- 382 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zenginlerimizin Sayısı Artmış
Mevduat hesapları verilerine göre zenginlerimizin sayısı artmış: "Hesabında 1 milyon lira veya üzeri parası olan mudi sayısı, ocak-ağustos döneminde 53 bin 439 kişi artarak 192 bin 419’a ulaştı. Ağustos sonu itibarıyla milyonerlerin bankalardaki toplam mevduatı 1 trilyon 279 milyar 70 milyon liraya yükseldi." (1)
40-50 yıl öncesine bakıldığında 100 bin doları olana zengin deniyormuş. Ayrıca o dönemde zenginlerin çoğu miras yoluyla zengin olmuşlar. Belki ataları biriktirmiş, çocukları yemişlerdir. Son yıllardaki zenginlerin çok büyük bir kısmı bu zenginlikleri kendileri yapmış. Bunu halka arz, işlerini satma gibi yöntemlerle gerçekleştirmişler. Aslında her dönemin zenginleri olmuştur.
Belki bir atasözünde geçtiği gibi "Çok mal haramsız olmaz." tarzında zenginleşenler kimlerdir, bilemeyiz. Osmanlı’dan kalan hayır kurumları, yani vakıf mallarına haksız yere sahiplenenler bile görülmüştür.
Zenginler malikanelerini ve servetlerini korumak için birçok güvenlik önlemleri almışlardır. Çünkü fakir kimselerin onlara iyi gözle bakmadıklarını bilirler. Çünkü fakirler gelir dağılımında adaletsizlik olduğunu görürler. Kapitalist ekonomilerin uygulandığı ülkelerde gelir dağılımında adaletsizlikler daima eleştiri konusu olarak karşımızda duruyor. Çünkü kapitalizmin aklı, vicdanı yani her şeyi paradır. ”Bir başa bin pul, bin başa bir pul.” derecesinde zenginlerle fakirler arasında uçurum olduğu anlaşılıyor. Dünya’nın en zengin aileleri sıralamasında servetleri 9.8 milyar dolar ile 151 milyar dolar arasında değişen 31 aile var.(2) Bu süper zenginler fakirlere karşı herhangi bir sorumluluk hissetmezler. Bir yanda açlık bir yanda obezite sorunu görüyoruz : “Dünya genelinde 820 milyondan fazla kişi açlıkla mücadele ederken 670 milyonu aşkın yetişkin ve 120 milyonu aşkın çocukta obezite görülüyor.” (3) Aç ve şişmanların rakamları birbirine yakın. Sanki dünyadaki bazı insanlar çok şişman olanlar sebebiyle aç kalmışlar.
Devletlerin zenginliğinde kriterler farklıdır. GSYM, milli gelirden kişi başına düşen pay, faiz ve enflasyon oranları, hazinenin durumu, kamu borçları gibi etkenler ülkelerin gelişmişlik sıralamasını belirler. Zengin sayımızın artması devletin de zenginleştiği anlamına gelmekte midir? Bu soru iktisatçıların alanına girer. Fakat herkesin zenginliği kendinedir.
Diğer yandan zenginlerin hayat tarzı, başarı hikayeleri her zaman ilgi konusu olmaya devam etmiştir. Mesela zengin aileler, âile içi evlilikleri tercih ederler. Medyada boy göstermekten hoşlanırlar.
Zenginliklerini hayır işlerinden ziyade batıl yolda kullananlar sanki daha fazladır. Zira zekatlarını vermiş olsalar ülkede neredeyse fakir kalmayacağı birçok kimse tarafından ifade edilen bir vakıadır. Yunus ‘un dizelerini bilmeyen yoktur “Mal sahibi mülk sahibi /Hani bunun ilk sahibi? Mal da yalan mülk de yalan/ Var biraz da sen oyalan!” Eğer sahip olduğunu düşündüğü mal ve mülkün her şey gibi geçici olduğunu unutmadan onu infak edersek, yani başkaları için de harcarsak zenginliğin hakkını vermiş oluruz. Aksi halde para, servet bizim için sadece yerine getirilmemiş bir sorumluluk ve gereksiz bir yük olacaktır.
Seyit Ramazan Özer #8206;
(1)Anadolu Ajansı, 7.10.2018
(2) Hürriyet , 11.08.2019
(3) trthaber , 15 Ekim 2019
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.