- 326 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PASAJDA DÖRT CESET- BÖLÜM-4
PASAJDA DÖRT CESET- BÖLÜM-4
Leyla’nın yanına giderken, kızlar bana takılmadan edemediler. Hansa sözüm ona kızlarla konuşuyordu ama bana laf attığı her halinden belli oluyordu.
‘’ Kızlar, haspam dün geldi, bu gün bize hava atıyor. Şunun tafrasına bakın, biz burada sinek avlıyoruz o tek başına koşturuyoruz.’’
Bana atılan taşı, sahibine iade etmemek kişiliğime
yakışmazdı,
‘’ Ablacığım, çok yaşlandın senin yorulmanı istemiyorum ama bekleyin size de sıra gelecek.’’ Dedim Leyla’nın yanına doğru yürüdüm.
‘’ Ne yaptın Leyla? Bir şeyler bulabildin mi?’’
‘’ Buldum Komiserim, tam dört tane Olcay var. Biri yetmiş yaşlarında ihtiyar bir amca.’’
‘’ Geç onu işimize yaramaz.’’
‘’ Biri üç yaşında bir kız çocuğu.’’
‘’ Nee kız çocuğu mu? Bunlar şaşırmış olmalı? Olcay Hanım, ne saçma onu da geç.’’
‘’ Yapmayın Komiserim, benim Olcay adında kız arkadaşım vardı? Geriye iki kişi kaldı. Olcay Kamışlı, otuz yaşlarında iki sokak aşağınızda yaşıyor. Doğma büyüme Fatihli. Diğeri ise kırk yaşlarında Çapada yaşıyor, sicili biraz karışık.’’
‘’ Karışık derken?’’
‘’ Birkaç defa uyuşturucudan içeri girip çıkmış torbacı.’’
‘’ İkisinin de adreslerini bir kâğıda not et senden alacağım. Arşivde dosyaları varsa bir zahmet çıkarıver.’’
‘’ Baş üstüne komiserim.’’
Leyla Komiser Arşive giderken ben de kızların yanına döndüm.
‘’ Sizin işiniz yok mu ya? Oturmuş dedikodu yapıyorsunuz? Şaka bir yana, büyük bir işin üzerindeyim. Önüne geçemezsek, günahsız birçok insan ölecek.’’
Büşra,
‘’ Seri cinayetlerden mi bahsediyorsun?’’
‘’ Evet, baş komiserim, bizim mahalleyi biliyorsunuz? Ara sıra oralarda takılırsanız iyi olur. Bir iki gün içinde hepinize geniş bilgi vereceğim. Zira bu benim tek başıma çözeceğim bir şey değil.’’
‘’En kısa zamanda bizi bilgilendir. Hadi sana kolay gelsin.’’
Bütün günüm koşuşturmakla geçti. Akşam iş dönüşü merdivenleri yorgun argın çıkarken başımı kaldırınca, Azatla göz göze geldim. Apartman da bizden başka kimse olmadığını görünce Azat’a sarıldım. Azat ise buna dünden razıydı. Dudaklarımız hasretle bir birine kavuştu. Öpüşmeye başladık. Bir an ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim. Dizlerim tutmuyordu zorlukla Azattan ayrılarak, ‘’ Ne yaptın Azat, dizlerim tutmaz oldu. Vücudumu taşımaz oldular.’’ ‘’ Bunun adına aşk derler yavrum. Benimde senden kalır tarafım yok. Hadi gir içeri yoksa yakalanacağız.’’
Bay, bay diyerek kapıyı açıp içeri girerek odama geçtim ve yatağıma bakmaya başladım. Aklımdan geçenleri tekrar düşününce elimde olmadan yüzüm kızardı. Sonrada kendi kendime, ‘’ Aman düşündüğüm şeylere bak dedim. Seks yapmak erkeklere mi mahsus sadece? Benimde, biz kızlarında böyle şeyler düşünmeye hakkı var. Pencerenin önüne gelip pasajı seyretmeye başladım. Fazla oyalanmadan mutfağa geçip akşam yemeğini hazırladım. Biraz sonra Sedat Amir sarayımıza teşrif eder. Yemekten sonra iki Olcay’ında dosyalarını yeniden gözden geçiririm.
2
sabah uyandığımda kendime lanet ediyordum, Azat’ı düşünerek yatarsan böyle olur işte. Birden Azat geldi aklıma, beni düşündüğünde o malum işi yapıyor mu? Sen bu günlerde azdın kızım neler düşünüyorsun? Haksızlık bu ama onlar yaptı mı doğal biz yaparsak, bir sürü şey. O şey neyse. Banyodan çıkarken babamla karşılaştım.
‘’ Ne o kız sabah, sabah banyo?’’
Babamın yüzüne bakmadan,
‘’ Gece çok terlemişim baba, kahvaltıdan önce su döküneyim dedim.’’
‘’ Acele et geç kalacağız?’’
‘’ Beni bekleme sen çık. Ben buralarda biraz dolanacağım. Kahvaltı hazır.’’
‘’ Sen kahvaltını yap. Ben Asayişte bir şeyler atıştırırım.’’
‘’ Yok, öyle ıvır zıvır şeyler yemek, çay hazır doğru sofranın başına?’’
Hemen üzerime bir şeyler geçirip sofrayı hazırladım. Babam hala söylenip duruyordu. ‘’ Eda’mı benim kızım? Yoksa ben mi onun oğluyum, anlamadım gitti?’’
Benim babam bir tanedir ama kıymetini geç anladık. Annem aklıma gelince, gözümden bir damla yaşın pırlanta tanesi gibi, yanağımdan aşağı süzüldüğünü fark ettim. Annesizlik çok kötü bir şey? Bana her gün bağırıp, sebepsiz olarak dövse de, başımı dizlerine koyup hıçkıra, hıçkıra ağlamak isterdim. İstememe gerek kalmadı zaten ağlıyordum. Ah benim talihsiz annem. Söz veriyorum çocuklarımı asla üzmeyeceğim.
Dün gece bu sokakta korku kol geziyordu, bu gün ise hiçbir şey olmamış gibi herkes işinin, gücünün peşine takılmış gidiyorlar. Saçlarımı kurutup giyindikten sonra masanın başına oturup bir güzel karnımı doyurdum. Aşağı indiğimde güneş şimdiden etrafı ısıtmaya başlamıştı. Ayakkabıcı amcaya merhaba demeden geçmek olmaz. Farkında olmadan yeni bir dost edinmiş oldum.
‘’ Merhaba amca, nasılsın?’’
‘’ Oo polis kızım hoş geldin çay hazır. Bir bardak içmeden bırakmam.’’
‘’ Ben de içmeden gitmem.
‘’ Dün burası bayağı hareketliydi. Birçok polis geldi gitti. Herkesi sorguya çektiler.’’
‘’ Sana bir şey sormadılar mı?’’
‘’ Beni kim takar kızım, ben yaşlı bir ayakkabı tamircisiyim.’’
‘’ Halt etmiş beceriksizler. Ben kaçıyorum, beni alıştırırsan her sabah çayımı isterim haberin olsun.’’
‘’ Sen gel çaylar şirketten.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.