- 403 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kimbilir Belki Değişir Gözlerimiz /Öldüğümdü,Öldürdüğümdü
(Kimbilir Belki Değişir Gözlerimiz)
Bir masal ülkesine gitmek üzereydim telefon çalmaya başladığında. O arıyordu. Daha önce hiç konuşmamıştık, bir daha da konuşamayacaktık! En azından öyle olmalıydı. En azından biraz benzemeliydi aklımda canlandırdıklarıma. Ölümümdü O, öldüğümdü. Eski ben’di, öldürdüğümdü. Kulağıma eski şarkılardan, şarkı hayatlardan arta kalan donuk bir bakışın dokunuşu değiverdi o anda. Ürperdim. Ruhum donmak üzereydi. Bildiğim tüm telefon numaraları ezberimden çıkmış. Anlamıyordum. Olan biteni anlayamıyordum. Aniden kapıyı çalmadan evime girip, odalarıma dalan, her şeyi karıştırmaya başlayanlar eski aşklarım olmalıydı. Onları unuttuğumu sanıyorlardı... Çok güçlerine gitmişti. Kendilerinden bir parça iz kalmış mı diye didikliyorlardı evin her köşesini. Kalbimi zamanında vermiştim onlara. Ama şimdi her şey bitti… Ben olduğunu sandığım, benim olduğunu sandığım her şeyi vermiştim onlara..Tek tek , ayrı ayrı. Baktığım güneşin aynı olduğunu sanmam gibi ya da parıldayan yıldızların halen yaşadığını sanmak gibi.... Biri avutsun istedim beni....O darmadağınık ve geriye kalan bir savaş meydanı sessizliğindeki kovuğumun kuytusunda.İşte böyle karşıladım ben o son dakikamı...Ölümümü o an plânladım...Kendime açtım o cevapsız telefonları,kendime aç. Doymuyordu yüreğim.Aç gözlüydüm. Gözlerime bakmaktan kaçınarak,saklandım gözbebeklerimin ardına... Yeni bir masal başlattım sonra... Bu masal pek de hayra alâmet değildi elbette... Maviye boyalı bir dünyada, cansız evlerin cansızlığına; duvarlar, pencereler, yalnızlıklar, saydamlıklar, ağaçlar,rüzgârlar,ışıklar,insanlar,çiçekler,beyazlar,maviler ekleniyordu.O evin ahşap çerçevelerinin ardında yanan ampulün sıcak kızıllığı; çoktan kaybedilmiş aile sıcaklığını çağrıştırıyordu. Evin duvarlarında gazetelerden,dergilerden beğenilip de özenle kesilmiş resimler duruyordu. Bu güzelliklerin de kaybedileceğini bilen ben,karşı evde soluk ve soğuk floresan lambasının aydınlattığı odamdaydım.Yaşama katılamıyordum.O bütünlerin ayrı ayrı parçası olamıyordum.Olsaydım belki;o zaman anlatabilirdim yaşanabilecekleri,bir zamanlar yaşamış olduğumu zannettiğim anılarımdan yola çıkarak… Biliyordum,kaybettiğimi. Biliyordum kaybettiklerimi günün birinde diğerlerinin de kaybedeceğini. Bunu bilmek acıtıyordu içimi.Onlara acıyordum.Olsun diyordum. Ne güzel! İçlerinde ortaya çıkmayı bekleyen, derinlere saklanmış kötü insan ortaya çıkana kadar mutlu olacaklardı, mutluydular. Kendilerini iyi zannediyorlardı,iyi olabileceklerini umut ediyorlardı.Bu bile güzeldi.Bu bile iyi olmaya yetiyordu.Kendine olan inancını kaybettiğinde, kaybediyordun kendini. İçindeki inançtın sen. İçindeki inançsın sen. Ufak da olsa bir umut vardır...Küçük bir olasılık da olsa, kardelenler karın soğuğunu eritebilecek kadar sıcak olup,doğabilirler.Küfreden dudaklardan,sevda sözleri de çıkabilir. Gözlerimiz değişir belki... Kalplerimizi yonttular, biliyorum. Saf sevgilerimizi çöplere attılar.Çiğnediler el yazması anı defterlerimizi. Yüzümüze bile tükürdüler. Duymadılar. Gözleri açıktı,görmediler.... Ama yine de…Kim bilir belki değişir gözlerimiz....Kim bilir belki değişir gözleriniz...... 1997-mayıs
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.