- 455 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
PASAJDA DÖRT CESET- BÖLÜM-1 ( Sekizinci polisiye )
PASAJDA DÖRT CESET- BÖLÜM-1
Odasına giren Leyla’nın elindeki dosyayı alan Sedat Amir,
‘’ Leyla, bana eda komiseri gönderir misin?’’
‘’ Baş üstüne Amirim,’’
Dosyayı Sedat Amire veren Leyla, odadan çıkar çıkmaz, Eda komisere doğru hızlı adımlarla yürüdü. Zira bu işin sonunda burnuna fırça kokusu geliyordu.
‘’ Eda Komiserim, babandan sana selam var.’’
‘’ Ne diyorsun sen Leyla? Ne selamı?’’
‘’ Kızım, seni acilen çağırıyor.’’
‘’ Eyvah ben ne yaptım ki şimdi? Boşu boşuna fırça yiyeceğim.’’
Kapının önüne gelince, gözlerini kapatıp içinden Üç kulhuvallahu bir Elham okuyup iki defa kapıyı tıklattı. Hayretle babasının gayet yumuşak sesi ile girin kelimesini duydu. Kapıyı açıp en şebek halini takınarak içeri girdi.
Sedat Amir Eda’ya bakmadan,
‘’ Otur kızım, uzun zamandır seninle konuşma fırsatı bulamadım.’’
‘’ İşler, güçler, koşuşturmalar, haklısın Amirim.’’
‘’ Amiri boş ver kızım, bu akşam bir yere sözün yoksa akşama oturup baş başa konuşalım. Senin şu nikâh tarihini de bir karara bağlayalım. ‘’
Eda, rahatlamanın verdiği cesaretle babasının karşısına oturdu ve merakla Sedat Amire bakmaya başladı. Biraz daha konuştuktan sonra,
‘’ Gerisini akşama konuşuruz kızım, şimdi işinin başına dönebilirsin.’’
2
Sedat Amir televizyonun sesini kıstı ve Eda’nın yanına oturdu. Televizyonda heyecanlı bir polisiye filmi vardı.
‘’ Kızım, hiç olmazsa evdeyken iç açıcı bir şeyler seyredelim. İçimiz dışımız polisiye oldu.’’
‘’ Baba seni bilmem ama ben bu tür filmlerden çok güzel dersler çıkarıyorum. Bonzai ile ilgili maceramızı hatırlıyor musun, orada çocuğun ölürken bize vermek istediği mesajı toprağa yazdığını ben bir filmde görmüştüm. Olayı öyle çözebildim. ‘’
‘’ Tamam, tamam sana laf yetiştiremeye hiç halim yok.’’
Kapının zili çalınca, ikisi birden yerinden zıpladı.
‘’ Bak bakalım Eda, bu saatte hangi münasebetsiz keyfimizi kaçırmaya çalışıyor?’’
Eda, telaşla kapıyı açınca, karşısında Azat’ı gördü. Elinde olmadan kekeleyerek,
‘’ Azat, bu saatte ne işin var burada? Kötü bir şey yok ya?’’
‘’ Yok, yok Sedat Amiri görmem lazım çok önemli.’’
‘’ Geç içeri, Sedat Amir yok. Baba var baba diyeceksin.’’
‘’ Bırak şimdi beni lafa tutma.’’
İkisi birden salondan içeri girdiler Sedat Amir Azat’ı görünce,
‘’ İyi ki geldin Azat, yoksa baba kız bir film yüzünden bir birimize gireceğiz.’’
‘’ Baba şimdi filmin sırası değil. Eda, abinlerin sokağında beraber çıktığımız kafenin yanındaki pasajın içinde bir adam öldürülmüş.’’
Sedat Amir,
‘’ Fırla Eda hemen çıkıyoruz. Olay yeri gelmiş mi Azat?’’
‘’ Henüz gelen giden yok Baba.’’
‘’ Bunu sevdim Azat, kızımı elimden alacaksan, bana baba demeyi öğreneceksin.’’
Eda, Azat’a bakarak göz kırptı. Beş dakika içinde apartmandan çıkmışlardı, olay yerine varmaları ise bir beş dakika daha tuttu. Cinayet mahalline vardıklarında Halk toplanmış, film seyreder gibi yerde yatan Maktulü seyrediyordu. Maktul, otuz yaşlarında esmer bir, yetmiş boylarında açlıktan bir deri kemikten ibaret talihsiz adamın biriydi.
Eda Komiser, Yanında taşıdığı tebeşiri cebimden çıkartarak, maktulün yatış şeklini çizdi. Sedat Amirde kalabalığı uzaklaştırırken, bir taraftan da olay yeri ekibini haberdar etti.
Eda, dizleri üzerine çökerek maktulün parmağıyla işaret ettiği yere dikkatle baktı. Cebinden eldivenlerini çıkartarak eline geçirdi. Sigara paketi büyüklüğündeki kâğıt parçasını bir kenarından tutarak aldı. Kâğıt hacmine göre çok ağırdı. Kâğıdı ters çevirince hayretle gözlerini açtı Kâğıdın altında, kâğıda yapıştırılmış bir tane çeyrek altın vardı. Kâğıtta yazılı iki rakamının yanında basitçe çizilmiş kız çocuğu resmi vardı, Yerden kalkarak,
‘’ Baba bir psikopatla karşı karşıyayız.’’
‘’ Nereden anladın Eda komiser?’’
‘’ Demek istiyorum ki karşımızda kendinden çok emin bir katil var. Kâğıtta yazılı iki rakamının yanında kız çocuğu resmi var. İkinci cinayetinde bir kız çocuğunu öldürecek. Bir sonraki cinayetinde üç yazacak. Bu yakalanıncaya kadar devam edecek.’’
Biraz sonra işe olay yeri el koydu. Olay yerinden Cemal,
‘’ Amirim, bu ne hız. Ne zaman haber aldınız, ne zaman geldiniz?’’
‘’ Konuşacağına işine bak cemal. Etrafta ne kadar görüntü varsa toplayın.’’
‘’ Kızmayın Amirim bundan sonrası bizde. Tuhaf değil mi? Katil maktulün yanına bir de çeyrek altın bırakmış?’’
Eda lafa karışarak,
‘’ Hiç tuhaf değil, katil adamı öldürdü cenaze masrafı olarak ta çeyrek altın bıraktı. Ama önemli olan bunun cevabını bulmak, neden?’’
Sedat Amir,
‘’ Çok biliyorsan nedenini de söyle Eda Komiser?’’
Eda, cesedin ceplerini karıştırdıktan sonra, kılık kıyafetini de inceledi ve biraz düşündükten sonra, kendi kendine konuşur gibi babasına cevap verdi.
‘’ Katil öldürdüğü adama iyilik yaptığını düşünüyordu. Maktulün giyim kuşamından çok düşkün biri olduğu görünüyor. Adamı bunun için öldürdü. Yani kendince bu adamı kurtardı. Başımız çok büyük dertte.’’
Sedat Amir,
‘’ Bu kanıya nasıl vardın kızım?
‘’ Bırakalım Olay yeri işini yapsın biz eve çıkalım anlatırım. Azat işin yoksa sende bizimle takıl.’’
‘’ Çay var mı Eda?’’
‘’ Beleşçi çay da var düşün önüme.’’
Biraz sonra evdeydik, ben çay suyunu ocağa koymak için mutfağa giderken babamla Azat’ta salona geçtiler. İşimi bitirdikten sonra yanlarına geçtim.
‘’ Anlatacak mısın Eda Komiser?’’
‘’ Biraz sabırlı olun baba, çayları içerken anlatırım.’’
Devamı var