- 460 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR İNSANI YÜRÜTMEK
Mağdur,muhtaç ve mutsuzları görmemezlikten gelerek aramadım mutluluğu..Mutluyum,hemde çok;onların farkında olduğum için mutluyum,onlarla paylaşma fırsatı bulduğum için mutluyum...Yorulsamda,ümitsiz gözlere umut ışığı ektiğim için mutluyum...Biliyorum daha da yorulacağım,biliyorum ,yoruldukça daha da mutlu olacağım..
"Yetim çocuklarım duvar dibinde
Bırakın saatler boyu titresin,
Siz insanlar gece aleminde
Milyonları nam için verin...."
Dünya varolduğu günden beri böyle değil mi ? Her çocuk aynı imkanlarla mı doğuyor ?Her insan şanslı olmak ister,Mümkün mü ?Tabii ki hayır..Uygun olan insanlar birinin elinden tutsa,imkanlarını ve tecrübelerini paylaşşa,onu ayağa kaldırır,ayakta tutar.."Balık verme ,balık tutmayı öğret "dememişler mi ?Ayakta tuttuklarımıza birde yürümeyi öğretirsek ne mutlu...Ayağa kaldırdığımız her insan bizi mutlu eder,yürüttüğümüz insansa dünyaya mutluluk eker...
-Baştabibim,bir öğrenci geldi,sizinle görüşmek istiyor.
-Gelsin bakalım.
Biraz mahçup,çekingen,birseksenbeş boylarında,gözleri hafif çukura batmış,avurtları hafif çökmüş bir delikanlı girdi odaya..Ondokuz yaşlarında,yorgun görünümlüydü..
-Buyur kardeşim.
-Ben Hacettepe Tıpta okuyorum
deyince makam koltuğundan kalktım,hoşgeldin diyerek elini sıktım..Sonra masanın önündeki koltuklara karşılıklı oturduk...
-Ben Anadolu Lisesinden Halis Efendinin oğluyum.
-Evet canım kardeşim.Tekrar hoşgeldin.Tanıştığımıza memmun oldum.
Meraklı gözlerle bana bakıyordu.Elleri dizlerinin üzerindeydi.Arasıra parmaklarını oynatıyordu.Gözleri gözlerimdeydi..
-Bana burs veriyorsunuz.Merakımı bağışlayın ama bana niçin burs veriyorsunuz ?Benden beklentiniz ne ?
Artık anlamıştım meraklı bakışların nedenini.Zor bir soruydu..Onu kırmadan hangi kelimelere sığınmalıydım..Onurlu,gururlu bir delikanlı olduğu besbelliydi...
Üç-dört ay kadar önce Anadolu Lisesi müdürü aramıştı,
-Buyrun müdürüm.
-Sayın hocam sygılar,nasılsınız?
hoşbeş sohbetinden sonra,
-Hocam bende çalışan çok temiz bir personelim var.Bazı sıkıntıları var.Lütfeder dinler ve yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.
-İnşallah hocam .Yardımcı olabilirsem ben de sevinirim.Gelsin görüşelim..
dedikten birkaç saat sonra ,üstüne çeki düzen vermiş saygılı bir insan geldi.
-Baştabibim müdürümün selamları var
-Aleyküm selam.Hoşgeldin.adın neydi?
-Halis hocam..
-Halis efendi gel şöyle otur,biraz sohbet edelim.
Oturduktan sonra sohbete başladık.İki çocuğu vardı.Şehrin kenarında bir evde oturuyordu.Elektrik alamamıştı.
-Benim çocuklar çok zeki ve çalışkan.Ellerinden kitap düşmüyor..Ama çok zor şartlar altında okuyorlar.Elektrik olmadığı için ödevlerini sokak lambasının altında yapıyorlar..
Kış geceleri bile sokak lambasının altında çalışmışlar.Kışlar öyle çetin geçer ki Ağrı’da,insanlar evin içinde bile neredeyse üşürler,zor ısınırlar..O çocuklar bu şartlar da zoru başarıyorlar..
-Büyük oğlan Hacettepe Tıppı kazandı,şimdi Ankara da.Tek maaşla zorlanıyorum..
-Diğer oğlan?
-O da lise sonda,bu sene imtihana girecek.
-Tıpdaki kardeşimin banka hesap numarasını ver.Diğer oğlumuzda üniversiteyi kazanınca onun da hesap numarasını getirirsin...Sen merak etme ne gerekirse yaparım.Onlar okusun ve bir meslek sahibi olsun..
Halis efendinin yüzüne kan geldi,rahatladı.Gözlerindeki hüzün yerini huzura bırakmıştı..
-Oğlumuz doktor çıkınca inşallah beraber çalışırız.O benim meslektaşım.Meslekdaşımın yanında olmak beni mutlu edecek,
deyince gözleri iyice parladı.Tıpta okuduğu için de ayrı bir gurur duyuyordu..Aldığım hesap numarasına heray , bir öğrenciyi Ankara şartlarında rahat okutacak burs yatırdık..
O günler gözlerimin önünden geçerken delikanlı halen merakla beni süzüyordu.
-Baban çalışkanlığını anlattı.Azmini de.Ayrıca baban seninle gurur duyuyor.Ne mutlu ona..
İnsan olmanın gayesini anlatsam olmayacak.Paylaşmanın hazzını anlatsam olmayacak.Yapımı,karakterimi anlatsam olmayacak o meraklı gözlere..
-Canım kardeşim senden okumanı,başarılı olmanı istiyorum.Başka beklentim yok.
Delikanlı hafif kızardı,terledi.Nasıl yani der gibiydi.
-Hiçbirşey istemeden burs verilir mi?
Ses tonu halen onurlu ve sorgulayıcıydı..Baktım mahcubiyeti bitmeyecek gibi..
-İsteklerim belli kardeşim.Okuman,başarılı olman,ilerde aileni sırtlanman..İyi bir doktor olup hastalarına iyi bakman..Başka bir beklentim yok..
Halen kırmızıydı,ikna olmamıştı..İnsanların karşılıksız burs vermesini kabullenememişti..
-Gel seninle bir anlaşma yapalım...Sen okulunu bitirene kadar biz burs verelim.Bu bursu hastanemdeki doktorlarla birlikte veriyorum.Sen doktor çıktıktan ve müsait olduktan sonra Tıp Fakültesini kazanmış bir öğrenciye ,okulu bitene kadar burs ver.
Delikanlı birden rahatladı,gözleri parladı.Şuuraltında ki soruları neydi bilmiyordum.İrdelemekte istemedim.Böyle bir yol izlemek zorunda kalmıştım..Gülümseyerek;
-Tamam ozaman anlaştık..
Biraz önce tedirgin olan bakışların yerini huzur ve güven almıştı..Karşılıksız birşey almaya alışmamış bir insanı seyrediyordum..Bu konuşmayla oda aldığına karşılık vermenin onurunu yaşıyordu..Bir taraftan da sıcak çaylarımızı yudumluyorduk..
O duygularla ayrıldık...
Sonra küçük oğul Erzurum Atatürk Üniversitesinde bir bölüm kazandı..Ona da burs vermek istedik ama,okula başladıktan kısa bir süre sonra hastalandı,Lösemi-kan kanseri- teşhisi kondu.Çocuk birhafta içinde vefat etti.Çok ama çok üzüldük.Zorlukları yırtarak gelen çocuk hastalığı yırtamamıştı..Kara toprağa kederleriyle beraber teslim etmiştik..
İki yıl kadar geçmişti ki Tıbbiyeli kardeşim birgün çıkageldi..
-Hocam sağolun bana Ankara da sahip çıktılar..Bir de iş verdiler.Gündüz okuyorum,gece çalışıyorum.Masraflarımı çıkartıyorum..Herşey ve burs için teşekkürler..
Sarıldım,başarılar diledim.Kendi yükünü kendi kaldıran insan olarak yanımdan ayrıldı..Emin adımlarla yürüyordu..Yürüyüşü bile olgunlaşmıştı.
Ne mutlu bize dedim;bir kişi daha yürümeye başlamıştı..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.