- 511 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
HAYATIM-6
Doksanlı yıllarda özel bir şirkette çalışıyordum. Çoğu arkadaşımın arabası vardı ben iş hayatına başlayalı birkaç yıl olduğu için birikmiş paramız yok ama arabanın dörtte biri kadar çıkartabileceğimiz çeyrektir bileziktir o tür ziynet eşyası mevcuttu. Bende bir araba almaya heveslendim. Alacağım araba Murat 124 -1974 model şimdiki Şahin doğan fiyatlarında bir araçtı. Kalan para için eş dost ve akrabalardan borç altın bilezik ya da para aramaya başladım. Şimdiki gibi bankalardan kredi çekmek mümkün değildi. Faiz oranları çok yüksekti bankaların yanından dahi geçemiyorduk. Almancı bir akrabamızın yanına gittik, o yıllarda Almancılar da çok havalı ve farklı bakış açıları vardı. Akşam misafirliğe gittik. Hoş beş çay kahve derken vakit geçti konuya gireceğiz ama bir türlü cesaret edemiyoruz neyse bir cesaret alıp söyledik. Bir araba alacağız, araba parasının tamamını ayarlayamadık bize iki bilezik borç verir misiniz dedik. Onlarda fazla düşünmediler zaten bizim gelir seviyemizin asgari ücret olduğunu biliyorlardı, içinden söyle düşündüğünü tahmin ediyorum hangi parayla geri ödeyeceksin dercesine eşinin kolunda sekiz on tane bileziği olduğu halde bilezik veremeyiz. Kusura bakmayın dedi. Eyvallah dedik ve eve geldik. Ertesi günü arabanın sahibi olan arkadaşın yanına gittim. Durum böyle aracın sadece dörtte bir parası var, borç para bulamadım. Kalan parayı vade yaparsan arabanı alırım, dedim. .Yine o yıllarda arabayı üzerine devir almak çok para gerektiriyordu onun için araba ruhsatı almak her babayiğidin harcı değildi eski sahibinin üzerinde kayıtlı olurdu .Birisi üzerine alacak olursa ilk sahibini de bulmak kolay olmazdı. Tamam dedi. Arabayı aldım, doğru iş yerine geldim herkes hayırlı olsun dedi, kuyruğu eğri falan dediler Baklava aldım arkadaşlarla yedik artık benimde bir arabam olmuştu, tatillerde köye gitmek için sabırsızlıkla bekliyordum. Kurban bayramı yaklaşıyordu bayramda araba ile köye gitmeyi planlıyorum arabanın yağına suyuna bakıp hazırlıklarımı yaptım. Ama kış mevsimiydi yollar kapanıyor kara yolları ekibi 24 saat nöbetleşe çalışıyorlar sürekli yolu açık tutuyorlardı. Gideceğim mesafe 85 km. Ama araba eski olduğu için arkadaşlar bu arabayla bu havada yola çıkma dediler ama ben kararımı vermiştim, kimse kararımı değiştiremedi. Nihayet arife günü sabah erkenden yola çıktık. Eşim ve kardeşimle beraber 25-30 km kadar gittik, araba seyir halindeyken teklemeye başladı, fazla gitmedi ki arabayı kenara çektim ve durdum. Motora bir bakmak için arabadan indim hemen geri bindim dışarıda durulacak gibi değil, kar tipi şeklinde esiyor dışarıda durma imkânı yoktu. Arabanın kaputunu açmayı üç sefer inip binerek yaptım ama kaputu açıp 10-15 saniye duramadım. Abartısız ben öyle soğuk hava bir daha görmedim. Baktım benim yapacağım bir şey yok yol kenarında beklemeye başladık köylerden şehir merkezlerine otobüsler her gün geliyordu onlardan bir tanesini durdurduk ve tekrar şehir merkezine gittik. Eşimi kardeşimle beraber köy otobüslerine bindirdim bende bir tamirciye gittim. Durumu anlattım usta anlattığım duruma göre yedek parçalardan aldı ve ustayla ücret konusun da anlaştık yola çıktık arabanın yanına geldi ustanın arabası uzun kamyonet tipi araçlardandı, rüzgar gelen tarafa park ettik arabaya rüzgar gelmediği için dışarıda durabilecek kadar oldu usta motora baktı buji kabloların dan birinin soketin dibinden temassızlık yapıyormuş kabloyu değiştirdi marşa Bastık tek marşta çalıştı. Usta oradan şehir merkezine gitti bende köy yoluna devam ettim köye geldim benden birkaç saat sonra eşim ve kardeşimde geldiler bu yaşadığımız olayda bize büyük sözü dinlemenin önemini bir kez daha uygulamalı anlatmış oldu o olaydan sonra büyüklerimin sözlerine daha fazla özen gösterip uygulamaya başladım.
YORUMLAR
Yazılarınızda hiç paragraf olmadığı için okuyan kişiyi yoruyor.
Çok güzel bir söz sizin başınıza gelmiş.
başarılar dilerim.