- 735 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Korona Günleri
Çin’in Vuhan eyaletinde karantina altında sokağa çıkamayan insanları TV’lerde izledik ve onlara acıdık. Bundan iki buçuk ay sonra aynı duruma düşeceğimizi Nasıl çıktı bu salgın? Çinliler yarasa yedikleri için mi? Allah’ın günahkâr kullarına cezası mı? Yoksa kim olduğu kesin olmayan birileri tarafından üretilip yayılmış biyolojik bir silah mıdır? Bütün bu konularla ilgili söylenenlerin çoğu ispata muhtaçtır.
Korona virüs dünyayı kasıp kavururken haberlere yoğunlaşıyoruz: Günlük vaka sayısı, entübe hasta, iyileşenler, vefat sayısı. Diğer ülkelere göre durumumuzun iyi olduğunu öğrenip bir nebze seviniyoruz. Sokağa çıkma kısıtlamaları sayesinde hastalığın yayılmasının kontrol altına alındığı söyleniyor.
Hafta sonları biraz daha sıkıcı geçiyor, fakat mecburen bunlara katlanacağız. Ülkemizde önlemlerin alınmaya başladığı günden itibaren iki ay geçti ki bu sürede yasakları ihlal edenlere toplam 6 milyon TL. ceza kesilmiş. Demek ki "Hayat eve sığar." sloganına rağmen bazıları için bu doğru değilmiş. Yine TV haberlerinde öğreniyoruz ki ceza kesilme esnasında vatandaşlar abuk sabuk mazeretler ileri sürüyorlar. Bazıları hastanede gözem altında iken kaçmış, fakat devletin güçlü ve şefkatli eliyle yakalanıp tekrar geri getiriliyor.
Ülkemiz şimdiye dek otuz altı ülkeye tıbbi yardım göndermiş durumda. Bunun için uçakların biri gidiyor, diğeri geliyor. Gidenler süper güç adı verilen ülkelere yardım malzemeleri götürüyor. Sonra o ülkelerin elçileri vs. bize teşekkür ediyor. Gelen uçaklar, çökmüş sağlık sistemlerinin ölüme terk eteği vatandaşlarımızı yurda getiriyor. Onlar da özellikle cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyor, ülkemizi övüyorlar.
Aslında bütün günler aynılaştı. Hafta sonlarını bekleyemiyoruz dinlenmek için. Semt pazarının gürültülü ortamını unutmak üzereyiz. Neredeyse Cuma günü camide namaz kılmak gelmeyecek İçimizden! Yeni koşullara hızla alışıyoruz belki. Başka ne yapacağız?
Şöyle diyebiliriz:
Dün yok, yarın yok, hep bugün var!
Günlük program diye bir şey yok. Rutin işler günümüzü dolduruyor. Eba’yı takip edip öğrencilerimizle canlı iletişim içinde olmayı çabalıyoruz. Arada birkaç kez elimizi yıkama, kolonya sürme ihtiyacı hissediyoruz Haber izlemekten "Korona virüs, aşı, ilaç, sosyal mesafe, evde kal, filyasyon, pandemi, vaka" kelimeleri vücudumuzun tüm hücrelerine sirayet etmiş durumda. Bu halimiz ne kadar sürecek? Bilen yok maalesef.
Zamanında salgını pek ciddiye almayan ülke ve kişilerin vahim durumlarını ibretle izliyor, ürperiyoruz. Haberlerde en çok boy gösteren liderler oluyor. Örneğin Trump, Çin ve DSÖ’ yü suçluyor. Geçen gün kendini rezil etti. Doktorların dezenfektan ürünleri vücudumuza zerk etmesinin düşünülmesi gerektiğini söyledi. Bir gün sonra tepkiler üzerine medya mensuplarını denemek için öyle değindi açıkladı. Boris Jonshon ise başta tedbirlere gerek olmadığını, zamanla bağışıklık kazanılacağını açıklamıştı. Gün geldi kendisi testi pozif çıktığından hastaneye yatırıldı. Hatta yoğun bakıma alındı. İyileştikten sonra korunma tedbirlerinin süreceğini söyledi.
Bazen psikologlar bilmem ne fobisinden bahsediyor, korkanları rahatlatmaya çalışıyorlar. Ama her ihtimale karşı ısrarla elimizi tekrar yıkıyor ve kolonya ile biraz ferahlıyoruz. Balkondan başka bir yere mecbur kalmadıkça çıkmıyoruz. Gerçi benim basit bir bahçem de var. Sırf değişiklik olsun diye oraya gittiğim oluyor.
Seçici olmak kaydıyla film izliyor, kitap okuyor, bulmaca çözüyoruz. Düzenli olmasa da idman, yürüyüş yapıyoruz.(yürüyüş parkuru dışarıda, ortalık da tenha) Malum, kilolar hastalıklara davetiye demektir, maazallah!
’Beterin beteri var’ diye kendimizi teselli ettiğimiz oluyor. Neden mi? İtalya’da,İspanya’daki, İngiltere’de, ABD’de yaşamıyoruz diyedir.Hastanelerde dar gelirlilere bakılmadığı( bilhassa ABD’de), yaşlıların ölüme terkedildiği haberlerini duymayan kalmamıştır. Bu üzücü bir durum! Tez vakitte tüm dünyanın bu dertten kurtulmasını diliyoruz. Diğer taraftan eldivenimizi, maskemizi takıp zaman zaman dışarı çıkabiliyoruz. İyi ki 65 üzeri değiliz. Zorunlu hallerde, mesela alış veriş için dışarı çıkmışsak, koşa koşa yarım saat içinde geri gelmiş oluyoruz. Dönüşte 20 saniye elimizi yıkarken haberleri merak ediyoruz.
17.04.2020
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.