Minik Yasemen demetleri sağ kulakta
............. Kim bilebilirdi ki minik bir Yasemen demetinin bır ulusun yazılmamış romanında esas oğlan olacağını ,kimin aklına gelirdi oturup da Yasemen’i incelemek.Minicik patileriyle avuçlarımıza tutunuşunu ölümün soğuk yüzüne sırtını dönerek ürkek bakışlarıyla sar beni,sık beni,kolla beni diye yakarışlarını, o dev kokunun bu cüceden çıktığını .
..... ........ Bir iş icabı Tunus’tayım,mevsimlerden hazan ama ben sazan ki ne sazan.Kolumda sarışın bir afetül-ala,ohhhh hayat ne ala.Tüm gün iş güç kan ter içinde kaldık ,kaldık kalmasınada susuzluktan dilim de damağıma mıhlanmış ..Hadi hatun kıpırda bir yerlerde sulanalım,sonrada havalanalım diyerek, uykunun rehavetiyle baygın düşmüş kadını hafiften toparladım..Çok geniş bir cadde, sağlı sollu dükkanlar,aralarına serpiştirilmiş Fransızdan bozma ,kahveden yozlaşma cafeler .Çöktük iki yamuk sandalleye ki Allah sandalye eyleye kırıldı kırılacak.Hani bizde bahçe sinemalarında oturulan türden ve film bittiğinde iki gün kıçımızın acısından tabanı yanık itler gibi dolandığımız çat-çat sandalyelerden.Tam yerleşirken Seymen ağadan bozma Travolta kılıklı ,sıçan kuyruğu bıyıklı,saçlarına sürdüğü briyantininmi yoksa yüzüne sıktığı ucuz parfümünmü bir türlü kestiremediğim iğrenç kokusuyla ve bir anda rahatlama durumuna yola çıkmış yorgun bedenlerimize indirdiği balyoz sesiyle, ne içeceksiniz olması gereken sorusunu yapıştıverdi garson..Altta kalırmıyım,sarışına karizmayı çizdirmek varmı.Hemen yapıştırdım cevabı sanki kırk yıllık Fransızım ya.
............ Neyse,abdest suyundan hallice gazozlarımız avdet etti saatler saatleri kovalarken caddede.Rahatlamanın verdiği o şehveti hazla sağıma soluma bakınıyorum,bakınırkende masalardaki kara kızları çaktırmadan süzüyorum.Süzüyorum süzmesinede bir de ne göreyim, ne kadar zampara varsa onlarda bizim sarışına bordalamış,arada bir soluk mesafede.Ama sarışın da sarışın,sonradan olma değil,anadan doğma..Göz süzmeler,dudak büzmeler,bıyık burmalar.Hepsini anladım zamparalığın raconu buymuş demek ama bir şey var ki gözümden kaçmayan,gelde çık bakalım işin içinden.Bu arkadaşların hepsinin sağ kulaklarında beyaz Yasemen demetleri var.Neyse bizim afeti kurtardık bir kazaya kurban gitmeden ,otele geldik.Geldik gelmesinede kafam hala cafede,nedir bu kulaklarda ki demetler?.Otelde Türkçe bilen bir görevliye yapıştım.
............-Kardeş nedir bu işin sırrı,yoksa erkeklik gücünün ayarımı?
.............Meğerse bekar erkekler kulaklarına Yasemen demetleri takarlarmış ki arandıkları belli olsun .Yani mevsim hep Mart...
...........Sabahı zor ettim ertesi günün heyecanıyla.Sabah olacak Tunus şenlenecek,bende seğirteceğim doğru Yasemen’ciye.
...........Ve sabah oldu seğirttim Yasemen’ciye,bir heyecanki içimde sanki kalbim fırlayacak.İki demet aldım,biri asıl diğeride ne olur ne olmaz.Aldım almasınada tak tak düşüyor,tak tak düşüyor,yahu bu ne iş onlarınki düşmüyor.Hemen çiçekçiyeyollandım,
...........-Ya Haci bu işin sırrı ne,bunlar nıye durmuyor kulakta
Doktor edasıyla yerinden kalktı Haci bir saltanatla,konsultasyonunu müteakip reçeteyi yazdı,
...........-Bu işte olmaz lehçe ama senin kulakların kepçe...
.......... Dostlar sıkı dinleyin beni demek ki zamparalığın bile bir ön çalışması olacak,benim gibi eline yüzüne bulaştırılmayacak..
mersaus.....16/02/200......