- 371 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAYATIMIN GÜZEL ANLARI 2
HAYATIMIN GÜZEL ANLARI
2
Lisede hocamız olan Mustafa Miyasoğlu dolayısıyla vakıf olmuştum Sedat Ümran’ın İzmit’teki varlığına. Borusan’da mütercim olarak çalıştığından, hafta sonları İstanbul’ döndüğünden hep bu yolla haberdar olmuş, ilerdeki büyük dostluğumuzun ilk ışıklarını daha o günden fark eder olmuştum.
İstanbul edebiyat fakültesini kazandığımda tanıştığın en önemli şahsiyetlerden biriydi o. Marmara kıraathanesinde saatler süren şiir ve sanat sohbetlerimiz, onun ezberden bir sürü şiir okumalarıyla sürerdi. Üstad Necip Fazıl’ın ona verdiği değeri anlatır, şiirlerini Büyük Doğu dergisinde çerçeveli yayınladığını öve öve anlatırdı. Bu anlatışta onun bu davranışından dolayı Üstada olan sevgisi hissedilirdi. Sezai Karakoç’un bazı şiirlerini çok sever, onu gizli gizli çok kıskandığını anlardık. Özellikle Kış Anıtı’ İliyor, Kapalı Çarşı ve Karayılan adlı şiirlerini çok sevdiğini hissederdik anlatılarından.
Yanında olduğunuz zaman tüm masrafları o karşılardı, size hiç masraf ettirmezdi. Yanındaki kişiler ne kadar çok olsa bu bir şeyi değiştirmezdi. Cömertliği kimseye bırakmaz, bu işte gösterişe de yer vermezdi. İkramlarıyla sizi ezmezdi. Oldukça yüce gönüllüydü. Keşke inancı kuvvetli bir olsa derdiniz. Aslında inançsız da değildi. Ama felsefeye kafayı takmıştı. Hegel’e büyük saygı duyar, felsefeye olan ilgisinin onu intihar etmekten koruduğunu sık sık söylerdi. Genç yaşta intihar etmiş sanatçıları anar, felsefeye olan bağlılığının ona bu alanda can simidi gibi geldiğini anlatırdı. Yüksek derecede Almanca bilgisiyle tercümeler yapar, onun geliriyle geçinirdi. Emekli maaşı vardı ama bu maaş onun müsrifane cömertliğine dayanmazdı.
Kışın yaz kıyafeti, yazın kış kıyafeti giyer, vücudun klima sisteminin olduğunu, bu sistemin korumacı davranışlarla yok edildiğini savunurdu. Herkese kendi yediğinden ikram eder, kendine ayrıcalık tanımazdı. Geceleri süt içip yatardı. Elinde kocaman bir çanta ve içinde bir sürü tercüme edilmiş, ya da edilecek kitap bulunurdu.
Dergi çıkarma fikrime destek verir, çeşitli önerilerde bulunurdu. Deri örnekleri getiri, edebiyat tarihindeki bazı dergileri örnek gösterirdi. Çıkardığım tek sayılık Bengisu Sanat seçkisinde kendisine özel bölüm yapmamı pek beğenmiş, bundan dolayı bana memnuniyetlerini belirtmişti. Türk şiirinin anıt eserlerini yayınlamamı ister, seçtiği şairlerin yine kendisinin seçtiği şiirlerini salık verir, bir an önce böyle bir çalışma yapmamı can-u gönülden istediğini bildirirdi.
Bir zaman geçip benden bir hareket belirmeyince Osman Serhat Erkekli isimli solcu bir şairin bunu yaptığını anlatmıştı da ben bu konuyu ona da salık verdiğini, biz yarıştırmak istediğini anlamıştım. Bir kaç defa onunla bizi karşılaştırdı. Onunla da ayrı sohbet yerleri ve zamanları vardı. Fark ediyor, aldırış etmiyordum.
Haftalık buluşma akşamlarımız ve hata sonları görüşmelerimiz hep vakitliydi, bir defasında bayram öncesi o belirli gün ve saatte memleketime gitmiş, onunla halvet yerine gitmemiştim. O da beni hasretle beklemiş, şiir ve sanat sohbeti yapamadan ayrılmıştı. Bir hafta sonra arife günüydü mutat vaktimiz. O yoktu. Benden intikam almıştı. Sırf onun için döndüğüm İstanbul’da onu bulamadığım için çaresiz memleketim olan İzmit’e dönmek istemiştim. Vasıta bulamadığım için vapurla Yalova’dan gidebilmiştim aileme.
Ertesi hafta intikam almışlığın verdiği rahatlıkla görüşme yerine gelmiş ve durumu açıklığa kavuşturmuş, kavuşma yerine kasıtlı gelmediğini hissettirmişti.
(Devam edecek)
Ahmet KEMAL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.