- 537 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Korona Günceleri
KORONA GÜNLERİ…
’Korona Günlerimin’ 41.sinde "ZORUNDAMIYIZ Zorunlu Eğitimin?" Temalı düşünce yoğunlundan sıyrılmayı deneyerek;
Bu sıkıntılı Korona günleri aynı zamanda ders günleri de oldu. Umarım gördüklerimizi, yaşadıklarımızı kazasız belasız dağarcığımıza atmayı, bilince dönüştürmeyi de beceririz. Bazı yanlışların batağından kendimizi kenara çekeriz.
Korona günlerinin bize ilk öğrettiği bilimin ve dürüstlüğün, saflığın, temizliğin, önce doğayı ve tüm insanlığı düşünmenin önemi oldu… Kutsal inançları günlük politikaya karıştırmanın nasıl istismarcı bir eylem olduğunu gösterdi Korona… Safsatanın, üfürükçülüğün, şarlatanlığın, hacamatın yalnızca birer gülünçlükten öteye gidemediğini, komikliğini, işe yaramazlığını gözler önüne serdi.
Her şeyi olduğu gibi sağlığı da kâr kaynağı olarak gören, sağlık politikasını buna göre ayarlayan anlı şanlı ülkeler kumdan kaleler gibi çöktü. Halkını per perişan bıraktı. Kamyonlar dolusu ceset kokuşmaya uğradı… Halk sağlığını ve bilimi önceleyen, salgın sırasında da önce çevreyi kontrol altına almayı ve sağlıklı bir ortam hazırlamayı ilke edinmiş sağlık sistemleri insanlarını olabildiğince korudu.
Korona’nın bize ikinci öğrettiği yaşamımızın temeli olmuş bazı sektör ve çılgınlık derecesine varmış tüketim tutkusunun gereksizliği, insan yaşamındaki anlamsızlığı oldu. İlk büyük darbeyi petrol sektörüne vurdu Korona, bu alandaki savurganlıktan dünyanın nimetlerini kapan ve Orta Doğu’dan Güney Amerika’ya halkları birbirine kırdıran, darbeler yaptırtan petrol tekellerinin kârları yere yeskân oldu (petrol fiyatlarındaki düşüş bizim piyasaya hemen hemen hiç yansımadı; bu alan iktidarın en büyük gelir kaynağı çünkü!) .
Korona, inşaat sektörünü de baltaladı… Dağa taşa beton bloklar konduranlar bizde daha ilk önlem paketinde bile ilk akla gelenler olsa da, millet can derdindeyken kimse onların koca tanıtım panolarının rüzgârına kapılamazdı, üçe mal ettiklerini ona satan, kârını iktidardaki hissedarlarıyla kırışan inşaatçılar da büyük darbe yedi.
Korona bize kendi başımıza yetmeyi, zamanımızı kendimize göre düzene koymayı, evdeki yaşamı verimli kılmayı öğretti. Birçok evde daha önce kaynamayan tencereler kaynamaya başladı. Ailece oturulan sofralar kuruldu.
Korona bize hangi politikaların ayrıştırma ve ötekileştirme üzerinden parsa toplamaya çalıştığını, hangilerinin insanına karşı açıklıkla, içtenlikle yaklaştığını gösterdi. Dış politikadan eğitime birçok alanda kamu kaynaklarını üzerine konan sözde hayır kurumlarının, vakıfların adları bile duyulmaz oldu. Fakir fukaranın ısınma kaynağı doğalgazdan vurduğu kârı bu tür vakıflara aktaranlara aracılık eden Kızılay bile itibar kaybetti; kendi saygınlığını yitirdi.
Korona bize bilim insanı gibi duran birilerinin dünyayı diyalektik bir bütünlük içinde göremediklerini, salgın, sağlık personelimizin canları pahasına yaptıkları mücadele ide kontrol altına alınmaya başlar başlamaz bir yerlere övgüler dizerek kendilerine paye çıkarmaya çalıştıklarını, olaya yarım yamalak baktıklarını gösterdi. Salgın sırasında hastanelerin tıkanmaması amacı önde tutularak hemen yürürlüğe konulan 65 yaş yasağı üzerinde yapılan tartışmalarda, bazı kesimlerin ülkenin en zor zamanlarında en büyük özverileri göstermiş bu kuşağa nasıl saygısızca yaklaştıklarını, hangi gözle baktıklarını da öğretti. Önceki akşam izlediğim bir televizyon programında, “65 yaş üstü artık evde sıkıldı,” denildikçe, kendisi de bu yaştan çok uzak olmayan birinin “otursunlar evde namazlarını kılıp ibadetlerini yapsınlar, torunlarını sevsinler,” demesi insanın tepesini attıracak derecede bir saygısızlık örneğiydi. Konu kaç kere gündeme geldiyse, o aynı yanıtı verdi, “otursunlar ibadetlerini yapsınlar…” Sani bu kuşağın tek derdi artık hazırlanmaları gereken öte dünyaydı! Bu kuşak, bırakınız yazmayı, kitap okuyamazdı, bu kuşak bırakınız çalmayı, söylemeyi, müzik dinleyemezdi, bu kuşak kendi çapında bir konuda araştırma yapamazdı…
Korona bize sabır yanında mücadeleyi de öğretti… Doğaya ve insana saygısızlığın her çeşidini gösterdi…
Doğanın bir parçası olan virüsler bize büyük zararlar da veriyor kuşkusuz… Ama en büyük zararı kendi türümüzden görüyoruz… İnsanın insana yaptığını hiç kimse ve hiçbir şey yapmıyor.
Salgınsız günlere ve özgürlüğe özlemle...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.