DUVAR
Öncelikle belirtmeliyim ki bu yazıdan evvel bir şiir kitabı hatmedecektim, var kitaplığı alt üst et, tozlanmış parmaklarıma teessüf et, al bezi kitapları tozdan arındır durumuna düşmedim tozunu almadım kitapların... Sonra kapadım zihnimi, şey yani; gözlerimi kapadım zihnimi açmaya çalıştım yani, ayakta, odanın ortasında… -ey Ahmet Arif’in adı: Duvar olan şiir kitabı nerdesin?? Sahi, hangi çocuğa, küçüğüme verdiydim, komşunun oğluna mu, yiğenlere mi, bayram seyranda birine m, yoksa yolculuklarda eskiden heybe denilen şimdinin çeşitli çantalarının birinin gözünde mi, yok bulamadım.. Kitabı hediye ettiğimi hatırladım sonuçta.
Şimdiki aklım olsa ne kitaplık derdine düşerdim ne de kitap.. En büyük duvarlar, kitapların içinde bence!
Yazı başlığını attım, nasıl başlasam yazmaya düşünürken; duck duck go’dan Ahmet ARİF duvar şiiri yazdım şu an parmaklarımın dans ettiği zamanzingoya.. Karşıma çıktı ki;
“Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim.
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..”Ahmet ARİF.
Ahmet Arif üstadım yaşıyor mu, öldü mü hatırlamıyorum, affedin. Ölmüş olma ihtimali için Tanrı hoş karşılasın, hoşluk eylesin.. Ki öldüyse bile ölmez şairlerimizdendir kendileri. Ölmez, öldürülemez dediklerimizden..!
….
Üstadım maalesef 1991 yılında vefat eylemiş.. Tanrı hoş karşılaşın, Hoş etsin.
….
Şiirini 2 defa okudum, 3. Defa da ……. Okudum konumuzla alakalı “taş duvar” kelimesini telakki etmeye çalıştım..
Taş Duvar ki; taşın ağaçla ve demirle seferine çıktı zihnim. İnsanlığı sil baştan düşünmeye başladım, nereden geldi, hangi yolu yürüdü, hangi denizi aştı. Taşın ömrü bizden çok mu çok çok çok uzun..
Bazı şairlerimiz ozanlarımız şairlerimiz der ki; Adem Kabe’nin ilk taşını koyarken biz ordaydık, biz el verdik mealinden mısra yazarlar, örnek aklımda yok, aramayın siz de, bulmak zordur öyle mısraları. Bulursanız da yazının altına paylaşın lütfen!.
Kabe’yi zihnime yerleştirdim, taş temelini, kaç defa yeniden inşa edildiğini, yenilendiğini, çevresindeki kültürü, peygamberleri, kıbleleri , Kabe hakkında okuduğum ve seyrettiğim internet resim ve videolarının hangi birini buraya sığdırabilirim ki.. Dört duvardır ya, en- boyu, harcı,yüksekliği, üzerindeki örtüsü, ve sonra taşıdığı anlam.. Kiminin gözlerini yaşartır, kiminin yüreğini titretir Kabe. Kabe deyip geçmeyin, benim yaşadığım her evde vardır bir resmi, bir tablosu, küçük maketi…
Lise yıllarında panayır vardı bizim ellerde, şimdi yok, pideci de çalışıyorum, ıscak ıscaak çaylar misilli, her yaz belli, 1,5 aya yakın çalıştığım bir yerdi, sonra ver elini başka işler, bel kemiği demeye başlamışlardı orada, şef garson olursun seneye demeye başlamıştı patron ki ver elini başka şehir.. Boşuna yazmam ki, kiminin görünce gözünü yaşartır, yüreğini titretir diye…Ha işte, okul harçlığı biriktiriyordum bir kısmını da; prize takılınca çevresi renk renk ışıklar saçan Kabe tablosuna vermiştim, ne sevinmişti bizimkiler, güzel paraydı sanki.. Bir maketin altında “made in china” yazısını görünce benim şarteller hep atıktı aslında..Voltajı daha yeni yeni artıyor ya..Hadi hayırlısı mı demeliyim şimdi..
Elbette benim yolculuğum daha yeni bu duvarın dışına adım atmakla başladı. Kabe’yi geride bıraktım.
Sonra zihnimin bir başka ağına düştüm, izleyen oldu mu? İhtimal Prometeus filminde yazının içinde hemhal olabilmemiz için bakınız;
www.fullhdfilmizlesene.com/film/prmths-film-izle/
filminde 1:12:00 ile 1:14:13 arasındaki sahneye.
Ve tekrar yukarıdaki şiirden alıntı yapalım;
“Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,” “Pencere” yazımı okudunuz belki, “kapı” da yazmıştık, ki şimdi “Duvar” dayız işte.
Buradan sizi “yağmur taşına” çağırıyor zihnim. “Yada Taşı”na. Bu arada bağlaç olan “ya da” ayrı yazılır, yanlış yapanların zihnine belki burada kazınır ayrı yazılacağı. Dilimiz, lügatimiz önemlidir kolay kolay öğrenilmiyor, -de,-da ve- ki eklerinde ben ne çekmişimdir..
Türklerdeki “yada taşı”da zamanında elbette büyük bir duvardı zihinlerde, kültürde, yağmur ve kar yağdırdığına inanılan ve ekseri “kam”larda, “şaman”larda bulunan, çeşitli hikayelerinde nasıl bulunduğu anlatılır ya.
Taş ve duvar deyip geçmeyin, ve yine de duvar denince aklımıza ilk başta gelen mimarların, inşaatçıların, işçilerin vb diktiği duvarlar, tapınaklar, mabetler, evler, konakların, dergahların, kiliselerin temeli gelmiyor mu sizin de..
Kenan illerindeki Süleyman Tapınağı söylencesi meşhurdur, ondan kaldığı düşünülen duvara da ağlama duvarı denmiştir, insanlar karşısında kitap okuyup istekte bulunur. Seyretmişsiniz siz de, internet görüntü bilimidir bir bakıma da öyle değil mi? Elbette bu duvardan bir talep değildir mana boyutunda ya…Yapacak bir şey yok ki..Binlerce yıllık bir kültürdür duvarlar, taşlar.
Öyle derdi bir mısrada da,” keramet duvarda değil, duvarı yürüten yârda”
Duvar dedik ya, bir liste yapalım öylecesine..
Dünyanın yedi harikası kaçında çıkar karşımıza duvar?
Ürdün’de Petra Antik Kentinin duvarları
Çin Seddi
Peru’daki Macchu Piccu teraslarının duvarlarını seyredin bir,
Babil’in Asma Bahçelerindeki duvarları düşleyin,
Meksidaki Chichen Itza Piramidini gözleyin,
Romadan Kolezyum
Hindistandan Taç Mahal.
Mısırdan Piramitler
İstanbul’un duvarları değilse de yedi harikadan Anadolu ve Rumeli Hisarlarının yapımını araştırın..
Sadece bunlar olsa iyi, soğanın o incecik zar duvarını düşleyin, kaygandır, bıçak mıçak dinlemez kimi.. Elma’nın kabuğu da bir duvar değil midir, Kabuk ve duvar aynı çağrışımı yapıyor olmalı biraz biraz. Ya çevizin fındığın kabuğu..
İnsana dönersek hücre duvarlarımız, kimi geçirgen, kimi geçirmeyen, otomatik kapıya benzeyen duvarlar!
Açın gönül kapılarını yıkın ön yargı duvarlarınızı. Atomu parçalamaktan zor denilen düşünceleriniz parçalayın ki daha atom altı parçacıklarımız var..
Bu çağ duvar kabul etmeyecek. Fikrin ve zikrin duvarlarını kaldırın ki ,benim özgürlüğümün başladığı yerde senin özgürlüğün bitesiye el ele gönül gönüle yan yana meydan okuyabilelim, eskide kalmış bu çağı algılamaktan uzak insanlara..
Bebeklerin duvarları vardır zayıftır kıymayın o duvarın ötesine geçmeyin, çocukların duvarları, küçükten büyüğe inceden kalına nice duvarlarımız vardır, ihtiyarların da duvarı bir başkacadır, yıkmayın insan özelinin duvarlarını, tek saygı ve hürmet duyulacak bu duvarlardır, bu sınırlardır.
Ben çok yoruldum duvarlardan, çoğumuz da yoruldu biliyorum, ekseri olarak 2000’li yıllardan sonra zihin duvarlarını yıkıp aleme açılan insanların.. Elbette daha çok önce bu duvarları da yıkanlar vardı tarihte, yani saçma sapan zihin duvarlarını yıkın nice insanı telef ettik asırlarca..
Ve elbette virüs duvarlarımız da var, bilgisayarlarımızda, arasıra düşünmüyor değilim, yoksa pclerimizde kullandığımız virüs duvarları virüsün kendisi olmaya.. Öyle ki win 10 çıkalı beridir pek öyle bir virüs takılmadı duvarlarıma.. Sizin?
Dijital duvarlarla örülürken etrafımız içimiz dışımız sil baştan, bu çağın duvarları da başkaca elbet.
Bilmeyen var mı iki denizin birbirine karışmadığı duvarı, soğuk ve sıcak suların oluşturduğu duvarı..
Klavyeyi fazla uzattım özür dilerim dostlar, nesildaşım?
“Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yıkın fikre, gazetecilere, şairlere, yazarlara örülen duvarları artık, yıkın! İnsanımızı, geleceğimizi hapsetmeyin hangi düşünceden olursa olsun, zulmetmeyin artık.. Yıkın duvarları köhne zihinlerinizde, yıkın efendiler!
Bu duvar yazısı daha bitmez, bambaşka duvarlara gider zihnim de, zorlamayayım saksıyı..Pil bitti. Büyüsü bozuldu belki de hiç başlamamıştı..
Aslında “duvar” deyip beş harfle bitirecektim yazıyı da, malum sitemizde de 300 karakter duvarı var yanlışım yoksa.
Elden gelen, klavyeden gelen bu kadar.
Atladığım yerleri veya paragraf aralarını dostlar dolduruyor sağolsunlar, eksik olmayın.
Duvar’sız yarınlara ....
Sağlık ve Esenlikle…
YORUMLAR
İnsan, çaresini duvarların etrafında arar...mutsuzluğunu büyütür, ruhunun karanlık kalan yanlarını duvarda gezdirir..
Duvarlara bakar, duvarlarla konuşur.duvarların dili olsa neler neler söyler bilinmez..
Bir duvar örmek için önce etrafındaki tozlar süprülür.
Sonra hiç boşluk bırakılmadan örülür, birbirine bağlanır.
İç içe geçsin diye beklenir. Tozu heba, zamanı feda eden şunu atlar; duvarda bir çatlak her zaman vardır. Ve orası olanı biteni görerek kaydedendir. Gözün gördüğü, dilin döndüğüne istinasız boyun eğer. Hakikate kayıtsız bırakan bu boyun eğiş, kuşkusuz bir başka duvarın çatlağına söz olur..
Çok güzel bir yazı okudum
Kaleminize sağlık
" Duvar" başlığını görür görmez içimde bir heyacan beliriverdi. Işte dedim ya işte nesildaşım getirdi devamını. Bir çırpıda okudum ama dönüp tekrar soluk almak istediğim yerler oldu. Güzel bir şiirle sardım kendimi, izleyip çokça begendigin bir filmi yeniden hatırladım...duvarlar dedim..sanki evrende her şeye dayanır sandığımız o duvarlar...kim zaman arkasına saklandığımız, kimi zaman yıkmak için mücadele verdiğimiz, kimi zaman içimizdeki öfkeye kurban ettiğimiz o duvarlar. Sonra verdiğin örnekleri düşündüm...insanlık tarihinin görkemli yapıları, bazılarının halen çözülemediği gizemleri taşıyan o devasa yapılar...meğer ne anlam yüklüymüş meğer ne çok şeyi yüklemişiz sırtlarına....en canımı yakanı o dört duvar geldi sonra yine gözümün önüne...açtım Edip başladı söylemeye...
Dışarıda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Beni bu sesler oyalar
Aldırma gönül aldırma...
Tek suçu düşünmekti dedim ya...
En sonunda duvar yazıları belirdi karşımda...
Alayına isyan....
Yüreğin dert görmesin dilerim nesildaşım...yıkılsın o duvarlar dilerim...
Sağlıcakla.
black_sky tarafından 5/9/2020 1:48:25 AM zamanında düzenlenmiştir.
black_sky tarafından 5/9/2020 1:51:12 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yinsani
duvarlar nice insanımızı yedi daha doymadı nesildaşım..alayına isyan! katılıyorum.
güzel katkıların için teşekkür ederim.
eksik olma.
saygı ve huzurla..
black_sky
Hep yaz emi...
Yinsani
bir de başkası işlese "duvar" konusunu??? iyi olur bence..
zihn parçalanması dediğim lüteratürde ne denir bilmiyorum ama...
"Eskiler sanatciydi simdikiler ünlü" diye bir söz okudum, başın öne eğilmesin dinlerken...teknoloji veya internet sanat'ı biraz kalitesizleştir miş gibi??
black_sky
Duvar içerikli yazı okumak isterim başka kalemlerden. Aslınd aklıma gelen isim varda;)) yazarsa birileri okuruz artik....