- 501 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Omuzlarıma Yaslan ve Öyle Yaşlan
İnsan öyle basit nedenlerden, tesadüflerden oluşmayacak kadar önemli ve değerlidir. İnsanı değerli kılan insanın bedeninden ziyade ruhudur, canıdır, beninde taşıdığı ikinci benliğidir kendinden de içeride olan. Kamile ermiş, insan-ı kamil olmuş bir mertebeye erişmek ruh ve beden bütünlüğünü sağlayarak ilerlemekten geçtiği için çağlardan beri tüm insanların belli ölçülerde bu düzeye erişme çabalarından doğmustur. Canın bedenle buluşması, sevda yüküyle yüklenmesi ve bu yükün bir ömür boyu omuzlarda taşınması demektir.
İnsanoğlunun ulaştığı en büyük erdem olan sevgi her dem, her çağ kendini bilerek ve isteyerek yüceltmiştir. Bu insanlığın en olgun meyvesi dünyevi sırlarıda saklı sevgidir. Bu istek olduğu müddetçe insanlığın sevgiye inancıda var olacaktır. İşte sevgi yoluna hizmet edenlerin bunun ayırdın da olmaları, böylesi bir misyonları olduğunun farkında olmaları gerekiyor. Her ne kadar insan bazen ümitsizliğe de düşsede bu gerçeğin altını günlük yaşamında her gün yeniden çizmektedir. Bizi sevindiren her nesne, sevgimizi kazanan bir olusum olarak zihnimizden yüreğimize akarak yumuşak duyguların esirinde keyifle ezilip gidiyoruz. Bu yüzden çoğu kez sevgiye dair daha temel değerler yaratarak onu yeniliyoruz. Teorik gelişmeler bu terimi, terimsellikten kurtararak duygu yükleyerek yaşamı da daha çekilir bir hale getiriyor.
İşte ben, bu duyguları yaşarken, senin bir kaç dakikalığına da olsa göğsüme yaslanarak uyuyuşunu kendi yaşamımın en özel bir günü olarak algıladım ve beynime öyle kazıdım. Bu tarifi güç an bana yeniden doğmanın acılarını yaşayan bir bebekten çok, doğum sevincini yaşayan bir annenin hisleri kadar da duygusallaştırarak dünyada varolmanın dayanılmaz hafifliğini keyifle tatırdı. Bu yüzden ve binlerce sebepten dolayı „kutsalımdın“ ve o andan itibaren ise „kutsalların kutsalı“ ünvanını sana ben en büyük madalyayı taktım. Sevginin madalyasıydı bu. Bu, ne bir rozet, ne bir sembol, ne bir amlem, ne bir işaret ve ne de başka bir amoletti. Bu, pırlantaların, pilatinin, altının, incinin, yakutların, firuzelerin, akiklerin, kukarzların birleşiminden oluşan yep yeni bir cehverdi paslanmamış ve paslanmayacak olan. Bu sensin! Omuzlarımda gözleri kapalı, derin hülyaların döşeğine uzanmış ve baysal bir biçimde uyuyan. Beni zaten bu güzelliğin hep bir nevşe içinde yüzdürmüştü, ta seni tanıdığım günden beri. Ama, her adımda bu nevşelik yerini daha da sağlamlaştırarak beni mestaneye çevirirken, aziz bir neyin ağır makamlarında ezilen ruhumu sevgiyle yeniden canlandırdı.
Daha arı bir dille ifade etmem gerekirse; tpeden tırnağa yeniden varolmanın özelliğini özellik edindindim ve de ediniyorum. Seni benimsemiş, özümsemiş, hamlıklarımı çöp sepetine atıp, kendimi yeniden eğiterek kapına talip olmuşum. Bu iradeyi ve azmi bir kararlılıkla içimde taşımanın kıvancıyla atıyorum her adımımı. Sevinçle ve gülümsemelerle…
Sevgi, o bütün kelimelerin en doruğuna yerleşmiş psikolojinin duygusal bir kavramıdır. Hiç bir kalıba sığmaz ve sığdırılmaz. Özgürdür, cendereyi sevmez, sıkılıp boğulmak istenmez. Kendi izin verdiği hür düşüncesi içerisinde akarken kendi yolunu bulabilecek kadar da mantıklı bir metoda sahiptir.
Irk, renk, dil, din, milliyet ve etnik bir sınırlama tanımayan sınırlarüstü bir kavram olduğu içinde bir kalıba sığdırılamaz. Sevginin en büyük ve bağımsız yönü ise budur. Özgür bir iradeyle verildiğinde aşamayacağı hiç bir engel yoktur. Sınır, mesafe, uzaklık ve yakınlık diye bir kriter tanımaz. O sürecini kendisi belirler ve hükümsüz tek imparatorluğuna hükmetmiş uysal bir karaktere sahip olan tek bir kavramdır. Hiç bir kavram üzerinde bu kadar yoğun tartışılmamış, yazılmamış ve yaşanmamıştır. O nice diktatörleri, tiranları, kanlı iktidar padişahlarını, despotları, hükümdarları dize getirerek kendi tarihini de tarihe altın harflerle işlemiştir ve işlemeğe de devam etmektedir.
Rengi, maviden sarıya, turuncudan pembeye, maviden yeşile, hakiden tabaya, kırmızıdan ruha yolculuk eden kendine has kokusu, duygusu, amacı, güzelliği ve derinligi olan nezih bir eylemidir canlı olan bütün varlıkların.
Seni seviyorum…. Senin h. hüseyin’in!
24/25.07.2013
Bu yaziyi ona yazisimdan tam alti yil sonra dünyanin en sevimli ve saygideger insani olan esimi kaybettim. Isiklarda uyu canim benim!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.