

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

606

Okunma

Transhümanizim

Transhümanizim

Dünya’nın yaşı ortalama 5 milyar diyorlar. İlk canlının ise ortalama 50 milyon önce yaşamaya başladığı söyleniyor. İlk insan canlılarının ise yaklaşık 200 bin yıldır yaşadığı tahmin ediliyor. Ama Dünyada bildiğimiz medeni, yerleşik hayatın başlangıcı yaklaşık 15 bin yıl olarak kitaplarda geçiyor. İlk canlıları ve insanları es geçelim ama yerleşik hayata geçtiğimiz son 15 bin yılın en etkili yılları son 100 yıldır diyebiliriz. Hatta belki de internetin yaygınlaşmaya başladığı son 30 yıl diyebiliriz.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artık hayatımız farklı bir yöne doğru eviriliyor. Bundan 300 yıl önce Çin’deki bir haberin Türkiye’ye ulaşması bir yılı, 100 yıl önce bu haberin ulaşması bir ayı buluyorken şimdi sadece 1 sn sürüyor. İnsanlık şu anda bizim geçmişte sanal hayat dediğimiz bir hayatı karakterize ederek gerçekten yaşamaya başladı. Napolyon, "Feodalitenin sonunu top, barut getirdi. Modern toplumun sonunu da matbaa getirecek." demişti. Ben de diyorum ki matbaa fonksiyonel olarak yerini dijitale bıraktı ve korkarım ki insanın sonunu bu dijitalleşme temayülleri getirecek. Bu zamana kadar insan sürekli gelişiyordu ama belki ilk kez insani değerlerin sonunda bahsediyor olabiliriz. Artık insandan ziyade ismini sonradan koyacağımız yarı robot yarı insanlar (yapay ve biyolojik zeka) çoğalmaya başlayacak. Örneğin Elon Musk diyor ki beyin yaralanmalarında bundan sonra beyninizdeki herhangi bir yere ara yüz kurulabilir ve böylece cihaz görme yeteneğinizi iyileştirebilir" ve yine diyor ki "beş yıla kadar dil öğrenmenize artık gerek kalmayacak tıpkı bilim kurgu filmindeki gibi konuşmak istediğiniz dili olduğu gibi indirip kullanabileceksiniz". İleride başımıza gelecek olan şeyleri görmekten ise bu zamanın ölümlü insanları olmakla belki kendimizi şanslı göreceğiz. Artık fütürizm denilen akımın fütüristlerden oluşan meslek grupları oluşmaya başladı. Fütürist yaklaşımları her zaman önemsemişimdir çünkü geçmişte fütüristlerin söylediği ama bizim uydurma, hayal ve palavra diye gördüğümüz ne varsa hepsi bir bir başımıza geldi ve gelmeye devam ediyor. Bundan 50 yıl önce birine deseydik ki "cep telefonu diye bir şey icat edilecek ve dünyanın diğer ucunda birileriyle anında hem canlı hem de görüntülü bir şekilde konuşup bağlanıp, veri paylaşabileceksiniz" direk söyleyeceğimiz şey "hadi ordan bizimle kafa mı buluyorsun" olurdu. Ama bunu geçmişte söyleyenler oldu. Ve şimdi yeni şeyler de söylemeye devam ediyorlar. Bilmiyorum bu kavramı duydunuz mu ama hayatımıza "transhümanizm" diye bir kavram girmeye başladı. Bu kavram, "insanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin artırılması, ayrıca yaşlanma ve hastalanma gibi arzu edilmeyen veya gereksiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden faydalanılması gerektiğini öne süren uluslararası bir entelektüel ve kültürel hareket" olarak tanımlanıyor (wikipedia). Son yüzyıldır tartışan ancak gündemimize daha çok 1980’lerde giren transhümanist düşünüler insanın sonuçta çok gelişmiş yeteneklerinden ötürü posthuman (post insan veya insan ötesi) adını almayı hak edecek olan bir varlığa dönüşeceği öngörüsünde bulunuyorlar. Transhümanistler, insanlığın yararının temel alındığı yaklaşımlarında Friedrich Nietzche’nin belki masumane bahsettiği “üst-insan (über manche)” mefuhumunu artık daha acımasız şekilde gerçekleştirme yolunda çalışmaya başladılar. Bir zamanların terminatör, matrix ve iron man gibi filmlerdeki karakterleri ömrümüz kafi gelir de yeterse sokaklarda görürsek şaşırmayalım artık. Ve yine Nietzsche’nin "Tanrı Öldü" aforizması bu ölümsüz üstün insan modeli ile transhümanistler aracılığıyla gerçekleştirilmeye çalışılan bir hedef olmaya başladı. Artık tek tip bir insan milletinden bahsediliyor. Daha söylenecek çok detay var ama bu konu şimdilik burda dursun belki ileride lazım olur.

Ha bu arada bizim memlekete ne olur diye sormayın. Elin adamı bizi robota da dönüştürse bizim robotlarımız Ortaçağdan kalma sol-sağ, kemalizm, tarikat, sunni, alevi, Kürt, Türk, gibi dogmalarla birbirinin kafasını ezmeye devam edecek. Bilim, sanat, kültür, edebiyat, kavram vs. üretemeyen ülkeler, başka ülkelerin ürettiği ile yetinmek zorunda kalırlar.

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Transhümanizim Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Transhümanizim yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Transhümanizim yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Vaha Sahra
Vaha Sahra, @vaha-sahra
15.5.2020 13:37:40
Keşke yerleşik düzene geçmeseydi insanoğlu diyorum son zamanlarda.

İnsanlık tarihini okuduğumuzda ırk diye birşey olmadığı aleni ortaya çıkıyor..

Irkçılık da salgın veba gibi corona gibi olmadan bitse de kurtulsak bu gericilikten

Transhümanizim iyiyymiș:)

Oysa, ben gelecekle ilgili çok karamsarım...

Bu yazı iyi geldi, teşekkürler

Dipnot;daha geçen bu sitede ırkçı bir saldırıya uğradım, gözdağı verdiler😀


Etkili Yorum
Yinsani
Yinsani, @yinsani2
15.5.2020 11:46:39
Ne güzel özet...lakin gerçekler değil hayaller lazım bize... uyanmak için devamlı çeşitli türlü araştırmalar yapmak lazım.. yoksa bizleri dijital köle haline getirecekler. Dijital otokrasi işlemeye başladı.. umarım halk ve çoğunluk olarak hazır değiliz , devlet kurumları ve teşkilatları ortaçağ düşüncesiyle tüm dünyada devam ediyor. Devlet Vatandaşlığından ziyade sistem vatandaşlığından bahsedilen konular da çok.. lakin bizim ekranlarınızda komedi ve tarihsel diziler ile beyinler yıkamakta... klavyenize enerjinize sağlık dilerim efendim... ;) uçan arabalara da bir bineydik dünya gözüyle... hürmetlerimle...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.